Yargılanan kişi Koray Aydın mı, yoksa mensubu olduğu hareket mi?
Ankara, yarın tarihi bir davanın son duruşmasına tanıklık edecek.
Bu duruşma, hem ülkenin, hem de milletin aydınlık geleceği açısından oldukça önemli.
Bir tarafta, ‘siyasetin iğrenç oyunları’ ile karşı karşıya kalarak mağdur edilmiş, hatta kendi partisi tarafından bile iç çekişmeler uğruna gözardı edilmiş olan eski bir bakan var.
Diğer tarafta verecekleri karar ile, kendi vicdanları da bir şekilde ‘adalet sınavına’ tabi tutulacak olan Anayasa Mahkemesi üyelerinden müteşekkil olan Yüce Divan üyeleri.
17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen büyük deprem felaketinin ardından, adeta bir mucize gerçekleştiren, 100 binden fazla geçici konutu, 50 binden fazla kalıcı konutu söz verdiği şekilde kısa süre içinde tamamlayarak hak sahiplerine teslim eden Koray Aydın, Türk milliyetçilerinden intikam almak isteyen AKP iktidarı tarafından apar topar Yüce Divan’a sevk edildi.
TBMM’deki konuşması ile “İşte muhalefet böyle yapılır” dedirten, mikrofonu kesilerek söz hakkı elinden alınan Koray Aydın, yargı kıskacından kurtulur kurtulmaz, iktidardan hesap sormak için bütün gücü ile sahaya inecek.
Takip ettiğimiz kadarı ile mahkemenin seyri şöyle gelişti.
* * *
BİR:
Yüce Divan, Koray Aydın’ın yargılamasına, ilk önce malvarlığı ile ilgili iddiaları araştırmakla başladı.
Haksız malvarlığı edindiği yolundaki iddialarını kesinlikle reddeden Aydın, 20 yıl müteahhitlik yaptığını, 540’a yakın daire ve işyeri yapıp sattığını açıkladı.
Mahkeme, onlarca kişiyi davet ederek Aydın’dan daire ve işyeri alıp almadıklarını tahkik etti.
Neticede, daire ve işyerlerinin tapuları ile birlikte hak sahiplerine teslim edildiği ortaya çıktı.
İKİ:
Yüce Divan, usülsüzlük iddialarını araştırmak için adı geçen kişileri çağırarak bilgilerine başvurdu.
Mahkeme, yine başta Bayındırlık ve Maliye bakanlıkları olmak üzere ilgili bütün kurumlara defalarca yazı yazarak ‘ilgili resmi bilgi ve belgeleri’ istedi.
AKP’nin iktidar olduğu bir süreçte, bütün bakanlık ve kurumlardan gelen belgelerin tamamında Aydın’ın gayriyasal bir işlem yaptığına rastlanmadı.
ÜÇ:
Yüce Divan, deprem bölgesinde ihale alan bazı müteahhitlerin, Aydın’ın babasınına ait işyerinden alışveriş yaptığı iddialarını da detayları ile araştırdı.
Yapılan incelemede deprem sonrası bölgede iş yapan yüzlerce firmadan sadece birkaçının sözkonusu işyerinden alışveriş ettiği belirlendi.
Bu firmaların da Aydın’ın babasının 10 yıldan beri daimi müşterisi oldukları anlaşıldı.
DÖRT:
Yüce Divan, nihayet, Aydın’ın malvarlığı ile ilgili bir bilirkişi oluşturma kararı aldı.
İkisi profesör üç kişiden oluşan bilirkişi heyeti, üç aylık çalışma sonucunda bir rapor hazırlayarak mahkemeye sundu.
Raporda, Aydın’ın malvarlığında herhangi bir haksız artış olmadığı, elde ettiği gelirlerin de yaptığı inşaatlar dikkate alındığında, az olduğu vurgulandı.
BEŞ:
İddia makamındaki Yargıtay Başsavcısı, bilirkişi raporuna itiraz ederek, ‘kendi tarif ettiği’ doğrultuda yeni bir raporun hazırlanmasını talep etti.
Talebi kabul eden Yüce Divan, bugüne kadar nadir görülen bir uygulamaya imza atarak, Başsavcı’nın istediği doğrultuda bir rapor hazırlatma kararı aldı.
Nihai raporda da Aydın’ın malvarlığında herhangi bir haksız unsur bulunmadığı tespit edildi.
* * *
Sözde Koray Aydın. özde ise mensubu olduğu hareket yargılanıyor.
12 Eylül öncesinde vatan hainlerine karşı büyük mücadele veren ülkücüler, ‘yüzde yüz haklı’ olmalarına, hatta ‘madalya’ beklemelerine rağmen, Kenan Evren yönetimi tarafından mahkeme kapılarında süründürülerek, ‘Türk milletinin vicdanında’ mahkum edilmek istenmişlerdi.
Şimdi yine aynı ülkücüler, teslimiyetçi AKP iktidarı tarafından sürdürülen sistemli linç kampanyaları ile tarih önünde ‘kara bir leke’ ile alınlarından damgalanmak isteniyorlar.
Koray Aydın hakkında ortaya atılan iddialar, bugüne kadar hep ‘çirkin birer dedikodu’ olmaktan öteye geçemedi.
Öyle ki, ‘MHP ve ülkücü düşmanlığını’ kronik hale getiren basın yayın organları bile, tam üç yıl süren dava ile ile ilgili yazacak ‘tek bir satır dahi’ olumsuz bir şey bulamadılar.
Çirkin iddiaların, emniyetteki işkenceler ile, siyasi baskı ve yıldırma politikaları ile, ‘milletine hizmet etmekten’ başka bir günahı olmayan bir vatan evladını yok etmeye, ‘siyasetten’ silmeye çalışanların sinsi bir ayak oyunu olduğu anlaşıldı.
Muhakeme safahatında yaptığımız gözlem ve edindiğimiz izlenimler ışığında inanıyoruz ki, hak yerini bulacak, bir zulüm sona erecek.
* * *
Ülkücüler, bir zamanlar üzerlerine yıkılmak istenen suçlardan, Türk milleti adına adına karar veren mahkemelerin kararı ile beraat edip ile aklandılar.
Şimdi, alınlarına sürülmek istenen bu kara lekeden de Yüce Divan kararı ile kurtulacaklardır.
Alınlarınız ak, başlarınız dik olsun.