Vatanseverler hazırlıklı olmalı

Hukukun, adaletin ve en önemlisi de liyakatin ortadan kalktığı bir ortamda vatandaşlar; siyasi partilerine, ideolojilere, biat güçlerine göre kamu istihdamına alınıyor. İdeolojisine, partisine bakılmaksızın, insanlar arasında ayrım yapmadan, her vatandaşına eşit bir şekilde yaklaşması gereken "devlet kurumu" giderek parti devleti haline dönüşüyor.

AKP'nin iktidara geldiği günlerde yavaş yavaş başlayan kurumlarda partilere göre işe alma durumu, 15 Temmuz sonrasında adeta patlama yaptı. AKP'den referans getirmeyenlerin kamuda işe girebilmesi çok güç...

Bundan 10 yıl öncesine kadar "Bir şansımızı deneyelim, belki olur" diyerek devlet kurumlarının sınavlarına başvuran farklı görüşlere mensup çok sayıda vatandaş olurdu. Mevcut şartlarda bu düşünceden tamamen vazgeçmiş durumdalar.

Özellikle Milliyetçi, vatansever, Atatürkçü kişilerin "devlet" içinde kendilerini ifade edebilmesi neredeyse imkansızlaştı. İnsanların umudu bile kalmadı.

Bu kapsamda, Cumhuriyet'in temel omurgasını oluşturan Mustafa Kemal Atatürk üzerinden yapılan eleştiriler ve hakaretlerle Türkiye'de kimlerin hangi makamlara, hangi mevkilere yükseldiklerini iyi görmek gerekiyor. Atatürk'e hakaret etme serbestliği, Türk kimliğine ve millî devlet yapısına yönelik hezeyanları da beraberinde getiriyor.

Böyle bir ortamda son günlerde Atatürk'e yapılan saldırılarla ilgili birkaç kişinin ismi zikrediliyor. Sanılıyor ki bu 3-4 kişi oturdukları yerden, kahve ağzıyla atıp tutuyorlar.

Kendi kurucu değerleriyle kavgalı, geçmişini "eski", "yeni" diye ayıran, kurucularını; giydiği ayakkabıdan, içtiğine kadar sorgulayıp, yaftalayan bir anlayışın Türkiye'yi nereye sürüklediği açık.

Ancak emin olun ki bu kendini bilmezler kısa bir zaman sonra unutulacak, kaldıkları yerden devam edecekler. Tartışmaların odağında derginin çıkış amacı tamamen bu zihin üzerine kurulu. Her sayısında, her çalakalem yazısında aynı üslubu kullandılar, yalanlarla, iftiralarla yazılar yazdılar. Geçmişte FETÖ'nün Zaman Gazetesi'nde sürdürdükleri yayınları şimdi iktidar olanaklarıyla ülke çapında gerçekleştiriyorlar.

Millî Kütüphane'den, Bakanlıklara, üniversitelerden, liselere kadar birçok devlet kurumu da bu derginin abonesi...

Olayın vahim kısmı ise bilinçsizliğimizdir.

Bu noktada parantez açmak istiyorum. Referandum öncesi Başbakan Binali Yıldırım'ın Tunceli'de yaptığı konuşma satır satır okunmalı.

Yıldırım o konuşmasında, "Dersim olaylarının, bu topraklarda yaşayan insanlara ne kadar büyük acılar yaşattığını biz bilemeyiz ama bizim dedelerimiz, bizim büyüklerimiz yaşadı. İstiyoruz ki bizden sonrakiler yaşamasınlar. O günün tek parti yönetimi CHP, ne dedi; 'Dersim bir çıban başıdır' dedi ve bütün buradaki vatandaşlarımızı yok ettiler, acımasızca üzerine bombalar yağdırdılar. Yaşlarını büyütüp idam ettiler" ifadelerini kullanmıştı.

Oysa, Tunceli'de askerlerimizin toplu halde şehit edilmesinden sonra, İngiliz desteğiyle çıkarılan isyan, bizzat Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla bastırılmıştı.

Dolayısıyla oradaki sözleri sarf eden siyasi anlayışın Atatürk'ü sevdiğini, onun politikalarını doğru bulduğunu söylemek imkânsız.

Zaten bu sözde tarihçilerin beslendikleri kaynaklar, aldıkları cesaret de buradan ileri geliyor.

İlerleyen günlerde Atatürk üzerinden Türklüğe, Türk devletinin varlığına hakaret edenler unutulacak. Hatta onlara sahip çıkanlar ortaya çıkacak, haksızlık yapıldığı "Atatürk'ün putlaştırılmaması" gerektiğini söyleyecekler. Tıpkı "Türk bayrağı değiştirilsin, Türkiye adı değiştirilsin" diyenlerin önce unutulup, sonrasında ise yeni anayasa paketini yazmaları gibi...

Oysa mesele ne Atatürk'ün putlaştırılması ne de ifade özgürlüğünün kısıtlanması meselesidir.

Mesele, Türklerin kurduğu rejimin eritilerek, tamamen ortadan kaldırılma çabasıdır.

İşte o yüzden süreci iyi okumak elzem hale geldi. İktidara yakın havuz medyasının yazarlarını, o gazetelerin hafta sonu tarih eklerini ve yazarlarını yakından incelediğimizde, son günlerde tartışma yaratan sözler bile hafif kalıyor.

Başkanlık referandumu ile ilk adımı atılan rejim değişikliği için, ilerleyen günlerde çok daha büyük çirkinlikler görmeye hazırlıklı olmalıyız.

İngiliz destekli Kürt isyancılarından dolayı Atatürk'e dolaylı hakarette bulunanların yüzlerini gizlediği bir ortamda, vatanseverlerin nefes alacakları alanlar daha da kısıtlanacak.

Yazarın Diğer Yazıları