Eski bir ceza yargıcı olarak kısaca; Üç yıl önce İçişleri Bakanına iadeten söylenen ''''ahmak'''' sözü YSK''na hakaret sayılarak verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezası tam bir Yargılı İnfazdır. Karar şekli hukuka uygun ama esasta ve usulde yasaya aykırı ve dibine kadar adaletsiz bir yargı garabetidir. İstinaf ve Yargıtay (temyiz) yolu açık olup kesinleşmeden hüküm icrası imkansızdır. Ahmak sözcüğü hakaret suçuna vücut verecek ağırlıkta bir aşağılama değildir, en fazla kabalık sayılabilir. Yani ortada suç sayılabilecek bir eylem yoktur. Bu ayırımı ve tavsifi yapmak için hakim olmaya bile gerek yoktur. Olmayan suçun teşdiden (şiddetle) cezalandırılıp olmayan fıkradan ceza artışı yapılması da tam bir tatbikat faciasıdır.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanının alelacele; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday kesinleşmesinden sora karar kesinleşirse aday listesi değişmez, seçimi kazanırsa mazbata verilmez seçim yenilenir, şeklinde açıklaması içeriği itibariyle doğru olsa bile bu süreçte konuşması yanlıştır. Çünkü ilk derecede verilen adaletsiz kararın seçimden önce hızla kesinleştirileceği ve İmamoğlu''nun seçilmesinin engelleneceği anlamını taşır. Bu YSK açısından ima yollu bir ihsası reydir. Çünkü aynı YSK, Liberal Partinin Sn. Erdoğan''ın üçüncü kez aday olıup olamayacağı sorusuna yazılı olarak görüş bildiremem demiştir. Oysa Anayasa 101. madde çok açık ''Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir'''' diyor. Bu hükmü cevaben yazsa ya da bir mikrofana okuyup bıraksa pekala olur ve bizde YSK objektif bir Yüksek Mahkeme der susardık.
İçişleri Bakanının Yargıtay kararı onarsa İmamoğlu''nu derhal görevden alırım açıklamasıyla birleşince halkın zihninde zaten şüpheli olan bu işin bir yargılı infaz olduğu algısı iyice oturacaktır. Buna karşı AKP''ne oy veren muhafazakar mahallede sınırlı sayıda itirazlar var. Ama vicdan sahibi olanlar hiç de az sayıda değiller. İktidardan beslenmeyen kendi halinde mütedeyyin insanlar sırf oy verdikleri iktidarın işlediği suçlara ortak olmadıkları gibi bu denli ağır adaletsizliğe şimdilik sessiz kalsalar bile duyarsız kalamazlar. Çünkü Müslüman vicdanından adaletsizlik kime yapılsa da hemen karşı çıkmaları gerekir. Diliyle olmasa dahi kalben buğz etmeleri imanın gereğidir. Bu insanlık ve vicdan konusu, şimdilik o mahallenin sorunu, izleyip göreceğiz.
Son referandumda yasaya açıkça aykırı biçimde mühürsüz zarf ve oyları geçerli sayarak seçim suçu işleyenlerin tavrı seçim ve sandık güvenliği konusunda halkı kenetleyecek muhalefeti de daha sıkı tedbirlere sevk edecektir. İptal ve yenilenen İstanbul seçimlerindeki akıbet bunun net ispatıdır. İktidar ve paydaşlarıyla her kurum ve kademedeki yandaşların bunu düşünmelerini diliyorum.
Bu olayda İYİ Parti genel Başkanı Sayın Meral Akşener''in ilk saatlerden itibaren vaziyet alması, adaletsizliğe karşı hiç düşünmeden sözünü yükseltmesi, adeta toplumsal muhalefetin sesi olması hepimizi memnun etmiş, kızgın ve kırgın halka umut verip güvenini kazanmıştır. Yandaşların yargı kararı ve sonrasındaki tepkilerden ürküp ürettiği komplo teorileri iki günde çöp olmuştur. Yargılı infazı yapan iktidar iken sorumlusu neden muhalefet olsun? AKP''ne zarar verdiği doğru da, İstanbul seçimlerini iptal ettiren de AKP idi. Kazanacağını sandığı için iptal ettirdi ve kaybetti. Şimdi de aynı şeyi yapıyor ve gene kaybedecek.
En yalın gerçek bu olunca, Akşener''in Kılıçdaroğlu''na karşı İmamoğlu''nu tercih ettiği o yüzden orada olduğu, masanın çatladığı dağılacağı gibi sakil yorumlar da fos çıktı. Zira Altılı Masa tüm liderleriyle birlikte halkın önüne çıkıp yekvücut ''''kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet'''' dedi. Masa çatlamadı aksine kaya gibi sertleşen bir kararlılık gösterdi. Bu işin ilk saatlerden itibaren içinde ve önünde olan Akşener''de halka güven veren önderliğiyle kendi rüzgarını estirdi.
Siyasetin doğasında olan bir şeyi iyi yaptığı için eleştiri yerine alkışlamak gerek. Zira bu atağı Akşener''e olduğu kadar muhalefete de güç katacak. Muhalefete muhalefet edenler, olaya biraz da bu yandan baksalar iyi olacak. Yirmi yıllık iktidar elinde kurumları çöken kuralları çiğnenen Türkiye Cumhuriyetini yeniden ''hukuk devleti'' yapma iddiasındaki muhalefet bileşenlerinin iç çelişkiler yerine buna odaklanmaları milletin hayrına olacak.