Hükümete yakınlığıyla bilinen isimlerden Fuat Uğur, son dönemde tartışılan damat tahliyelerini kaleme aldığı yazısında sürecin doğru yönetilmediğini belirtti. Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde Fuat Uğur, damat tahliyelerinde bakan ya da milletvekillerinin sanki bir yerden işaret almış gibi susmalarının manidar olduğunu dile getirdi. Hükümetin basiretsiz kaldığını yazdı.
İşte Fuat Uğur’un yazısının o bölümü:
FETÖ’cü kriptolar oyunu böyle kurar, sen de bakarsın
Evet, FETÖ’cü deniyor onlara ve bu kez “Damatlar” adlı oyunu sahneye koyup yönettiler. Herkes öylece izledi. Hatta oyun öylesine interaktif yapılandırılmıştı ki vicdanlı ya da tarafsız olmak adına damatları Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan ya da Kadri Gürsel gibi “masum”larla karşılaştırıp özgürlük isteyenler bile çıktı.
Amaç tüm tutuklu FETÖ’cülerin masum olduğu izlenimini vermekti.
Önce ünlü birinin damadı bulunur. Sonra damat içeriye alınır, ortalık iyice alevlendirildikten sonra da delil olsa da olmasa da “sabit ikamet” gerekçesiyle ya da dandik bir hastalıkla tahliye edilip serbest bırakılır. Arkasından da sağlam FETÖ'cülerin çıkması için kampanya yürütülür. Kampanyanın sloganı da hazırdır üstelik:
"Tüm suçumuz damat olmamak mı?"
Bakın her şey ne güzel, tıkır tıkır işliyor.
Kadir Topbaş’ın damadı Faruk Kavurmacı uyku apnesi gibi milyonlarca kişide bulunan bir rahatsızlık nedeniyle tahliye edildi, ardından Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter elde yeterli delil olmadan tutuklanıp sonra bir başka mahkeme tarafından bırakıldı.
Ne deniyor?
Hükûmet iradesiyle serbest bırakıldı!
Peki, hükûmet bu niyette olsaydı, “iradesini” tam da Cemil Barlas’ın işaret ettiği gibi ta en baştan itibaren koyar ve onların gözaltına alınmalarını önlemez miydi?
Ama hükûmetin basiretsizliği yok mu?
Sonuna dek var.
Süreci yönetebilme, kamuoyundaki infiali yönlendirebilme kapasitesi var mı?
Yok.
Anlaşılamıyor mu? Asıl operasyon Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik yürütülüyor. Skandal tahliyelerin faturası Erdoğan’a kesilerek hem FETÖ ile mücadelenin tökezlemesi, hem de Cumhurbaşkanı’na inancın zayıflaması isteniyor.
Bu yüzden, herhangi bir tutuklamada ya da tahliyede rahatlıkla konuşan bakan ya da milletvekillerinin sanki bir yerden işaret almış gibi susmaları ve konuşmamaları, yürütülen algı operasyonunu daha da güçlendirmekten başka işe yaramıyor.
Burada birinin çıkıp da “Bu, yargının kararıdır, daha ne dememi bekliyorsunuz” diye açıklama yapması inanın hiçbir şey ifade etmiyor.
Üstelik bir de Başbakan’ından bakanlarına dek danışmanlar ordusu sıra sıra dizilir durur.
Ne iş yaparlar çok merak ediyorum.
Doğru, FETÖ’cü sürüsü 40 yıl boyunca bunun eğitimini aldı. Önce kriz çıkarma, sahte deliller üretme, delilleri yok etme, sahtekârlık, hile ve desise, alçaklık ve ihanet ne varsa bunlarda.
Lâkin bu da bir sır değil ki kardeşim, azıcık siz de uyanık olsanıza: Devlet size maaş veriyor kafanızı çalıştırın ve biraz da çalışın diye.
İllallah yani.