Ben Nilhan Osmanoğlu, büyük büyük büyük büyük büyük dedem II. Abdülhamit Hân'ın 5. kuşaktan İstanbul'da doğan ilk sultânı olup, dünya genelinde yaşayan 13 sultandan birisiyim. Parlamenter sistemden "illallah" dedim, bezdim yemin ediyorum. Nedir bu parlamenter sistemden çektiğimiz Allah aşkına soruyorum size. Suadası büyük büyük büyük büyük büyük dedem II. Abdülhamit Hân'ın şahsî malı olmasına, üzerine kayıtlı kapı gibi tapusu olmasına rağmen bugün bizim değil. Suadası bugün bir topun peşinde koşan 22 kişinin bağlı olduğu bir kulübün malı. Düşünsenize durumun vâhâmetini bir düşünsenize parlamenter sistemden neler çektiğimizi. Kuvvetler ayrılığının başımıza ne belâlar getirdiğini. Halbuki tek başlı olsa memleket, bir ferman, hooop Suadası bizim oluvermiş.
İmdi, Ben Nilhan Osmanoğlu, büyük büyük büyük büyük büyük dedem II. Abdülhamit Hân'ın 5. kuşaktan İstanbul'da doğan ilk sultânı olup, dünya genelinde yaşayan 13 sultandan birisiyim.
Hiç unutmam bir gün Bâbil Kralı Nabukadnezar Haşmetmekapları beş çayına bizim sarayımıza gelmişlerdi, gelmişlerdi dediğime de bakmayın siz, Habeşistan Kralı Haile Selâsiye gile gidiyorlarmış mâaile, vâlide sultanlarının kendi aralarında altın günleri mi ne varmış, bize de öyle ateş almaya uğradılar, işte efendime söyleyim, manolyalar altında oturup kraliyet dedikoduları yapıyoruz, hangi piyemses hangi piyens ile birlikteymiş gibisinden. Derken konu benim büyük büyük büyük büyük büyük dedem II. Abdülhamit Hân'ın zenginliğinden açıldı. Dedem pinti olduğundan hiç söz etmezdi malından mülkünden, kirli çıkıydı yani anlayacağınız, bir cebinde akrep diğer cebinde yılan vardı cennet mekân merhumun. Aman Allah'ım, tam bir Oğğ My God durumu yani. 4 tane otomobil fabrikası, 16 adet beyaz eşya ve televizyon fabrikası, 8 tane sürat teknesi, 3 tane denizaltı tersânesi, 2 tane sesten hızlı uçak fabrikası varmış iyi mi, duyunca gözlerimiz pörtledi, oha falan olduk biz ailece yani. Neyse lâfı uzatmayayım, Nabukadnezar Hazretleri, dedemin Napolyon'dan sonra ikinci zengini olduğunu söyledi bize. Bunu da kendisine Aslan Kral aracılığı ile Neron söylemiş, zaten bunu söyledikten sonra da Roma'yı yakmış manyak herif.
Ne diyordum ben kuzum. Hah.. İşte bu sebeplerle parlamenter sistemden bezdik, belki ben pek inandırıcı olamadım ama Allah sizi inandırsın bezdik.
Şimdi Türkiye'nin önünde bir referandum var.
Parlamenter sistemden bezen herkese sesleneceğim ama ben sizin gibi sıradan bir insan değil, bir Sultan olduğum için öncelikle seslenmem gereken özel insanlar var.
Ben iki başlılığa karşı olduğum için referandumda Başkanlığa "evet" diyorum ve beyliklerime seslenmek istiyorum.
Her taşın altından çıkan Çapanoğulları Beyliğimizin hörmetli Çapan Beğ'i, sen de evet diyor musun kardeşim?
Hele siz Dulkadiroğulları, dul olmak ayıp değil ki, Kadir Beğ kardeşim, sen de evet diyor musun?
Menteşoğulları Beyliğimiz bu mücadele geri duramaz, bakın parlamenter sistemin menteşesi çıktı, gelin takın o menteşeleri yerine, Menteş Beğ, sen de evet diyor musun kardeşim?
Sevgili Germiyanoğulları Beyliğimizin ulu Bey'i, Germiyan Beğ, sen de evet diyor musun kardeşim?
Saruhanoğulları, saklanmayım bakiim öyle kıyıya bucağa, Kayı'ya gelin Kayı'ya, Saruhan Beğ, sen de evet diyor musun kardeşim?
Vee.. Karaman'ın koyunu, sonra çıkar oyunu, hep sonradan oyun çıkarmak yok, Karamanoğulları Beyliğimizin kudretli Beyi Karaman Beğ, sen de en baştan evet diyor musun kardeşim?
Evet… Evet… Evet diyorsanız eğer, oklarınızı, yaylarınızı, sadaklarınızı, kılıçlarınızı, gürzlerinizi, kalkanlarınızı kuşanın ve sarayımın önünde toplanın. Emr-i fermanımdır, o Şarlken kılıklı Göktürk Ömer Çakır'ın ve Amerika'da özel eğitim alan ve içimize yerleştirdiği ajan Mete Aksoy'un evine bu gece baskın verin ve başlarını gövdelerinden ayırın ve bana onların kellelerini mızraklarınızın ucuna takarak getirin. Sâhi unutmadan, Göktürk'ün o çirkin köpeğini de kazığa geçirin. Haydin Ya Allah Bismillah, Allah u ekber, gâzânız mübârek olsun benim yiğit beğlerim…
