Fransız filozof ve edebiyatçı Jean-Paul Sartre başarılarla dolu yaşamı boyunca yalnızlıktan da bahsetti. 1964''te değer görüldüğü Nobel Edebiyat Ödülü''nü de kabul etmeyen ünlü yazar yalnızlığı "Düşündüklerinizin kafanızın duvarlarına çarpıp tekrar içinde kalmasıdır" şeklinde tarif etti.
Varoluşçuluğun fikir babası sayılabilecek filozof 15 Nisan 1980''de Paris''te akciğerinde oluşan ödem nedeniyle hayatını kaybetmişti.
Cenaze törenine ise bazı kaynaklara göre, 30 bin bazı kaynaklara göre de 50 bin kişi katılmıştır.
SARTRE KİMDİR
Yirminci yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Fransız filozof ve edebiyatçı Jean-Paul Sartre (1905-1980) öldüğünde, Aydınlanma Çağı’ndan bu yana, çağının tanığı ve bilinci olan aydınların sonuncusu, 20. yüzyılın Voltaire''i ya da Hugo''su sayılıyordu.
Düşünce ustası ve özgürlüklerin savunucusu olan Sartre, Fransa''da ve Avrupa''da olduğu gibi, Amerika''da ve Üçüncü Dünya ülkelerinde de aydınların sözcüsü oldu. Onun yoğun, çeşitli edebiyat alanlarını kapsayan, çok sayıda yapıtı bize 20. yüzyılın bir özetini sunar.
Sartre''a göre yaşam, insanın `tek başına'', kendi toplumsal boyutunu keşfetmesidir. Kendi yaşamıyla, bunun parlak bir örneğini vermiştir. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan Varoluşçuluğun sözcülüğünü yapmış, romanlarıyla ve oyunlarıyla bu dünya görüşünü çok geniş kitlelere aktarmayı başarmıştır.
Sartre''ın yaşamının bir yadsımalar bütünü olduğu ileri sürülebilir. Tanrı’yı, her türlü kurulu düzeni, aileyi, klasik anlamıyla edebiyatçıyı, filozofu, eylem adamını, dostlukları, toplumun belirli kesimlerini, partileri, kalıplaşmış düşünceleri yadsıdığı gibi, 1964''te değer görüldüğü Nobel Edebiyat Ödülü''nü de kabul etmemiştir.
Sartre, kuram ve eylem adamı niteliklerini birleştiren yazar-aydın kimliğiyle hem Fransa''da, hem de kendi ülkesi dışında yaygın bir etki uyandırmıştır.