Yerel seçimlere sayılı günler kala Türkiye’nin ana gündem maddesi her yıl olduğu gibi yine siyaset oldu. Türkiye’nin yıllardır içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz, hukuk ve adaletin hiçbir şekilde esas alınmaması ve dış politikadaki çıkmaz her geçen katmerlenerek artmaya devam ediyor.
Prof. Dr. Cevdet Bozkuş, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomi, siyaset, hukuk ve liyakat gibi temel problemlerin devam etmesi halinde Türkiye’nin kalkınamayacağını, ülkenin kalkınması için gerekli olanın temiz siyasetçiler olduğunu belirtti.
“DEVLET KURUMLARININ YÖNETİLEMEDİĞİ BİR DÖNEM”
Bozkuş, ülkede hukuka ve adalete güvenin kalmadığını, Anayasa mahkemesi kararlarına uyulmadığını ve dış politikada bir çıkmaz içinde olduğumuzu ifade ederek Devletin kurumlarının yönetilemediğini şu sözlerle açıkladı:
“Yerel seçimlere giderken ülkenin gündemini siyaset aldı. Siyasetsiz demokrasi olmaz. Ancak demokratik siyasetin ülkelere göre değiştiği, bu değişiminde ülkelerin gelişmesi ve kalkınmasında çok önemli rol oynadığı görülür.
Ülkemizin durumuna baktığımızda, siyasetin ne durumda olduğunu kolayca anlarız. Keşke ülke siyaseti böyle olmasaydı ve ülkede demokrasisi de bu hale gelmezdi.
Ne hale geldik. Hukuka ve adalete güvenin kalmadığı, anayasa mahkemesi kararları uygulanmadığı, dış politika bir çıkmaz içinde, eğitim ve sağlık bozulmuş, sığınmacı, göçmen vatandaşlar çok büyük sorun haline gelmiş, enerjide dışa bağımlılık artmış, çarpık kentleşme ve depreme karşı önlemlerin alınmadığı, tarım ve hayvancılığın önemsenmediği, sorunlu sanayi ve devlet kurumlarının yönetilemediği bir dönem. Ekonomisi hiç de iyi durumda olmayan bir ülke;
-Yatırım ve üretim gerilemiş
-İç ve dış borç uçmuş
-Enflasyon: %64.77 AB ülkelerinde %7 nin altında. Yunanistan %1.5
-Faiz: %45
-Dolar: 30.30 TL”
“EKONOMİDE 21 YIL BOŞA GİTTİ”
Prof. Dr. Cevdet Bozkuş, son seçimden sonra değişen kabinede Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturan Mehmet Şimşek’in ilk sözlerinin rasyonel politikalara dönmek olduğunu, ülkede süregelen ekonomik sorunların tek sebebinin AKP’nin yanlış politikaları olduğunu şu şekilde ifade etti:
“Mehmet Şimşek bakan olduğu zaman rasyonel politikalara dönmek zorundayız diyerek, geçen 21 yılın ekonomide boşa geçen yıllar olduğunu itiraf etmiştir. O zaman bu tabloyu herkes çok iyi değerlendirmelidir. Tek sorumlu ülkeyi uzun süreden beri yöneten iktidarın yanlış siyasi politikalarıdır. Keşke böyle bir siyasi iktidar olmasaydı.”
“BÖYLE SİYASET OLUR MU?”
Bozkuş, ülkede hali hazırda devam eden sorunları madde madde şu şekilde sıraladı:
“-Kuvvetler ayrılığı kalmamış, yasama ve yargı yürütmenin emrine girmiş,
-Meclis ülke sorunlarını çözmekten uzak, genel başkanların el kaldır, el indir meclisine dönmüş,
-Siyasette etiklik yerini seçim kazanmak için her yola başvurulan, yalan söylemler, sahte videolar almış,
-Seçimlere müdahale eden YSK,
-İktidarın tüm devlet imkanlarını kullanması ve tarafsız olmayan seçimler,
-Bu kadar doğal afetlerde binlerce can kaybı olmuş, ortada istifa eden bir sorumlu yok.
-Halkın siyasete güveni kalmamıştır. Vatandaşın % 81 siyaseti zengin olma aracı olarak görüyor. Haklılar.
Bergama belediye başkanının kız kardeşi abisi için siyasete girmeden kirada oturuyordu, şimdi birçok yerde villaları var demiştir.
