Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan Sedat Peker’in gündeme getirdiği Paramount Hotel ve 10 milyon Euro iddialarına Veyis Ateş canlı yayında cevap vermişti.
Ateş, o canlı yayında söz konusu iddialar hakkında suç duyurusunda bulunacağını ve araştırılması isteyeceğini dile getirmişti.
Gel gelelim Veyis Ateş, 3 aydır herhangi bir suç duyurusunda bulunmadı.
Ateş, 3 ay sonra suskunluğunu bozarak Twitter hesabından peş peşe 13 mesaj paylaştı.
Veyis Ateş, paylaşımında “Bazıları (sözüm ona gazeteci diye geçinen bazıları özellikle) bana soruyorlar, yazıyorlar: ''E’ hadi nerede suç duyurusu diye..!'' Sizi buna tanık etmekten men ediyorum, değmezsiniz.” ifadelerine yer verirken, Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil tartışmasını da hatırlattı.
Ateş sözlerine şöyle devam etti:
“Ben yapmadığım bir şeyle iddia ve itham edilirken; biri, diğerine ''Para aldın'' diyor. Diğeri ona canlı yayında bi’ küfretmediğini bırakıyor. Sonra öpüşüp koklaşılıyor, barışılıyor. Fonlanma listeleri çarşaf çarşaf ortalığa saçılıyor. Bizim sözde gazeteciler havaya bakıp ıslık çalıyor.”
Veyis Ateş’im paylaşımları şöyle:
"Aklı hür, vicdanı hür, olayları çapraz okuyan, ideolojik körlükten uzak, her duyduğuna hemen inanmayacak kadar feraset sahibi kamuoyunun, çok kıymetli mensuplarına saygıyla…
Bazıları (sözüm ona gazeteci diye geçinen bazıları özellikle) bana soruyorlar, yazıyorlar: ''E’ hadi nerede suç duyurusu diye..!'' Sizi buna tanık etmekten men ediyorum, değmezsiniz. Neden biliyor musunuz?
Ben yapmadığım bir şeyle iddia ve itham edilirken; biri, diğerine ''Para aldın'' diyor. Diğeri ona canlı yayında bi’ küfretmediğini bırakıyor. Sonra öpüşüp koklaşılıyor, barışılıyor. Fonlanma listeleri çarşaf çarşaf ortalığa saçılıyor. Bizim sözde gazeteciler havaya bakıp ıslık çalıyor.
Hoop! Bi’ saniye..! E hadi beni sîgaya çektiğiniz gibi onlara da sorsanıza..! ''Meslek büyüğü! abilerimiz..! Nedir bu durum? Tamam yanlış anlaşılmışsınız da neydi sizi beddualaşacak kadar hırçınlaştıran bu durum..!?'' diye…?
İşte bu ikiyüzlülüğünüzden sonra vazgeçtim sizlere bi’şi anlatmaktan, göstermekten… Gidin yatın! ''Tarafsız gazeteciyim ben'' nidalarınıza da sifon çekin.
Yayın hayatım boyunca hep merkezde durmaya gayret ettim. Her konuya eşit süre tanıyarak konuk(ları) anlamaya çalıştım; anladığımı da aktarmaya…
Tüm bunları yaparken de dînî, fikrî, an’anevî tüm müktesâbatımı mümkün olduğunca yaptığım mesleğe, sorduğum soruya, ilettiğim yoruma katmamaya özen gösterdim. Aklım da vicdanım da ruhum da rahat. Akşam başımı yastığa hep rahat koydum.
Gelelim şu mevzuya… Katıldığım TV programında yapacağımı söylediğim her şeyi yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Üstüme bir çamur atıldı ve ben bunu temizleyeceğim. Tek güvencem Hz. Allah ve yüce Türk adaleti.
Ve fakat… Yarın bir gün mahkeme kararları açıklandığında bunları da manşetlerinize, köşelerinize taşıyacak mısınız yoksa ''He’ tabi tabi..!'' deyip buna da mı burun kıvıracaksınız? (Bence ikincisi..)Bu ikiyüzlülüğünüzden dolayı sizinle bir şey paylaşmayacağım.
Yaa bi’de… Akl-ı evvelin biri kalktı, Marmaris ‘de teknemi yaktığımı, sigortadan da para almak için bunu yaptığımı yazdı iyi mi…! Tekne sahibini ne tanırım, ne görmüşlüğüm var.
Bu yangının itfaiye raporunda , polis kayıtlarında teknenin kime ait olduğu ortaya çıkınca nereye kaçacaksın!? Hâlâ gazeteciyim diye ortalıkta gezecek misin(iz)? Neyse…. Seninle de mahkemede hesaplaşacağız, o zaman öğrenirsin tekne kime aitmiş..?)
Şu fânî hayatta başıma gelen iyi/kötü her şeye karşı şık durmaya gayret ettim; ucuzlaşmamaya, müptezelleşmemeye… Akıl ve beden sağlığım elverdikçe buna özen göstermeye dikkat edeceğim.
''Biz bu mahallede kırk kişiyiz, hepimiz birbirimiz biliriz.'' Kimler kimlerle, neler neler..! Şimdilik off the record..! Ama siz yine de bekleyedurun, bir gün belki..''"