Yalancıyı AVM çarpsın!
“Dik dur! Eğilme!” sloganını hak eden bir Başbakan’ın partisine ait mitingde MHP bayrakları görünce şöyle seslenmesi gerekmez miydi: “Siz provokatörsünüz! Sivas’tan öteye geçemiyorsunuz! Gidin o bayrakları Hakkari’de açın da görelim!..”
Hatta o bayrakları taşıyanları kalabalığa parmağıyla gösterip, “Bunlar var ya bunlar, Fatiha’yı bile bilmezler” diye teşhir etmeliydi... Çünkü bunlar yolunu çevirdikleri kişiye sağcı mı, yoksa solcu mu olduklarını sorarlar, eğer sağcıysa ispat için Fatiha okuttururlar, okunan Fatiha’nın doğru olup olmadığını aralarındaki ‘joker’e teyit ettirirlerdi, “Doğru mu okudu?” diye!..
O bayrakları görünce Başbakan Erdoğan’ın doğal olarak rahatsız olması icap ederdi... Ne de olsa, kendi deyimiyle, ‘kandan beslenenler’in, ‘şehit istismarcıları’nın, ‘analar ağlamasın’ temennisini umursamayanların bayrağıydı onlar!..
Dönüp kendilerine “Sizin milliyetçiliğiniz benim ayaklarımın altında” şeklinde hiddetle bağırmalı, Türkiye’nin büyümesinden ve barıştan rahatsız tipleri polis marifetiyle alandan yaka-paça uzaklaştırmalıydı!..
Kürsüde Başbakan’ın arkasına boncuk gibi dizilmiş Bakanlar da boş durmamalıydı... ‘Tuhaf’ konuşma ve hareket tarzıyla dikkat çeken o Bakan “Erciyes’te ulumayı biliyorsunuz, Ankara’da niye uluyamıyorsunuz, erkekliğiniz Meclis’in kapısında bitti” diye arkadan ‘küçük enişte’ gibi seslenmeliydi!..
Hiç birisi olmadı... Tam tersine Başbakan Erdoğan ‘bu yürüyüşte verdikleri destek’ sebebiyle o ‘MHP’li kardeşleri’ne teşekkür etti!.. Daha geçenlerde “Beyni ile dili arasındaki kayış koptu” dediği Devlet Bahçeli’nin partisinin bayrağına âdeta kurtarıcı gibi sarıldı... O bayrakları taşıyanlar coşkuyla alkışlandı...
Aslında ‘kızılacak’ değil, ‘acınacak’ bir durum... Yıllarca aşağılamaya çalışacaksın, gün gelecek onun gölgesinde medet arayacaksın!.. Binbir ‘piar’ faaliyetiyle zorlukla inşa edilen ‘dik’ imajın, o bayrakların dibinde bir anlamda ‘aman dileyerek’ eğilecek!.. Evvelce hakaretvari şekilde sarf ettiklerini, içinden geçtiğin travmanın etkisiyle unutacak, ‘birlikte kararlılıkla yürüyüş’ edebiyatına sarılacaksın!..
Başbakan’ın Kuzey Afrika dönüşünde destek pankartı açan ‘Muhsin Yazıcıoğlu ve yol arkadaşları’nın, Ankara’daki karşılamada kendisini gösteren ‘Etimesgutlu Bozkurtlar’ın ve son olarak Sincan mitinginde o dev MHP bayraklarını açan ülkücülerin ‘naylon’luğunu ve bunun bir AKP mizanseni olduğunu tekrarlamaya gerek yok... Bu ibretlik kurgu, kendine olan güvensizliği örtme, giderek artan yalnızlığa karşı hayalî yoldaş üretme çabasıydı... Ortada psikolojik anlamda dramatik bir düşüş vardı ve bu kurgu ‘toplumsal destek’te ‘sadece kendi partililerimizden ibaret değiliz, MHP tabanı da bizimle’ imajını güçlendirmek içindi...
Kâfi miktarda ‘cinlik’ içeren bu propagandayı tasarlamak hiç şüphe yok ki Erdoğan’ın marifeti olamaz... Bu iş olsa olsa Melih Gökçek’in işidir... Her seçim kampanyasında ‘sağ blok’ oluşturmak için kürsülerden ardı ardına bütün sağ ekollerin parmak işaretlerini yapan ve bundan asla gocunmayan Gökçek’in klasik tarzıdır bu... Evvelce sonuç almıştır, bir ümit yine sonuç alacağını düşünmektedir...
Kaldı ki, bu sürecin AKP açısından belki de en kârlısıdır Gökçek... Başta Cumhurbaşkanı Gül olmak üzere, Bakanların bir çoğunun tam da Erdoğan’ın paralelinde tavır koymadığı bir ortamda, Erdoğan’ın yanında en net tavrı Melih Gökçek koydu... Buna ‘krizi fırsata çevirmek’ diyebilecekler çıksa da sonuçta Gökçek, elindeki bütün imkânları bu uğurda seferber ederek, önümüzdeki mahallî seçimlerle ilgili adaylığı üzerindeki tartışmayı bile azaltmış oldu...
Bu yazı İstanbul mitinginden önce kaleme alındı... O mitingde de MHP bayrakları açılacak mı, bilemiyorum... Sincan’da o bayrakları açanların MHP’li olduğunu propaganda eden ve onlar üzerinden ‘birlikte yürümek’ten söz eden iradeye ne diyelim: Yalancıyı AVM çarpsın!..