Bu tür örnek maalesef oldukça çok. Örneğin: İktidar ilçe, il başkanları, belediye başkanları, vekilleri, bakanları ve diğer yetkililerinin siyaset öncesi mal varlıkları ile siyaset sonrası malvarlıkları karşılaştırılırsa bu durum açıkça görülecektir.
-Muhalefet ne durumda. Bu iktidar yıllardır değişmiyor. Çok başarılı olduğu için mi değil . Oy verenlerin çoğunluğu da bu iktidar başarısız diyor. Neden değişmiyor. Muhalefetin başarısız siyaseti. Ana muhalefet partisinin 13 yıl başında olan Kemal Kılıçdaroğlu bütün seçimlerde başarısız olmuş.
Ama bir türlü partinin başından ayrılmayı düşünmemiştir. Kurultayda gitmek zorunda kalmıştır. Şu an ona akıl veren çevresindeki siyasi çıkarcı arkadaşları ile birlikte kendi partilerine muhalefete başlamışlar.
Meral Akşener partiyi ilk kurduğunda, muhalefet için bir umut olmuştu. Ancak şimdi geldiği noktada, hem kendini bitirdi, hem de muhalefeti bitirdi. Asıl üzücü olanı kazanılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir aday çıkarmayı beceremediler.
Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının dayatmasına teslim oldular ve bu ülkeyi bu kötü iktidara teslim ettiler.
-Bazı parti liderlerin siyasi üslubu son derece bozuk. Hakaret etmeyi ve küçümsemeyi siyaset olduğunu zannediyorlar. Hiç de yakışmıyor.
-Onlara önerim ülkeyi ileriye taşıyacak projeleri düşünsünler ve konuşsunlar. Ama bunlardan hiçbir şey olmaz.”
Bozkuş, siyasetin bu şekilde devam etmesi halinde Türkiye’nin kalkınamayacağını, gelişemeyeceğini söyleyerek önce becerikli ve temiz siyasetçilere ihtiyacımızın olduğunu, sonrasında da bu kokuşmuş sistemi değiştirmemiz gerektiğini açıkladı.
“SİYASET NASIL OLMALI NASIL DEĞİŞMELİ?”
Siyasetin içinde bulunduğu durumu madde madde açıklayan Bozkuş, tüm bu olumsuzlukların yanı sıra ülkenin nasıl düze çıkacağını ve sistemin nasıl değişirse Türkiye’nin kalkınmış bir dünya ülkesi olacağını şu maddeler ile sıraladı:
“-Temiz ve liyakatlı siyasetçiler artmalı. Siyasette ahlak ve şeffaflığın ön planda olduğu ve Kamer Genç, Yılmaz Büyükerşen, Turhan Çömez gibi siyasetçilerin çoğunlukta olduğu bir meclis
-Vizyonu olan, liyakatlı ve demokrat siyasi liderler
-Din, ırk ve ayrımcılık üzerinden değil, ülke ve halk için siyaset yapan partiler.
-Parti teşkilatları sığ ve kapalı olmasınlar. Bulundukları şehirlerde halk da karşılığı olan insanları partilerine davet ederek büyümeye baksınlar. Ufak olsun benim olsun anlayışı ile bir yere varamazlar.
-Milletvekili ve belediye başkan adaylarını halk belirlemeli. Eğer öyle olsaydı Kars'tan giden 3 kişi, milletvekili olabilir miydi? Adam Kars'ın gelmişine, geçmişine küfür ediyor. Partisi bunu vekil seçtiriyor. O zaman bu siyasetten ne bekleyebilirsiniz?
Sistem değişmeli
-Türkiye öncelikle sistemini gözden geçirmeli ve her anlamda istikrarlı bir sistem oluşturmalıdır.
-Herkes için hukukun, adaletin, özgürlük ve insan haklarının olduğu tam demokratik bir sistemdir.
-Eğitim, sağlık, dış politika ve diğer alanlarda çağdaş bir ülke.
-Yanlış yapan en yetkilinin dahi yargılanabileceği bir hukuk sistemi.
Kısaca temiz siyaset, adaletli bir yönetim sistemi ile ülke kaynaklarının en verimli ve en planlı bir şekilde değerlendirmesi sonucunda kalkınmış bir dünya ülkesi olmak hayal değildir. Çünkü bu coğrafi konum, bu yeraltı ve yerüstü kaynakları, bu genç nüfus buna müsaittir.”