Ya bu kanı durdurun ya millet durduracak (18 Ağustos 2011)
Bıçak kemiğe dayandı.
Silvan’da kara toprağa düşen 13 fidanın acısı henüz yüreklerden silinmeden, kara haber bu kez Çukurca’dan geldi.
Yola mayın döşeyip 1 askeri şehit eden teröristler, ‘yardım’ için giden askerleri pusuya düşürüp foketatar yağmuruna tuttu.
Saldırıda biri binbaşı 8 asker ve 1 korucu şehit oldu, 15 asker de yaralandı.
Ülkeyi yönetenler, istihbarat birimlerinin “Saldırılar artacak” uyarısına rağmen, ‘elleri kolları bağlı’bir şekilde otururken, kalabalık gruplar halinde ‘ellerini kollarını sallayarak’ sınırı geçen teröristler, saldırıları gerçekleştirdikten sonra, yine geldikleri gibi ‘tek parça’ halinde geri dönüyorlar.
‘Ateşkes’, ‘açılım’, ‘barış’, ‘kardeşlik’ teraneleri arasında, ‘Kak’ Mesut Barzani ve ‘Mam’ Celal Talabani’nin egemen olduğu Irak’ın kuzeyinde iyice semiren terör örgütü, artık ağır silahlar ile ‘askeri birlikleri basacak’ bir güce ulaşmış bulunuyor.
- “Bedeli ne olursa olsun” diye buyurdukları ‘açılımın’ geldiği son nokta işte budur.
AKP iktidarının ‘sıfır terör’ ile devraldığı ülke, yeniden ‘1990’lı yıllara’ geri döndü.
Son bir ayda şehit sayısı 40’a ulaştı.
***
Bıçak kemiğe dayandı.
‘İcra makamının’ başındaki zatın, derhal Meclis’i toplayıp teröre karşı ‘etkin’ ve ‘kalıcı’ bir güvenlik stratejini tatbikata geçirmesi gerekmez mi?
Ama o, her zamanki gibi ipe un serip, ‘Ramazan’a hürmeten’sabrettiklerini
söylüyor.
Eminiz ki, şehitleri ‘kelle’ olarak gören zatlar, ayyıldızlı al bayraklara sarılı tabutların önünde saf tutup, yine o ‘tanıdık’ nutukları atmaya devam edecekler:
- “Şehitlerin kanı yerde kalmayacak.”
- “Eşkıya döktüğü kanda boğulacak.”
‘Hamasi’ nutuklara karnı tok olan millet, artık icra makamlarından ‘icraat’ bekliyor.
Ama onlar, ‘icraat’ yapmak yerine her zamanki gibi sadece ‘mazeret’ üretiyorlar.
Neymiş efendim, “Amerika istihbarat vermemiş” de, “Heron uçakları uçurulamamış” da, “Gerekli tedbirler alınmamış” da, falan filan.
Başları her sıkıştığında ‘Gazze fatihliğine’ soyunanlar, sınıra 200 kilometre uzaklıkta bulunan Kandil’deki terör yuvalarını dağıtmak üzere, kapsamlı bir ‘sınır ötesi operasyon’ kararı almak için daha neyi bekliyorlar?
***
Bıçak kemiğe dayandı.
Bugüne kadar, bir vatan evladı toprağa düştüğünde millet, “Vatan sağ olsun” diyerek bağrına taş basıyor; olanları tevekkülle karşılıyordu.
Çünkü millet ‘idarecilerine’ güveniyordu.
Ama artık millet, oldukça ciddi bir ‘güvensizlik’ problemi ile karşı karşıya.
Başta ‘Cumhurbaşkanlığı’, ‘Başbakanlık’, ‘Bakanlık’ makamlarında oturanlar olmak üzere, bütün devlet erkânı her görüldükleri yerde protesto ediliyor, yuhalanıyor.
Tepkilerden ‘komutanlar’ da nasibini alıyor.
Mesele, ne “malî imkânsızlık” ile ne “yetkimiz yok” sözleri ile ne ‘lânet okuma’ ile, ne de başka mazeretlere sığınılarak savsaklanacak bir mesele değildir.
Ne yapılacaksa bir an önce yapılmalıdır.
Millet, bir daha “Bölücü örgüt şunu yaptı”, “Saldırı emrini şu hain verdi”, “Silahlar şu ülke malı” türünden masallar dinlemek istemiyor.
Millet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumlarının başındakiler ‘ne’ yapıyor, onu ‘bilmek’ ve ‘görmek’ istiyor.
***
Bıçak kemiğe dayandı.
Ne diyordu Ozan Arif:
Boş lafa doyduk beyler soyunuz söndü mü hiç?
Hiç evlat verdiniz mi, bağrınız yandı mı hiç?
Askerdeki oğlunuz tabutta döndü mü hiç?
Hiç acı çektiniz mi yürekler yandıracak?
Ya bu kanı durdurun, ya millet durduracak.