Yargı başkaldırıyor…

Anayasa Mahkemesi, "barış bildirisi" olarak adlandırılan metne imza atan akademisyenlerin yaptığı bireysel başvuruda hak ihlali kararı verdi.

Yetmedi, Cumhuriyet Gazetesi davasında Yargıtay'ın verdiği nihai karar ile cumhuriyet Gazetesi davasında mağdur edilen meslektaşlarım serbest bırakıldılar.

Yetmedi, 05 Ekim 2016 tarihinde 29848 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği'nin 110. maddesinin iptali istemiyle Danıştay'da açılan davada Dava Daireleri Kurulu "Yürütmeyi durdurma kararı" verdi.

Buna göre, haklarında dava açılan yazılı medya patronlarının gazetelerine Basın İlan Kurumu ilan vermeye devam edecek. Yargılanan gazeteciler ise işten çıkarılmayacak.

Yetmedi, Halk TV adına Avukat ve CHP eski milletvekili Şahin Mengü'nün hukuk bürosunun Anayasa Mahkemesine açtığı dava, 4,5 yıl sonra kabul gördü. Böylece, AKP'nin 4 bakanı hakkında konulan "yayın yasağı" kaldırıldı.

Gelin konuyu birlikte anımsayalım.

17 Aralık 2013'te cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonunda dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan gözaltına alındı.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile İçişleri Bakanı Muammer Güler, bakanlık görevlerinden istifa ettiler.

NTV'nin canlı yayınına katılan Erdoğan Bayraktar ise "Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan'ın talimatıyla yapıldı. Başbakan'ın da istifa etmesi gerekir" diyerek bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıkladı.

17 Aralık tapelerinde "Bakara makara" diyen Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış görevinden alındı.

Bağış, 5 Eylül 2019'da Türkiye'nin Çek Cumhuriyeti Prag Büyükelçiliği'ne atandı.

Milletvekilleri İdris Naim Şahin, Erdal Kalkan, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga, İdris Bal, Muhammed Çetin, Ahmet Öksüzkaya ve Ertuğrul Günay AKP'den istifa etti.

Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "Arkasına karanlık odakları alanlar, çeteleri alanlar bu ülkeye istikamet çizemezler. Arkasına sermayenin medyanın gücünü alanlar bu ülkeye istikamet çizemezler. Türkiye içinde ve dışında bir takım karanlık çevrelerini alanlar istikametiyle oynayamazlar. Ayarlarımızı değiştiremezler. Türkiye üzerinde operasyon yapılacak, ameliyat yapılacak bir ülke değildir. Ak Parti iktidarı buna izin vermez" dedi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül operasyon ile ilgili "Hiçbir şeyin üstü kapanmaz. Devlet otoritesinden başka otorite olamaz" diye konuştu.

Erdoğan haklı çıktı, Gül haksız çıktı.

Çünkü 4 bakan ile ilgili TBMM'de 4 bakan için kurulan "soruşturma komisyonu" haberlerine Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 25 Kasım 2014 tarihinde, soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesinin önlenmesi ve haklarında soruşturma yürütülen eski bakanların şöhret ve diğer haklarının korunmasının sağlanması ihtiyacı gerekçesiyle soruşturmaya ilişkin yayım yasağı konuldu.

Kamuoyu bilgilenemedi, 4 bakan Meclis'te AKP oyları ile "Yüce Divan'da" yargılanmaktan kurtuldu…

17 Aralık tarihi için yargı da, Erdoğan da AKP'liler de FETÖ ile mücadelede "milat" derken Anayasa Mahkemesi Kararı ile açılacak soruşturma dosyaları ile bu "milat" da tartışmaya açılacaktır.

Bu "yayım yasağı" ünlü duayen avukat CHP eski milletvekili Şahin Mengü tarafından Anayasa Mahkemesine taşındı ve AYM 4,5 yıl sonra "yayım yasağının" konulmasının hak ihlali olduğuna karar vererek yasağı kaldırdı.

Değerli okurlarım,

Yargı reformu strateji belgesi ile kişilik hak ve özgürlükler ile medya özgürlüğünü sağlayacak önemli yasa değişiklikleri hazırlanıyor.

Yargının son aylarda verdiği kararlar gerçekten beni de hukukçuları da "bağımsız yargı" açısından umutlandırmaya başladı.

Yeterli mi elbette değil.

Batı standartlarında özgürlüklere kişiler de medya da ulaştırılmadıkça, yargı üzerindeki siyasi baskı kaldırılmadıkça, hakimler ve savcılar kurulu siyasetin emrinden çıkarılmadıkça Türkiye'de demokrasi topal kalır.

Şahin Mengü, özellikle bir konuya haklı olarak dikkat çekiyor:

"Geç gelen adalet, adalet değildir…"

Unutmayalım ki yargı sadece savcılardan, sadece hakimlerden oluşmaz. Savunmanın temel taşı avukatlar yargının olmazsa olmaz en önemli unsurlarıdır.

Hakimler ve Savcılar Kurulunda yapılarak anayasal değişiklik ile Türkiye Barolar Birliğinin temsilcileri de bu kurulda yeterli sayıda temsil edilmelidir.

Ve dilerim ki yargı, bağımsızlığı için siyasi baskılara başkaldırır…

Hatta başkaldırmak zorundadır.

Çünkü her savcı ve her hakim, anayasal teminat altındadır…

Yazarın Diğer Yazıları