Yakışmıyorsunuz!
Allah biliyor ya, "Bugün canım yazı yazmak istemiyor"dan bir hece fazlasına mecalim yok.
***
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün bahçesinde yan yana duran o iki katafalkın görüntüleri ekranda belirdikçe hepimizin -en azından çok büyük bir bölümümüzün- içine dolan, hepimizin -en azından çok büyük bir bölümümüzün- hissettiği o acıyı iyi biliyorum;
Çekmekte ustasıyız milletçe.
Gelin görün ki yarım bardak gözyaşı, iki kaşık sancı, bir tutam kahır, bir taşım da öfke gibi bir tarifi olmadığından herhalde, herkesin kendi yürek kararı farklı olduğundan, yazamıyorum.
Bütün o siyasi nutuklar, çıkışlar, bilmem neler arasından, dünden, siyasetin o çok hareketli gününden bugüne ne kaldı diye şöyle bir düşündüm...
Ne CHP'nin Parti Meclisi pazarlıkları, ne MHP'deki imzaların fendi, ne AKP'nin "misliyle" vereceği karşılıkların listesi...
Tek bir feryat.
Bitap bir kadının ağzından dökülen üç kelime sadece:
- Yakışmıyorsunuz! Oraya yakışmıyorsunuz!
Hepsi bu.
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün bahçesinde, yan yana duran o iki katafalkın üzerinde, yan yana duran Türk bayrağına sarılı o iki tabutun içinde, yan yana yatan baba ile kızına haykırdı o bitap kadın...
Ben ise o baba ile kızına "yakışmayan" erken vedada vebali olanlara haykırıyorum:
- Yakışmıyorsunuz!
2002 yılından beri bu ülkeyi tek başına yönettikten sonra, çıplak gözle görülebilir en somut "eseri" babalı-kızlı şehit cenazeleri olan iktidar;
- Oraya yakışmıyorsun!
İktidar sıfır terörle devraldığı ülkeyi envai çeşit terör örgütünün cirit attığı değneksiz köye çevirirken, "durum tespiti"nden, evet tarihin her birini doğruladığı "engin öngörüler" paylaşmaktan başka HİÇBİR ŞEY YAP(A)MAYAN muhalefet;
- Oraya yakışmıyorsun!
"Bütün söylediklerinde haklı çıkmış olmak"la gururlanma sakın; Kerkük'te, Telafer'de, Bayır-Bucak'ta, Karabağ'da, Kuzey Kıbrıs'ta, Doğu Türkistan'da Türk Milleti'nin, Edirne'den tut Ardahan'a; Sivas'ın ötesinde berisinde, kuzeyinde güneyinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir yeryüzü cehennemine kısılıp kalmasını engelleyemeyen hiçbir söylem, hiçbir eylem yeterince "haklı" değildir!
- Oraya yakışmıyorsun!
***
Evet, nicesiyle birlikte o gencecik polisi de, el kadar evladını da PKK katletti. Ama bu ülkeyi PKK'nın, IŞİD'in ve türlü karanlık odağın "mısır patlatır gibi bomba patlattığı" bir ülke haline siz getirdiniz!
El birliğiyle.
Ve bir de hâlâ, bunun vebalinden Allah'tan dahi korkmadan yani; ne kadar da çok o koltuklarda kalmanız gerektiğini anlatıyorsunuz bize!
Sakın gitmeyin!
Zamk getireyim, yapışın! Zinhar kımıldamayın!
Kendi adıma bir vatandaş olarak yalnızca şunu bilmek istiyorum dünden sonra:
Daha ne kadar?
Daha ne kadar "ille de sizin oturmanız gerekiyor" zaten yıllardır oturduğunuz ve hikmeti görülmeyen o koltukta mesela?
Daha ne kadar?
Son nefesinizi verene kadar mı? Son nefesimizi verene ve bir daha "Türk" diye bir "musibet"in "yeni dünya"ya musallat olma ihtimali tükenene kadar mı?