Yarbay Alkan bir şehidin kutlu emanetidir
Çeyrek asrı geçmiş; ömrünün 25 yıldan fazlasını vermiş Türk Silahlı Kuvvetleri'ne -dolayısıyla devlete, millete-.
Bir subay için ne zaman bu veya benzeri bir cümle kurmaya kalkışsak bir kesimin karşılığı ceptedir:
- Hayrına mı? Karşılığında para alıyorlar... Bir o kadar "ayrıcalıkları" var...
Tamam da...
Hangisi "can"ı karşılar?
***
Yarbay Mehmet Alkan ömrünün -kelle koltukta geçen- 25 yılıyla birlikte bir de canından can verdi Türk Silahlı Kuvvetlerine.
Şimdi, canından can koparanları başımıza musallat edenlere duyduğu öfkeden dolayı üniforması tehdit altında;
Hakkında soruşturma başlattılar.
***
22 Ağustos 2015'te, kardeşinin Beytüşşebap'ta şehit edilmesini -şehit edildiği zeminin hangi siyasi tavizler sonucu oluştuğunu en iyi bilenlerden biri olduğundan- kaldıramamıştı Yarbay Alkan.
Hem cenaze töreninde kardeşinin konulduğu o ay-yıldızlı tabuta sarıldığı musalla taşının başında, hem de silah arkadaşlarının ziyaretlerinde gem vuramamıştı yüreğine. "Pisi pisine", "göz göre göre", "göre bile" ölüme yollandığını afişe etmişti ya vatan evlatlarının...
Bir kısım "sorumlu"nun işine gelmedi tabii...
Taşıdığı psikolojik yükün altında ezilen, "depresif nöbet" tanısı konulduktan sonra zaten istifasını isteyen Mehmet Alkan'ı "ihraç" için çırpınıyorlar.
O da yetmez hapse atmak istiyorlar!
Kardeş acısının adını "siyasi-ideolojik faaliyet" koydular;
İntikam almak istiyorlar!
***
Aile boyu varlıklarını millete hizmete adayan Osmaniyeli Alkan ailesinin dramını CHP yakından takip ediyor.
Başta Ankara olmak üzere Barolar ayakta.
Halk yanında; on binlerce imza toplandı henüz vakit varken bu vicdansızlık son bulsun diye.
***
Ve artık vakit tükenmek üzere...
Yarbay Mehmet Alkan'ın akıbeti üzerinden TSK'nın, şehidinin emanetine ne kadar sahip çıkıp çıkmayacağı da tescillenecek.
Bakalım, bir gün "bana mı sordunuz" diyerek bir kenara atılacaklarını bile bile hıyaneti göze alabilecekler mi en kutlu emanetlerine!
*
Böyleleri de var...
Hayatımızda hiç görmediğimiz, muhtemelen bundan sonra da görmeyeceğimiz insanlarla tesadüfi tanışmalara sahne bayram ziyaretlerinden birinde karşılaştık taze polis adayıyla...
Trakyalı bir köy çocuğu. Şırnak mı olur, Cizre mi, Nusaybin mi...
Görev yerinin belli olmasını bekliyordu.
"Biz sivil olduğumuz için bomba dışında tehlike yok..." dedi. Bir şikayet, yakınma tonunda değil ama "durum tespiti" yapar gibiydi, soğukkanlı.
Her kafadan bir sesin çıktığı o kalabalık sohbet ortamları işte; biri "kodamanların çocukları keyif çatsın siz gidin oralarda savaşın" gibi, tahrik edici, damara damara basan bir şeyler söyledi.
Genç polis adayı inançla;
- Sen gitmezsen, ben gitmezsem kim koruyacak bu vatanı! Başkası beni ilgilendirmez, bu vatan benimse, ben koruyacağım tabii ki... Neresi olduğu fark etmez...
Böyleleri de var...
Demek ki ümit var...
Bilin istedim.
*
Bir de böyleleri var!
Uçağı kaçırma ihtimali doğan "canlı bomba" ihbarı yapıyor... Toplu taşıma yoğunluğundan bunalan "canlı bomba" çığlığıyla kalabalığı dağıtıyor... Camide, çarşı-pazarda, lunaparkta; "canlı bomba" son "eşek şakası" malzememiz haline geldi bile...
Son birkaç ayda yüzlerce insanımızın katledildiği saldırılardan bile sözde komik "şaka" üretebilen şuursuzlar var bir de...
Umarım "yalancı çoban" trajedisi yaşamayız bu "şakacı" arkadaşlar yüzünden!
*
Dargınlar barışır sanıyorduk
Bize öyle öğretmişlerdi halbuki; bayramlarda dargınlar barışır, küslükler biter filan...
***
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den yana olan bir grubun, Genel Başkan adayı Meral Akşener'den yana grubun bayramlaştığı salonu basmış... Sonrası yumruklar, tekmeler, şişeler, sandalyeler -anlatılanlar doğruysa hatta daha fazlası-; bir de tonla hakaret tabii...
Sonuç:
Gerilimden beslendiğini zannedene tıka basa doyana kadar gıda...
Ha neye yaradı diye sorarsanız;
Milleti/seçmeni şahsen biraz daha tiksindirdi "siyaset"in halinden!
*
Canan Karatay'dan ne öğrendik? Türkiye'de GDO'yu ve endüstriyel ürünleri reddedip, doğanın insana verdiğiyle beslenmek cezasız bırakılamayacak kadar ağır bir suçtur!
*
Günün fotosu
