Ya AKP Türkiye’yi ya Türkiye AKP’yi kapatacak

Hayır, kastettiğimiz “AKP’nin kapatılması” davası değil. Biz tamamen fiili sebeplerden, “Ya AKP Türkiye’yi kapatacak, ya Türkiye AKP’yi” diyoruz.
İzah edelim.
Diyelim ki bir mağaza sahibisiniz. Raflardaki malları sürekli satar, yerine yeni mallar almazsanız sonunda yapacağınız şey kapıya, “Kapalıyız” levhasını asmak olacaktır.
AKP iktidarı Türkiye’yi işte böyle yönetiyor.
Her şeyi satıyor ve yerine yeni hiçbir şey koymuyor.
Bu bir.
İkincisi,Türkiye’nin toprağından bankalarına, madenlerinden marketlerine ve Telekom’undan Telsim’ine, limanlarından sigorta şirketlerine kadar nesi var nesi yoksa yabancı sermaye tarafından kapatılıyor. Bu kapatma, kapısına kilit vurma anlamında değil, “El koydum, burası artık Türk’ün değil, Yunan’ındır, İngiliz’indir” şeklinde bir kapatma.
Ne demek istediğimiz herhalde anlaşılmıştır.
Şayet Türkiye AKP’yi kapatmazsa, AKP’nin Türkiye’yi “kapatmadan-kapatma” neticesi doğurmaya başlayan bu icraatlarının yanına çıkarttığı Vakıflar Yasası’nı çıkartacağı ve ülkeyi federasyonlara bölmek olan Mahalli İdareler Yasası’nı da koyduğunuzda, Milli Mücadele ve Lozan’la açılan Türkiye Cumhuriyeti fiilen kapanmış, adı var, kendi gitmiş bir hal alacak.
Tıpkı, duvardaki tarihi bir resim gibi. Herkes resme bakınca evet, bu Mehmet Akif, bu Mustafa Kemal der, der de, “O şimdi nerede?” diye sorulduğunda, gözler nemlenir, boyunlar bükülür ya; işte öyle..
Belki bir müddet daha gönderde bayrak ve evrak antetlerinde “T.C.” olacak amma, bu bayrak, bu TC, limanları, tersaneleri, tarlaları, mağazaları, madenleri, maliyesi ve akarsuları yabancılar tarafından kapatılmış bir bayrak, bir T.C. olacak.
Biz böyle söyleyince, “Ne yapalım, sınırları kapatıp içimize mi kapanalım” deniyor.
Ne alaka, biz, “Çalışalım, üretelim, satmayalım, satın alalım” diyoruz.
Örnek mi?
İşte Fransa!
“Büyüme gerçekleşmezse ben giderim” diyen Cumhurbaşkanı Sarkozy, Fransa eski Cumhurbaşkanı Mitterand’ın 16 yıllık ekonomi danışmanı Jacquez Attali’ye, “Hükümet rekabet ve büyüme potansiyeli açısından acı çekiyor” satırlarını da içeren bir mektup yazarak, “Fransa nasıl büyür?” sorusuna cevap istedi.
Attali de 43 kişilik bir komisyon kurdu; aylarca çalıştı ve hükümete Fransa’yı ekonomik olarak şahlandıracak sekiz maddelik bir rapor sundu. Hükümetin bütün imkânlarını kullanarak hazırlanan rapor, Sarkozy’e, AKP’nin Türkiye’de yaptığının tam tersini yapmasını öneriyor.
Yerimiz sınırlı olduğu için biz sekiz maddelik bu önerilerden 3’ünü sizlerle paylaşıp AKP icraatlarıyla karşılaştıralım.
1. Fransız firmalarının rekabet gücü artırılmalı.
İşte AKP, AB üyesi Fransa’nın kurtuluş için yazdığı bu reçetenin tam tersini yapıyor. Kendi şirketlerini güçlendireceği yerde onları kendi eliyle zarar ettiriyor, elden çıkartıyor, sonra yabancıların önünü açıyor. Sümerbank gibi, Et Balık gibi. Daha da beteri meselâ ABD Firması King Burger temsilcilik verdiği Türk’e, “ABD aleyhinde faaliyetlerde bulunmama şartı” koşarken, Türkiye’de milliyetçili devlet eliyle “suç” sayılıyor.
2. Rant ayrıcalıkları kaldırılıp sosyal hareket teşvik edilmeli.
Siz Fransa veya başka AB üyesi ülkede Vestel için özel yasa, Fransız borsasında Türk spekülatörler için ayrıcalıklar çıkarttırabilir misiniz? AKP iktidarının Kargil için çıkarttığı yasaları ve Borsa’da yabancılara tanınan ayrıcalıkları hatırlayınız..
3. Şimdiki hayat düzeni gelecek nesillerin gelirlerinden çalınarak kurulmamalı.
Yani, AKP’nin yaptığını yapmayın, “Babalar gibi satarım” diyerek bir milletin alın teri ile ürettiklerini birkaç yıllık kârları karşılığı yabancılara satıp günü kurtarmaya çalışmayın, üretin, satmayın, satın alın.
Uzatmayalım, Türkiye AKP’yi kapatmazsa icraatları ile AKP Türkiye’yi kapatacaktır.
Çözüm mü?
AKP bu icraatlarından vazgeçsin, AB üyesi Fransa ne yapıyorsa Türkiye’de onu yapsın, ne AKP kapansın, ne Türkiye kapansın.

Yazarın Diğer Yazıları