Yandaşlıkta AKP'lileri geçti

Nurettin Soyer 12 Eylül darbesinin cumhuriyet savcısı. 39 yıl geçmiş aradan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin hedefinde.

Yerel Seçim'de oğlu Tunç Soyer'in İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı açıklanınca konu döndü dolaştı merhum Nurettin Soyer'e dayandı.

2009-2014 seçimlerinde tam 10 yıl Seferihisar Belediye Başkanlığı yaparken tek kelime ile dahi eleştirmeyen Devlet Bahçeli,

- Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilince,

- MHP aday çıkarmayıp AKP'nin İzmir adayını destekleme kararı alınca,

- Yandaşlık görevi gereği seçim yarışında olmamasına rağmen,

Tunç Soyer'in babası aklına geldi ki eleştirmeye başladı.

Peki, dün AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'a karşı yaptığı çok sert muhalefeti unutup "yandaş" olan Devlet Bahçeli şu sorulara yanıt verir mi?

1- Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsi desteği ile savcı Zekeriya Öz ve avenesi milliyetçi, şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mensuplarını Ergenekon, Balyoz, Casusluk gibi kumpas davaları ile haksız, hukuksuz şekilde Silivri'ye göndermesine, "yargılansınlar" diye destek vermedin mi?

2- Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası için gizli bilgilerin bulunduğu Kozmik Oda'ya FETÖ'cü savcı ve hâkimlerin girmesine izin veren dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı neden eleştirmemiştir?

3- Fesli Kadir Mısıroğlu'nun, "Şeriat gelsin de isterse Türkiye batsın ben razıyım" sözlerine tepki göstermeyen AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'a neden eleştiri yöneltmemektedir?

4- Yine fesli Kadir'in, "Halk Partisi gibi dinsizlerin olduğu için onlar iktidar olur" iftirası ile CHP'ye oy verenleri "dinsiz" saymasına neden tepki göstermemektedir?

Değerli okurlarım işte bu Bahçeli bakın 3 Mayıs 2015 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan'a neler, neler söylüyor:

"Milleti 36'ya ayıran birisi milliyetçiliğin olsa olsa düşmanıdır.

Dava arkadaşlarımı; faşist, kafatasçı, Fatiha bilmeyenler diyerek aşağılayan bir adamın değil millî olmasından bahsetmek, insani değerleri bile tartışmalıdır.

"Türklükle karşıma gelmeyin" diyen birisine itibar etmek, istismarına kanmak söz konusu değildir.

"Milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum" sözlerini kurşun gibi ağzından çıkaran, PKK'yla masa kurup oturan, sonra u dönüşü yaparak bunu inkâr eden kim olursa olsun nankördür, riyakârdır.

Bu itibarla Erdoğan her şey olabilir, her makama ulaşabilir; ancak şu fani dünyada olmayacağı, layık görülemeyeceği bir tek şey varsa o da milliyetçiliktir.

Cumhuriyet döneminin en kötü, en başarısız, en iş birlikçi, en inkârcı kadroları hıyanet ve hamakat kirine bulaşarak Türkiye'nin kuyusunu kazmaktadır.

Türk milleti AKP komplosu, AKP kumpası, AKP zorbalığı altındadır.

Türkiye'nin pek çok meselesi çözüm beklerken AKP kayıplara karışmış, fikren, zikren ve ahlaken firar etmiştir.

Mazisi 92 yılı bulan devlet sistemi yine bu şımarık tarafından lağvedilmek istenmektedir.

Erdoğan, başkanlık makyajlı hangi rezil rejimi Türkiye için ve tek başına planlamaktadır?

10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı çöktü demek, bir defa aziz milletimizin verdiği ruhsat ve göreve ihanettir.

Cumhurbaşkanlığının çöktüğünü söyleyen Erdoğan, bir yıl bile dolmadan, şahsi menfaatleri uğruna vatanın ve milletin yüksek menfaatlerini çiğnemiş, Türkiye düşmanlarıyla iş birliği yapmıştır.

O zaman çöken Cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan'dır.

Çürüyen Cumhuriyet'in mirası Cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan'ın bizatihi kendisidir.

Ve Erdoğan vatana ihanet suçunu çoktan işlemiş, sicilinde beyaz nokta kalmamıştır.

AKP hükümeti ve Erdoğan'ın kişisel kariyer hırsı Türkiye'yi temellerinden sarsmakla meşguldür.

Cumhurbaşkanlığının yanında, her görevi kendisine hak gören, her şeye karışan, her gün fitne ve dedikodu yayan Erdoğan, Türkiye'yi adım adım yıkıma götürmektedir.

Türk devletini PKK'nın muhatabı yapan Erdoğan kaçamayacak, günahlarını affettiremeyecektir."

Şimdi şunu vurgulayayım.

Devlet Bahçeli bu sözleri söylemeden önce kendisini şöyle tanımlıyor:

"Neysek oyuz, ne dediysek onun yanında, arkasında ve izindeyiz.

Biz, sözlerini unutan, geçmişini gömlek gibi değiştiren ilkesizlere hiç benzemedik.

Biz sabah söylediğini akşam olmadan yalanlayan, karakterini ve kabiliyetini alavere-dalavere üzerine bina eden ikiyüzlülerden hiç olmadık."

Evet, bu sözleri söyleyen Devlet Bahçeli ile bugün AKP'ye yandaş olan Devlet Bahçeli kimdir gördünüz mü?

Yetmedi mi?

Bakın o zaman 26 Nisan 2015'te Erdoğan'ı nasıl eleştirdi Bahçeli:

"Recep Tayyip Erdoğan tipi Başkanlık sistemi;

Türkiye'nin bölünmesinin reçetesidir.

Demokrasinin idam fermanıdır.

Tek adam diktatörlüğünün beratıdır.

Hırsızlık ve yolsuzluk ruhsatıdır."

Tek sorum var: Bu başkanlık sisteminin dünkü kurucu ortağı ve bugünkü yandaşı kimdir?

Tek yanıt var: Devlet Bahçeli.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20 milyar dolarlık Tank-Palet Fabrikasını Katar Ordusu ve Ethem Sancak'ı ortak yaparak ihalesiz şekilde verilmesine tepki göstermemesini herkes gibi eleştiren gazeteci kardeşim Deniz Zeyrek'e çok ağır hakaret ederek hücum edilmesine ne diyelim?

Hakkını hukuki yollara başvurarak arayan Deniz kardeşim üzülme, bu yandaş Bahçeli'den daha ne beklenir ki?..

Yazarın Diğer Yazıları