MHP'yi seçime giremez hale getirdi!
-------
...Bahçeli, MHP'den kopuşlarla tabanda oluşan güç kaybını, Erdoğan'a verdiği destekle hükümet üzerinde etkisini artırmak suretiyle kapatma taktiğini izliyor sanki.
Erdoğan da giderek kendisi içim kilit önem taşıyan konularda Bahçeli'yi yanında bulmaya alışıyor.
...Önümüzde seçimler var; Ankara'da her ne kadar 2018 söylentileri fısıldanıyorsa da belirlenen seçim tarihi 2019.
...Meral Akşener ve Ümit Özdağ'ın duyurduğu yeni milliyetçi parti kurulup seçime girdiği takdirde, muhtemelen MHP tabanından oy alacak. Yeni partinin yüzde 10 barajını aşıp Meclis'e girip girmeyeceği üzerine sorular soruluyor ama bu durum aynı soruları MHP için de geçerli kılıyor.
Oysa MHP'nin milletvekili adaylarının AK Parti listesinden gösterilmesi halinde hem onların seçilip Meclis'e girmesi, sonra ayrılıp kendi gruplarını kurması, hem de Erdoğan ve AK Parti'ye derin bir yüzde 50 nefesi aldırması mümkün olacak. Siyaset kulisinde konuşulan konulardan birisi bu...
Bahçeli'nin MHP tabanda güç kaybetse de Erdoğan ve AK Parti üzerindeki etkisini artırmasına neden olan ihtimaller tablosu bu aslında...
Murat Yetkin Hürriyet
***
"Usulü bırakın esasa bakın" tuzağı
--------
... bir dönem..
Türkiye bağırsaklarını temizliyor dendi..
Vesayet rejimine son veriliyor dendi..
Darbe dönemi kapatılıyor dendi..
Hukukun olmazsa olmazı bir kenara itildi.. Usul hataları yapıldı.. Cevdet Paşa'nın 'usul esas kadar mukaddemdir' sözü unutuldu..
Yeterli delil toplanmadan, sağlam tanıklar bulunmadan tutukluluklar yaşandı..
Mağduriyetler oldu..
O dönem..
Usul esastan önce gelir diye uyaran aydınlar oldu ama seslerini duyuramadılar.
Hatta.. Bu çağrılara, 'büyük manzaraya bak, ayrıntılarıyla uğraşma' diye karşı çıkanlar da oldu..
Sonuç; hukuk devleti olmaktan çıktık..
***
Benzer bir durumla karşı karşıyayız.. Bir grup, 15 Temmuz'un önemine vurgu yaparak usul hatalarıyla uğraşmayın diyor..
(...) FETÖ'yle hukuka dayanarak mücadele edersek, FETÖ'cülerin bıraktığı enkazı hukuka dayanarak temizlersek Türkiye'nin yıldızı işte o zaman parlar..
Mehmet Tezkan Milliyet
***
Bu zamanlarda çok ihtiyacımız var
-----
Meslek ilkelerinden bihaberler için gazetecilik dersi
-----
...Bırakalım mahkeme kararını, henüz hâkim önüne dahi çıkmamış binlerce yurttaşın suçlu ilan edilmesinin, neredeyse vakayi adiyeden göründüğü bir zamanda yaşıyoruz. Bu durumu kabullenmenin, dahası ortak olmanın vahim bir yanlış olduğunu hatırlatmak ise gazeteciliğe dahil.
(...)
Eğer muhabir yazdığı haberde gerçeklerin, güç sahibinin keyfine kurban edildiğini biliyor, hissediyorsa (ve ardında buna benzer birden fazla örnek varsa) yaptığı gazetecilik değil çürümüşlüğe hissedarlıktır.
Biz gazeteciler sınıfsal olarak emekçi olsak da habercilik "ekmek parası" için yapılacak bir uğraş değildir.
O nedenle kelimelerini başkalarının hayatlarını karartacak infaz mermileri olarak kullandırmamak, gazeteciliğe dahildir.
Çiğdem Toker Cumhuriyet
***
Hadi bakalım Vali Bey; AKP'ye de
"Taksim gösteriye kapalı" desene
------------
Taksim yıllardır her türlü gösteriye kapalı. (...) İstanbul Valiliği "Taksim, valiliğimizin gösteri yapılabilecek alanlar arasında bulunmamaktadır" gerekçesiyle hiç kimsenin Taksim'e çıkmasına izin vermiyor.
Bu hafta 15 Temmuz şenlikleri var. (...) Demokrasi nöbeti adı altında artık Taksim'de her gece şenlik yapılacak, sucuk ekmekler, döner arası ekmekler, pilavlar dağıtılacak, yandaş sanatçılar da konserler verecek, göbekler atılacak, halaylar çekilecek. Hepsi iyi hoş da valiliğin "Taksim gösteri yapılabilecek alanlardan değildir" açıklaması ne olacak?
(...) AKP olunca Taksim'in "gösteri yapılacak alan kapsamında" olmaması hükmü rafa mı kaldırılıyor?
İşte bağımlı bürokrat olunca böyle oluyor. Adama kendi çıkardığı genelgeyi yutturuveriyorlar. Haydi bakalım vali bey sıkıysa AKP'ye de "Taksim'de gösteri yapılamaz" de bakalım...
Can Ataklı Korkusuz
***
Faşizmi yanlış biliyor
--------
AKP Sözcüsü Mahir Ünal, (...) "Eğer siz yüz bin kişinin sokağa çıkmasına yaslanarak, 25 milyon kişinin sandıkta verdiği oyunu, iradesini yok sayıyorsanız bunun adı faşizmdir. Kılıçdaroğlu, tehlikeli bir oyun oynamaktadır" dedi.
Mahir Ünal, belli ki "faşizmi" yanlış biliyor.
Sokak ile demokrasi arasında yakın bir ilişki var ve insanların taleplerini sokakta dile getirmeleri demokrasilerde serbest, faşist ülkelerde yasak.
Öte yandan 25 milyon kişinin referandumda verdiği oy ne kadar değerliyse, "hayır" diyen 24 milyon oy da o kadar değerli.
Faşizm, birinci 25 milyona dayanarak, ikinci 24 milyonu yok saymak, baskı altına almak, sindirmeye çalışmaktır.
Mahir Ünal madem ki artık sözcü olarak sıkça kamuoyunun karşısına çıkacak, biraz dersini çalışırsa iyi olur.
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet