Vücudunuzda aniden ortaya çıkan ve ağrı yapmayan bir şişlik fark ettiniz mi? Bu masum gibi görünen belirti, yumuşak doku kanseri olarak bilinen sarkomun ilk işareti olabilir. Nadir görülen ancak ciddi bir sağlık sorunu olan sarkom, erken teşhis edilmediğinde hayati riskler taşıdı.
İtalya’daki Rizzoli Ortopedi Enstitüsü’nden Dr. Davide Donati ve Johns Hopkins Üniversitesi’nden onkolog Dr. Jonathan Forsberg gibi uzmanlar, ağrısız şişliklerin ciddiye alınması gerektiğini vurguladı.
Bilimsel çalışmalar, sarkomun erken teşhisle tedavi başarısının yüzde 80’e ulaşabileceğini gösterdi.
İşte ağrısız şişliklerin ardındaki gerçek ve sarkomla mücadelede bilmeniz gerekenler...
SARKOM NEDİR VE NEDEN SİNSİ?
Sarkom, yumuşak dokularda (kas, tendon, yağ, sinir, damar) veya kemiklerde ortaya çıkan kötü huylu tümörlerin genel adı. Rizzoli Ortopedi Enstitüsü’nün araştırmalarına göre, tüm yumuşak doku tümörlerinin yüzde 15,6’sı malign (kötü huylu), yüzde 84,4’ü ise benign (iyi huylu) tümörlerden oluşuyor. Ancak malign sarkomlar, sinsi bir şekilde ilerleyerek geç evrelerde teşhis ediliyor.
Dr. Donati, “Sarkomlar genellikle ağrısız başlar ve bu, hastaların doktora başvurmasını geciktirir. Şişlik fark edildiğinde mutlaka bir uzmana görünülmeli” dedi.
Amerikan Kanser Derneği’nin verileri, sarkomların her yıl 100.000 kişiden yaklaşık 5’inde görüldüğünü ve tüm kanser türlerinin yüzde 1’ini oluşturduğunu gösterdi.
AĞRISIZ ŞİŞLİKLERİN ARDINDAKİ TEHLİKE
Sarkomun en yaygın belirtisi, kol, bacak, göğüs veya karın bölgesinde ele gelen ağrısız bir kitle.
European Journal of Surgical Oncology’de yayımlanan bir çalışma, yumuşak doku sarkomlarının yüzde 60’ının ağrısız şişliklerle kendini gösterdiğini ortaya koydu.
Dr. Forsberg, “Bu şişlikler genellikle sert, sabit ve büyüyen bir kitle şeklindedir. Eğer birkaç haftada büyüme fark ederseniz, bu ciddi bir uyarı işaretidir” dedi.
BİLİMSEL BULGULAR: ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR
Sarkomun erken teşhisi, tedavi başarısını dramatik bir şekilde artırdı. Amerikan Onkoloji Cemiyeti’nin yaptığı bir araştırmaya göre, tümör lokal (yerel) kaldığında hastaların yüzde 80’i tamamen iyileşiyor. Ancak lenf bezlerine yayıldığında bu oran yüzde 50’ye, uzak organlara (akciğer veya beyin) metastaz yaptığında ise yüzde 15’e düşüyor.
Almanya’daki Deutsches Krebsforschungszentrum’dan Dr. Stefan Fröhling, “Sarkomun 70’den fazla alt tipi var ve her biri farklı tedavi gerektiriyor. Bu nedenle, doğru teşhis için uzman bir sarkom merkezine başvurmak kritik” dedi.
Görüntüleme yöntemleri (MR, BT, PET-BT) ve biyopsi, teşhiste altın standart olarak kullanılıyor.
RİSK FAKTÖRLERİ VE KİMLER TEHLİKEDE?
Sarkomun kesin nedeni bilinmese de, bazı risk faktörleri dikkat çekti:
Genetik yatkınlık: Li-Fraumeni sendromu veya nörofibromatozis gibi genetik hastalıklar, sarkom riskini artırıyor.
Radyasyona maruziyet: Daha önce radyoterapi almış kişilerde sarkom gelişme olasılığı yüksek.
Kimyasal maddeler: Vinil klorür gibi endüstriyel kimyasallara maruz kalmak, özellikle liposarkom riskini artırıyor. Çocukluk çağında rabdomiyosarkom ve sinovyal sarkom, gençlerde ve yetişkinlerde ise fibrosarkom ve liposarkom daha sık görüldü.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ: MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM
Sarkom tedavisi, tümörün tipine, boyutuna ve yayılımına göre şekilleniyor. Annals of Oncology’de yayımlanan bir çalışma, cerrahinin sarkom tedavisinde en etkili yöntem olduğunu ve tümörün çevresindeki sağlıklı dokuyla birlikte çıkarılmasının başarıyı artırdığını gösterdi.
Dr. Donati, “Cerrahi, erken evrelerde altın standarttır. Ancak kemoterapi ve radyoterapi, tümörün yayılımına göre eklenmelidir” dedi.
UZMANLARDAN ÖNERİLER: ŞİŞLİKLERİ İHMAL ETMEYİN
Uzmanlar, vücudunuzda fark ettiğiniz herhangi bir şişliği ciddiye almanızı önerdi. Dr. Forsberg, “Şişlik birkaç haftada büyüyorsa veya sertleşiyorsa, hemen bir ortopedi veya onkoloji uzmanına başvurun” dedi.
ERKEN TEŞHİS İÇİN ŞU ADIMLAR KRİTİK:
Fiziksel muayene: Doktor, şişliğin boyutunu ve hareketliliğini değerlendirir.
Görüntüleme testleri: MR veya BT, tümörün yerini ve yapısını gösterir.
Biyopsi: Şüpheli dokudan alınan örnek, laboratuvarda incelenir. Ayrıca, ailesinde kanser öyküsü olan bireylerin düzenli sağlık kontrollerine gitmesi önerildi.