Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Ya iş birlikçiler ?

Geçen hafta İstanbul adliyesinde Türk adalet tarihine geçecek olaylar cereyan etti. İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi, 24.04.2015 tarihinde, Samanyolu Yayın Grubu Genel Müdürü Hidayet Karaca ve çoğu emniyet mensubu 75 tutuklu’nunredd-i hâkim taleplerini kabul etti. 32. Asliye Ceza Mahkemesi de tutuklular için tahliye kararı verdi. Savcılık mahkeme kararına uymadı ve tutukluları tahliye ettirmedi.

Bir gün sonra, 25.04.2015 tarihinde İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, söz konusu tahliye kararının “yok hükmünde sayılması gereken bir karar” olduğuna hükmetti.

Ben işin hukuki tarafını bir yana bırakıyorum. O konuda çok konuşuldu, çok yazıldı. Ben, mahkemeler eğer bağımsız değil de birilerinin tesiri altında ise kimin tesiri altında olduğunu bulmaya çalışacağım.

İki kararın ardından Başbakan Davutoğlu, 26 Nisan 2015 tarihinde Gümüşhane’de şunları söyledi:

“Dün birden yargıda bir darbe yapmaya kalkıştılar. Yetkili olmayan bir mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili olmadığı hâlde, yasaların dışına çıkarak, tutuklularla ilgili tahliye kararı aldı’85 Niye bunu yapıyorlar, biliyor musunuz? Hâlâ şunu demeye çalışıyorlar. ‘Paralel olarak biz buradayız, güçlüyüz.’ Ben de onlara Gümüşhane’den sesleniyorum. ‘Devlet olarak, millet olarak biz de buradayız, meydanı size bırakmayız. Meydanı Pensilvanya’dan gelen talimatla hareket eden hâkimlere, savcılara bırakmayız.’ Bir hafta önce Pensilvanya’dan bir talimat aldılar. Kayıtları var bizde. ‘Hapishaneden çıkarılsınlar’ gibi bir talimat.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan da 27 Nisan günü Kuveyt’e giderken yaptığı açıklamada  “Bunların hukukla alakası yok, tamamen hukuk dışı ve Pensilvanya’dan aldıkları talimatla, orada yapılmış olan dualarla vesairelerle bir yönlendirme söz konusu...Yetki kullanımı açısından kendilerine ait olmayan bir yetkiyi kullanmak suretiyle yetki gaspı yapan bir yargı mercii var (Tahliye kararıyla ilgili Asliye Ceza mahkemelerini kastediyor).  Bir defa şu anda, HSYK’nın saat 14.00’te  başlattığı toplantı bana göre geç kalmış bir toplantı.”  dedi. 

Toplantısını bitiren HSYK İkinci Dairesi, 27 Nisan 2015’te her iki Asliye Ceza Mahkemesinin hâkimlerini açığa aldı, 28 Nisan’da da HSYK 3. Dairesi açığa alınan hâkimler hakkında soruşturma izni verdi. Tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen hâkimlerden biri 30 Nisan’da tutuklandı; diğeri de 01 Mayıs’ta tutuklanmayı bekliyor.

Cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmalarında bahsi geçen talimat da bir dua imiş. Herkul.org internet sitesinin Bamteli programında 20 Nisan 2015’te yayımlanan Fethullah Gülen’in duası şöyle: “Evet birileri içeride medrese-i yusufiyede yaşarlar; berikiler de dışarıda oturur kalkar, onlara dua ederler: ’Onları en çabuk zamanda, çok rahatlıkla salıver Allahım!’”

Mahkemeler kimin tesiri altında imiş!... Ben ünlem işareti koyuyorum, okuyucular karar verip nokta koysun. Açığa alınan hâkimler hakkındaki soruşturmada yukarıdaki dua da dosyaya girerse ilk defa bir dua, talimat ve suç delili sayılacak.

Bir şey daha var. Şimdi bunlar birbirlerine girdi ya. Tam 11 yıl (yazıyla on bir yıl) beraber çalışmışlardı. Paralelci olarak suçlananlar ne suç işlemişlerse beraber işlemişlerdi. Hangi kumpası kurmuşlarsa beraber kurmuşlardı. Niyetleri rejim değiştirmekse bunda da yine beraberdiler. Yani ortada bir iş birliği var. Şimdi iş birlikçilerden bir taraf yargılanıyor. Ya diğer taraf? Ortada suç varsa iş birliği yapanların diğer tarafının da yargılanması gerekmez mi? Diğer tarafın en masum gerekçesi “aldatıldık.” En yetkili ağızları birkaç defa böyle söyledi. Haydi, biz de bunu kabul edelim. 11 (yazıyla on bir) yıl süreyle aldatılanlara ülke idaresi teslim edilir mi? Paralel kumpasçılar ve darbeciler tarafından 11 yıl boyunca aldatılanlara “haydi gelin, ülkeyi yine siz idare edin” denilebilir mi? 

Yazarın Diğer Yazıları