Araştırmacılar, Uranüs'ün en büyük 5 uydusu Miranda, Ariel, Umbriel, Titania ve Oberon'un, Jüpiter ve Satürn'ün uyduları Europa ve Enceladus'la benzerliklerinden dolayı araştırmadaki başlıca adaylar olacağına inanıyor.
Europa, uzun zamandır Güneş Sistemi'mizdeki dünya dışı yaşamın olası adaylarından biri olarak görülse de yüzeyindeki kalın buz tabakasından geçmek, okyanusa ulaşarak daha yakından incelemeyi umut eden bilim insanları için zorluk teşkil ediyor.
Bu uydular, kriyo volkanik (buz yanardağı) olaylara, yani yüzeyin altında hapsolan sıvı ve gaz materyallerin kaçmasına ve düşük uzay sıcaklıklarının etkisiyle donmasına dair kanıt içeriyor.
Voyager 2 uzay aracının 1986'da gönderdiği görüntüler incelendiğinde uydularda, tümü yeraltı okyanuslarından kaynaklanabilecek taze, krater oluşturmamış materyaller, sırtlar, vadiler ve kıvrımlar gözlemlendi.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde gezegen bilimci Benjamin Weiss, "Buradaki büyük soru şu: Güneş sistemindeki yaşanabilir ortamlar nerede?zEuropa ve Enceladus, "oralarda bir yerde küçük de olsa hala sıcak birçok uydu olup olmadığına ilişkin çoğumuzun merakını uyandırıyor."
Bilim insanları, NASA'nın Europa'daki ve ayrıca Jüpiter'in diğer uydularından biri Callisto'daki okyanusların varlığını doğrulamak için kullandığı tekniğe başvurarak Uranüs'ün manyetik alanının gücünü ve bunun uydularının yüzeyi altında bulunan okyanusları nasıl etkileyeceğini hesapladı.
Eğer uyduları, Uranüs'ün manyetik alanının etkisi altındaysa ve uydunun söz konusu alandaki hareketi nedeniyle manyetik alanın gücündeki değişikliklere tabiyse, muhtemelen elektrik akımı üretebilir.
Weiss, "Orada sıvı su varsa ve Dünya üzerindeki okyanus suyu gibi biraz tuzluysa, o zaman iletken olabilir, yani içinde akımlar olabilir" dedi.
Bu akım daha sonra yapay manyetik alan olarak bilinen ve Uranüs'ün kendi alanından farklı olarak uzay aracı tarafından tespit edilebilen kendi manyetik alanını oluşturur.
Araştırmacılar, ayın alanlarının modellerini kullanarak Miranda'nın uydusunun en güçlü manyetiğe (300 nanotesla) sahip olduğunu, Oberon'unsa üç nanoteslayla muhtemelen en zayıf alana sahip olduğuna işaret etti.
Bu nedenle bilim insanları Miranda, Ariel, Umbriel ve Titania'daki yüzey altı okyanuslarının hepsinin ölçülebileceğini öngörüyor. Öte yandan, Oberon'daki muhtemelen fark edilemeyecek kadar zayıf, şu anda tespit edilebilen miktarın sınırında bulunuyor.
California Teknoloji Enstitüsü'nden gezegen bilimci David Stevenson, "Burada anahtar nokta Satürn'ün aksine Uranüs'ün manyetik alan ekseninin gezegenin dönme ekseniyle simetrik olmaması ve yörüngede dönmesi. Bunları biliyoruz, bu yüzden tekniğin işe yaraması gerekiyor" dedi.
Stevenson, buzlu tabaka daha kalın olduğu için Uranüs'ün uydularındaki okyanusların Jüpiter'in uydularından muhtemelen daha derin olacağını fakat bu unsurun onları tespit etmeyi kolaylaştıracağını belirtiyor.
Stevenson, "Bunu görmek için bir ya da daha fazla uyduya yeterince (yani kabaca bir uydu yarıçapı içinde olmak, yaklaşmak gerekli) yaklaşmak, Uranüs'e yakın zamanda düzenlenecek görevlerde gerçekleşmesi düşük bir ihtimal" dedi. Bu muhtemelen 2042'den önce yaşanmayacak.
Weiss, araştırmayı 15 Aralık'ta Amerikan Jeofizik Birliği'nin 2020 Sonbahar Toplantısı'nda sundu.
Çocukları tehdit eden gizli tehlike
Hamilelik döneminde hangi testler yapılmalıdır?
Kadınlarda en sık görülen kanser türü!
Doların her seviyesini bilen ekonomist Remzi Özdemir yeni beklentisini açıkladı
ABD ambargosu Türkiye'yi ne kadar etkiler?
Nazım Hikmet'in 18 yaşında yazdığı şiirin sırrı ne?