Şükrü Dudu ile Berber Muhabbeti’nin bu haftaki konuğu ünlü görsel sanatçısı Ahmet Güneştekin oldu. Güneştekin, sanatla iç içe olan hayatının dönüm noktasını, ilk resim çalışmalarını, çocukluğunun unutamadığı hatıralarını ve hakkında merak edilenleri paylaştı.
SANATLA NASIL TANIŞTI?
Programda, kalabalık bir ailede büyüdüğünü ileten Gümüştekin, “7 kardeştik, çocukluğum tamamen Batman’da geçti. 1991’den sonra yerleşik olarak İstanbul’a geldim. Zaten bir Anadolu Gezileri dönemim var. 1996-2003 arasında, bu dönemde 81 vilayeti gezdim. Resim ve sanat olayı da yaptığım gezilerle ve sonraki programlarımla da atölye çalışmaları, resimler, sergilerle sanatı Anadolu’nun bütününe yaydım.” açıklamasını yaptı.
İLK RESMİ HAKKINDA KONUŞTU
“İlk resmim bir milat değil. Çocuk yaştan itibaren hep resim yaptım. Ailede bu konuda bir sürü büyüğüm olduğu için hatırlıyorum, 2-3 yaşından itibaren resmi yapmaya başlamışım. Annem, babam okumamasına rağmen şanslıydım, bizlerin okumamızı düşündükleri bir ortamda büyüdüm.” İfadelerini kaydeden Gümüştekin, ilkokulda resim yapmanın arkadaşlarına zor geldiğini ve resimlerini kendisine yaptırdıklarını anlattı.
Gümüştekin konuyla ilgili, “Hatta bir yıl sonunda resimle ilgili 4 ödül verildi okulumda. 4’üncülük yani mansiyon ödülünü ben almama rağmen ilk 3’e girenlerin de resimlerini ben yapmıştım. O gün bundan sonra hiçbir yarışmaya katılmama ve jüri üyesi olmama kararı (2-3’ünde istisnai olarak kendi kurallarımla katıldıklarım dışında) aldım.” dedi.
GÜMÜŞTEKİN’İN HAYATININ DÖNÜM NOKTASI NE?
Katıldığı programda, izleyicilerle hayatının dönüm noktasını paylaşan Gümüştekin, “2003 yılına kadar sergi açmamıştım profesyonel olarak, ilk sergimi 38 yaşında açtım. Profesyonel yapmaya karar verdiğimde 6 yıl inzivaya çekildim ve Anadolu’yu gezmeye başladım. Nitekim süreç sonunda ilk sergimle gerçekten bütün sanat dünyasını şaşırtmıştım.” İfadelerini kullandı.
SANATTA ÖLDÜKTEN SONRA DEĞERE BİNME GERÇEK Mİ?
Sanat tarihinden önceden gelen bir şanssızlık olduğunu ifade eden Gümüştekin, bunun bugün böyle olmadığını söyledi ve “Bugün bir sanatçı keşfedilmezse kendi beceriksizliğidir. Tüm dünyayla çünkü iletişimi sağlayabiliyorsunuz. Mesela Van Gogh… Onun şansızlığı Rönesans’ın kusursuz sanat yapan insanların hakimiyeti sonrasında kendisinin daha modernist bir yaklaşımla özgün bir dil yaratması. Sanatının anlaşılmasına maalesef olanak sağlamamıştır. Kardeşi sanatın içinde olmasına karşın böyle olmuştur. Bu örneğe en uygun kişi bu yüzden Van Gogh’dur.” açıklamasında bulundu.
SIRADAKİ SERGİSİ NEREDE OLACAK?
21 Şubat - 21 Nisan tarihleri arasında Ruzy Galeri’de yeni bir sergisinin olacağını ileten Gümüştekin, konuyla ilgili,” Yeni bir galerinin açılması sanat adına yapılan adım çok değerli. İnsanlar daha yatırım olarak büyük işleri düşünebilirler ama sanat ülkemizde çok geçmişi olan bir yapı değil, 30-40 yıllık bir profesyonel geçmişi var 100 yıllık bir serüven aslında. Ben de Türkiye’de çok fazla bir sanat galerisi açmıyorum aslında, mümkün olduğu kadar büyük projelerde yer alıyorum sadece. Burası için de galerinin tüm oluşma hikayesinde emeğim var.” İfadelerini kullandı.
Şahmeran’ın çocukluğunun hikayesi olduğunu vurgulayan Gümüştekin, “Annemin de yaptığı kilimlerde, etaminlerde vardı. Şahmeran Anadolu’da nazar boncuğu karşılığıdır. Aynı hikaye Yunanlılarda Medusa olarak vardır. Çok benzer hikayelerdir. Biliyorsunuz tıbbın sembolü de yılandır. Aynı zamanda şifanın da bir simgesidir. Ben eserlerimde de doğadaki her şeyden etkileniyorum aslında. Her şeyin bir estetiği vardır… Çok karşıyım ama birçok canlı avlanarak sırf modada kullanılmak için. Doğadaki olması gereken estetiği kendi dünyası için yorumluyorlar.” dedi.
AHMET GÜNEŞTEKİN KİMLERİ ÖRNEK ALIYOR?
Gümüştekin, bu zamana dek kendisini sadece tek bir kişinin değil, birçok kişinin etkilediğini ifade etti ve “Eğer siz kendinizi bir disipline hapsederseniz disiplinler arası geçişi yapamazsınız. Sanatın bir çerçevede hapsolmaması için mimariden müzikten, müziğin dallarından, farklı dillerinden de etkilenirsiniz. Bunların hepsinden faydalanırsınız ve yaptığınız sanata bu büyük bir katkı sağlar.” İfadelerini kaydetti.
DÜNYANIN EN PAHALI ESERİ NEREDE?
Dünyanın en pahalı eseri hakkında sorulan soruya cevap veren Gümüştekin, “Bir eser demek zor olur. Yakın zamanda Bacon’un ‘Freud Üçlemesi’ rekor fiyata satıldı. Leonardo’nun halen tartışılan bir eseri Katarlı bir aile tarafından çok ciddi rakamlara alındı. Bugün bir koleksiyon elde etmek istiyorsanız inandığınız çağdaş sanatçıların işlerinden almanız gerekiyor. Zamanla sizden sonraki kuşakların elinde değerlenme ihtimali vardır.” söylemini kullandı.
VENEDİK’TE 600 YILLIK SARAYIN SATIN ALIMININ HİKAYESİ NASIL DOĞDU?
Venedik’in dünyanın en ünlü sanat şehri şehri olduğunun altını çizen Gümüştekin, 365 gün boyunca kültür sanatın hakim olduğu bir şehir olduğunu ifade etti. Gümüştekin, “Sanatla ilgili bütün insanların ziyaret ettiği yer, Rönesans’ın doğduğu coğrafya. Her sanatçının hayalidir, orada bırakın sergi açmayı bir eserinin sergilenmesini bile. Bu da sanattan kazanılan birikimlerle olur. Ayrıca o kriterlere uygun bir sanatçı olmanız gerekiyor.” ifadesini kullandı.
Yaşayan iki sanatçının orada binasının olduğunu ve birisinin de kendisi olduğunu söyleyen Gümüştekin, “2 yıllık bir süreçle oldu. Değerinin 3’te 1 fiyatını alındı. Bu yıl restorasyonu yapılacak ve gelecek yıl Güneştekin Sanat Merkezi olarak Türkiye’nin İtalya’daki ilk kültür binası olarak hizmete girecek." açıklamasını yaptı.