Yakın bir döneme kadar MHP'yi 'Yavru muhalefet' olarak nitelendiren yandaşlar, MHP'deki değişim hareketi sonrasında Bahçeli'ye sahip çıkma projelerine devam ediyorlar.
İşte Emin Pazarcı ve Hasan Öztürk'ün o yazıları:
Bahçeli’nin durduğu yer / Emin Pazarcı / Akşam
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeydi. Görüşmeye, son dönemin en önemli gelişmelerinden biri olarak bakabiliriz. Bu, aslında bir dönüm noktası! Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek tarihi bir buluşmadan bile söz edebiliriz.
Kısa süre öncesine kadar ne diyordu Devlet Bahçeli? Beştepe’den “Kaçak ve karanlık saray” olarak bahsediyordu. “Kaçak saray, kötülüğün ve nifakın sembolü haline geldi” diyordu.
Buna rağmen, dün oradaydı.
Ortada ciddi bir çelişki varmış gibi görünüyor değil mi? Ancak, meseleye böyle yüzeysel bakmamak lazım. Devlet Bahçeli’yi Beştepe’ye Türkiye ve bölgedeki gelişmeler taşıdı. Çünkü Devlet Bahçeli, MHP’nin Genel Başkanı. MHP’nin belli hassasiyetleri var. Kuruluşundan bu yana milli bir duruşa sahip.
Bahçeli, işte bu yüzden Beştepe’ye doğru yöneldi. Çünkü bugün bu topraklar üzeninde milli olan güçlerle gayri milli güçlerin ciddi bir mücadelesi var. 15 Temmuz darbe girişiminde bu açıkça ortaya çıktı.
MHP ve Bahçeli işte bunu gördü…
Durum bu olunca doğal olarak MHP milli olan tarafa doğru yöneldi. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu şartlarda, MHP’den zaten farklı bir tavır beklenemezdi. Kısacası, ortada yadırganacak bir durum yok.
Şimdi bir hakkı teslim etmek lazım: Belki 17-25 Aralık sürecinin ardından ve seçim öncesi farklı görüntüler verildi. Ancak, Devlet Bahçeli sürekli olarak FETÖ’ye mesafeli bir tavır sergiledi. 2000’li yılların başından itibaren “cemaat” denilen yapıyla ciddi mücadele içinde oldu.
Bilgiye dayanarak söylüyorum, FETÖ’nün, MHP’ye yönelik kaset saldırısı da Bahçeli’nin bu tavrı üzerine gerçekleşti. Böylece Fetullah Gülen ve ekibi tarafından Devlet Bahçeli ve MHP cezalandırılmak istendi.
FETÖ ve onu yönlendiren dış güçler, diş geçiremediği ve boyun eğdiremediği Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ekarte etmek için elinden geleni yaptı.
Meseleye böyle bakınca, dünkü buluşmanın kodları daha net çözülebilir.
MHP ne diyordu yıllardır…
Terörle etkili mücadele istiyordu. Türkiye’nin bu konuda zafiyet göstermemesi gerektiğinin altını çiziyordu. Bahçeli, PKK terör örgütünün Türkiye’nin bekasını tehdit ettiğini söylüyordu.
İşte bugün o yapılıyor!
MHP, “güçlü yönetimden” yanaydı. Alparslan Türkeş, her konuşmasında bunun altını çiziyordu. Türkeş’in Temel Görüşler Kitabı’nda ve 9 Işık Doktrini’nde en önemli hedeflerden biri de “güçlü yönetim”di. MHP, geçmişinde gücün ancak Başkanlık Sistemi ile yakalanacağını savunuyordu.
Türkiye bugün Başkanlık Sistemi’ne doğru yol alıyor!
MHP, hep Türkiye’nin çevresindeki gelişmeler karşısında sessiz kalmaması gerektiğini savundu. Suriye ve Irak’taki Türkmenlere dikkati çekti. Musul konusunda da sürekli olarak hassas davrandı.
İşte bugün Fırat Kalkanı Operasyonu ve Musul konusundaki çıkışlarla o gerçekleştiriliyor!
Daha pek çok nokta sayabilirim. Ancak, bu kadarı yeterli olur sanırım. MHP’nin yıllar boyunca savunduğu hassasiyetlere bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan sahip çıkıyor.
Artık Türkiye’de taşlar yerine oturdu. Gelişmelere bakınca, Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde fotoğraf vermesinden daha doğal bir durum olamaz.
Dikkat edin!..
Türkiye’de iki ayrı blok oluşuyor. Bir tarafta AK Parti ve MHP yakınlaşması yaşanıyor. Diğer yanda da CHP ile HDP birlikte hareket ediyor.
Hiç kuşku duyulmasın, bu gelişme önümüzdeki dönemde CHP’yi daha fazla sıkıntıya sokacak. Seçmen tabanını daha da küçültecek. Çünkü CHP içinde verilen bu fotoğraftan rahatsızlık duyanların sayısı hiç de az değil. Ana Muhalefete oy veren seçmenlerin küçümsenmeyecek bir bölümü de sergilenen politikaya sıcak bakmıyor.
Türkiye’de son derece önemli gelişmeler oluyor…
Çok açık görülüyor ki tarihi günler yaşıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan-Bahçeli buluşmasının önümüzdeki günlerde ciddi yansımaları olacak. Başkanlık Sistemi’ne doğru hızla yol alıyoruz. Tarihi bir dönemeçteyiz. Belki son dönemde çok tatsız gelişmeler yaşadık; ancak bütün bunlar Türkiye’nin silkinmesine de yol açtı. Hani “Bir musibet bin nasihatten iyidir” derler ya, işte bugün biz de o noktadayız!
***
Milletin kazanımını neden çalmak istiyorlar / Hasan Öztürk / Yeni Şafak
SALDIRININ NEDENİ: TÜRKİYE YENİDEN KURULUYOR
15 Temmuz darbe teşebbüsü ve iç işgal girişimi ne sadece Cumhurbaşkanımıza ne hükümete ne Ak Parti'ye karşıydı.
Doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına yönelikti. Bu nedenle milletin tüm unsurları ortak bir direnç gösterdi.
Bugün o ortak direniş bilincine yönelik hamleler yapılıyor
Çünkü 15 Temmuz bilinci yerleşik hale geldiği gün Türkiye yeniden kurulacak.
Türkiye'nin yeniden kuruluş harcı, 15 Temmuz gecesi “vatan, millet, devlet” diyenlerdir.
O yüzden bugün yeniden kuruluşun fikriyatını zayıflatacak hamleler yapıyorlar.
En bariz örneği, sistem tartışmasının kilidini açacak hamleyi yapan MHP lideri Devlet Bahçeli'ye yönelik ağır ithamlar!
Toparlayalım...
Türkiye yeniden kuruluyor. Yeniden kuruluşta ana fikriyat, 15 Temmuz bilincidir. Bu bilinç milletin genetik kodlarında gizli olan “iman ve vatan sevgisi”dir.
FETÖ'nün de, PKK'nın da, DAEŞ'in de “muhipler”in de ortak hedefi iman ve vatan sevgisidir.
Yanılıyor muyum?