Vekil firarda...
Hafta sonu TÜYAP Çukurova 10. Kitap Fuarı'ndaydım; okur olarak...
İyi ki de öyleymiş...
***
Önceki fuarlarda, stant açmadığı için yayınevime öfkelenir, bu vesileyle birçok okuruyla buluşma imkânı bulan yazarlara imrenirdim. Ne yalan söyleyeyim, bu defa yerlerinde olmadığım için dua ettim. Suya sabuna dokunmayanlar bir yana, bu memleketin derdiyle dertlenen ve aralarında eski milletvekilleri, eski yüksek yargı mensupları, eski askerler, akademisyenler ve gazetecilerin de bulunduğu birçok yazar öyle çetin bir psikolojik savaşın, sinir harbinin içinde buldular ki kendini; göğüslemek zor işti...
***
Özünde kimsenin onlarla derdi yoktu ama TBMM'deki "kapalı gişe" görüşmelerin kahramanlarına ulaşamayan "öfkeli vatandaş", içinde ne var ne yoksa yazarlara kustu;
Bazısı ağlama duvarı oldu, bazısı günah keçisi, bazısı paratoner...
Özellikle kadınlar, bulduklarının neredeyse yakasına yapışacaktılar;
- Neden böyle yapıyorlar?
Dolaylı hesap soruyorlar;
Yazarım sana söylüyorum; Meclis'teki duysun!
Eh onlara sorun!
***
Nasıl sorsun...
"Vekil firarda" adeta...
Kaçının çıkmaya yüzü var bakalım sokağa...
Kaçı o görüşmelere seçmeninin olurunu aldı da girdi sanki...
Kaçı vekaleti kötüye kullanmadı, suistimal etmedi?
---
Yüreği küstürmemek lazım
------
Eski Özel Kuvvetler Komutanı, 24. Dönem MHP Milletvekili, emekli Korgeneral Engin Alan da Çukurova Kitap Fuarı'ndaydı.
Bilgi Yayınevi standında Bölünmeye Çeyrek Kala ve 40 Yıllık İhanet/PKK Terörü kitaplarını imzalayan Alan'la kısa sohbetimizde en büyük kaygısının "toplumdaki keskin kutuplaşma"dan kaynaklandığını söyledi.
"Bu yaşıma geldim ben bu ülkede insanların birbirinden böyle nefret ettiğini daha önce hiç görmedim; çok büyük bir öfke var. Millet karpuz gibi ortadan ikiye yarılmış halde ve iki tarafın da diğerine tahammülü yok. Arada uçurum var; ne derseniz deyin kapatamıyorsunuz. Bu uçurum kapanmazsa..." diyerek, o hepimizin korktuğu sonun gelişini işaret eden Alan'ı dinlerken, aklıma Şengül Hablemitoğlu'nun "Gri Kitap"ın başına koyduğu o Rabindranath Tagore dizeleri geldi:
"Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.
Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
...
Sevgiye çok ihtiyacımız var."
***
Bunu biliyor muydunuz?
-----
Türkiye'nin ilk "yeşil enerji" ile çalışan spor salonunun Adana ASKİ tarafından yaptırılmakta olduğunu biliyor muydunuz?
Dünyayı bizden sonrakilere "yaşanılabilir" halde bırakma gayretinde olan kim varsa; var olsun... Daha çok olsun...
***
Arif olan...
-------
Gazeteci İsmail Saymaz, Çukurova Kitap Fuarı'nda, "FITRAT"ı; yani ülkemiz işçilerine "dayatılan kader(!)"i, iş kaza/cinayetlerini anlatıyor...
Tam "sarı sendikacılığı" eleştirip "kendi varlıklarına karşı" olduklarını anlattığı sırada, dinleyenlerden biri oturduğu yerde söylenmeye başladı:
- Başbakan da öyle...
Etrafındakiler, "ne diyorsun" der gibi yüzüne bakınca devamını getirdi:
- O da kendi varlığına karşı değil mi?
Bu topraklar hâlâ "arif" cenneti...
***
"Bağımsız" yargıya el Fatiha
----
2023 Lider Ülke Türkiye Platformu, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesine devam edilen Anayasa Değişikliği paketiyle ilgili kapsamlı bir rapor hazırlamış.
Henüz tamamını inceleme fırsatı bulamadım ama HSYK'nın yapısı ve üye seçiminde yapılması öngörülen değişikliği kapsayan 17. Madde'yi nasıl değerlendirdiklerine özellikle baktım.
(Onlar da) Uyarıyorlar:
"Teklifle yürütme erkini tek elde bulunduran ve mevcut sistemdeki sembolik yetkiler yerine yürütmenin tüm eylem ve işlemlerinde söz hakkı bulunan Cumhurbaşkanının eline bir de yargı yetkisinin verilmesi kendisini ve temsil ettiği yürütme makamını denetlenemez bir konuma yükseltecektir.
Ayrıca, Hakim ve Savcıların görev alma, meslekte yükselme ve disiplin işlemlerinin gerçekleştiği bu kurulun üzerinde oluşacak yürütme erkinin etkisiyle, siyasi bir kurum haline gelmesi de imkan dahilindedir. Bu şekilde teşekkül edecek olan bir kurumun, yargı ve yargıç bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerini koruması imkansıza yakın hale gelecektir."