Nilüfer ilçesi Üçevler Mahallesi''nde yaşayan Kemal Demirtaş, 3 çocuğunu annesinin ölümünden sonra Gülcan Demirtaş ile evlendi. Gülcan Demirtaş ile evliliğinden de 1 çocuğu olan Kemal Demirtaş, bir daha baba olmamak için 2009 yılında Çekirge Devlet Hastanesi''nde vazektomi operasyonu geçirdi. Ameliyattan 1,5 yıl sonra eşi Gülcan Demirtaş, hamilelik belirtileri gösterdi.
Fakat çift, operasyon nedeniyle buna ihtimal verdi. Yapılan testler sonucu Gülcan Demirtaş''ın hamile olduğu anlaşıldı. Yakınlarının da ithamlarına maruz kalan çift, gerçeği ortaya çıkarmak için harekete geçti. Kemal Demirtaş, spermlerinin aktif olup olmadığına dair test yaptırdı. Sonuçlara göre, spermlerin yüzde 70 oranında aktif bulunduğu ve bu nedenle eşinin hamile kalmasının doğal olduğu belirtildi.
YEREL MAHKEME, İSTİNAF VE DANIŞTAY REDDETTİ
Demirtaş çifti, kızları doğduktan sonra operasyonu yapan doktora ve hastaneye toplam 700 bin liralık maddi ve manevi tazminat davası açtı. Çiftin, Bursa 1''inci İdare Mahkemesi''nde açtığı dava reddedildi. Bunun üzerine avukatlarıyla Bölge İdare Mahkemesi''ne başvurup olumlu sonuç alamayan çift, Danıştay''a gitti. Danıştay''ın da alt mahkemelerin kararını onaması ile çift, bu kez bireysel müracaat haklarını kullanarak Anayasa Mahkemesi''ne (AYM) başvuru yaptı. AYM''nin lehte karar vermesi ile umutlanan çift, 1''inci İdare Mahkemesi''ndeki davanın reddedilmesi ile bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı.
''HAK ARAYIŞIMIZ 2012 YILINDA BAŞLADI''
Ameliyattan sonra spermlerinin aktiflik oranlarının arttığını söyleyen Kemal Demirtaş, "Eşim doğum yaptıktan sonra önce İl Sağlık Müdürlüğü kanalı ile hakkımızı aramaya çalıştık. İl Sağlık Müdürlüğü benim ve eşimin ifadeleri doğrultusunda doktorlarının herhangi bir kusurunun olmadığını, yapılan işlemin doğru ve sağlıklı olduğunu söyledi. Buna inanmadığımız için avukatımızla irtibata geçip, hukuki işlemleri başlattık. Maddi ve manevi tazminat davası açtık. Hak arayışımız 2012 yılında başladı.
Yerel mahkemelerden sonra Danıştay da aleyhimizde karar verdi. Bunun üzerine eşimle birlikte bireysel hakkımızı kullanıp, Anayasa Mahkemesi''ne başvurduk. Anayasa Mahkemesi, vücut bütünlüğünün bozulduğunu belirtip, haklarımızın verilmesi gerektiğine hükmetti. Bu karar sonrası İdare Mahkemesi''ne dava açtık. Fakat buna rağmen davamız bir kez daha reddedildi. Yine mağdur olduk. Hakkımızı sonuna kadar aramaya devam edeceğiz. Şimdi İstinaf Mahkemesi''ne başvurduk. Hukuk mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" diye konuştu.
''HAMİLE KALINCA BANA İTHAMLARDA BULUNDULAR''
Eşinin ameliyatı sonrası riskli bir gebelik yaşadığını belirten Gülcan Demirtaş da şunları söyledi:
"Eşimle birlikte çalıştırdığımız şirketimizi kapatmak zorunda kaldık. Dolayısıyla çocuk yapmak istemedik. Benim ameliyat olmam çok zordu, eşim araştırdı ve kısırlaştırma ameliyatını olmaya karar verdi. Doktorumuzun yüzde 100 garanti vermiş olmasına rağmen ameliyat söylediği gibi olmadı. Eşim ciddi sıkıntılar yaşadı. Ameliyattan 1,5 yıl sonra aşermeye başladım. Eşim ''durumu bilmesem, hamilesin sanacağım'' dedi. Sonra hastaneye gittik. Test sonucu 9 haftalık hamile olduğumu öğrendim.
Doktor eşimin geçirdiği operasyonu bildiği için bana farklı ithamlarda bulundu. Çocuğun kimden olduğunu sordu. Ailelerimiz de aynı tepkileri verdi. Psikolojik olarak çok zor bir süreç geçirdim. Eşime beni aklamasını söyledim. Bunun üzerine eşim gidip, test yaptırdı. O test de eşimin operasyonunun başarısız geçtiğini ortaya çıkardı. Aklandıktan sonra hamile kaldığıma sevinebildim. Hastane ile görüştük, İl Sağlık Müdürlüğü ile görüştük, hatalarını kabul etmediler. Suçu iğne ve ipliğe attılar. Sonrasında doğum yaptım. Durumum kötü olduğu için 16 saat yoğun bakımda kaldım. Allahtan, yavrum sağlıklı doğdu."