Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Vatandaşı batırdılar yandaşı çıkaracaklar!

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati geçen hafta diyor ki; "20 yıldır bu ülkede hiç ama hiç kimse ''Beni enflasyonun altında ezdirdiler'', ''Beni doktorsuz bıraktılar'', ''Benim çocuğumu kitapsız bıraktılar'' diyemez"...

Pes vallahi! O zaman bu ülkenin vatandaşlarının neler çektiğini raporlara dayanarak anlatalım.

Birincisi şu, emeğin bu ülkede büyümeden aldığı payın düştüğünü TÜİK raporlarında çok net görüyoruz. Evet ülke bir şekilde saman alevi misali tüketimi artırarak büyüdü ama ücretlerin 2020''de büyümeden aldığı pay %36, 2021''de %32, 2022''de %25''e düştü. Yani yaratılan hasıladan milyonlarca emekçinin cüzdanına giren para azalmış.

Cüzdana giren para o kadar az ki, bakınız Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerinde yer alan 27 Avrupa ülkesi arasında Türkiye, Arnavutluk''un ardından en düşük asgari ücreti veren ikinci ülkedir. Türkiye''de asgari ücret yaklaşık 296 Euro''ya denk gelirken, sadece Arnavutluk bizden daha kötü bir halde 248 Euro vermektedir.

Peki bu kadar az para alan vatandaşın satın aldığı mal ve hizmetler ucuz mudur? Güldüğünüzü duyar gibiyim. Türkiye enflasyonda G20 ülkeleri arasında %85 ile şampiyondur. Aslında bu rakamın daha yüksek olduğunu biliyoruz. Normal şartlarda TÜFE denilen tüketici fiyatları enflasyonu ÜFE''nin yani üretici fiyatlarının 4-5 puan üstü olur. Türkiye''de ÜFE %157 ise yaşadığımız enflasyon en az %160 olmuştur.

Tam bu noktada Nebati''ye soralım: Emeğin ücretler yolu ile aldığı pay azalırken, dünyanın en adaletsiz gelir dağılımlarından biri ülkemizdeyken bu insanlar %160 enflasyon altında nasıl ezilmemiştir?

Size kanıt istiyorsanız göstereyim: Bireysel kredi kartı ve bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı 2021 yılı Ocak-Eylül arasında 855 bin kişi iken, 2022 yılı aynı döneminde 1 milyon 218 bin kişiye yükselmiştir.

Peki bu insanlar enflasyon altında, düşük ücretler altında ezilmedi de, zevkten mi yasal takibe girdi?

Nebati geçen yaz kendisi söylemedi mi 20 yıl önce iktidara geldiklerinde yardım alan aile sayısı 1 milyon iken şimdi 4,1 milyona çıkmadı mı? Peki söyleyin refahın hâkim olduğu bir toplumsak neden milyonlar devletten alacakları bir lokma himmete bakıyor?

Yetmedi mi? Bir rakam daha verelim o zaman: Türkiye, Dünya Sefalet Endeksi''nde Arjantin''i geride bırakarak bir numaraya oturdu. İşsizlik ve enflasyon toplamından oluşan ''sefalet endeksi'' hesabında Türkiye an itibari ile 93,3 ile 89,9 olan Arjantin''i de geçti…

İşin kötü tarafı ise şu: AKP bozuk gelir dağılımını düzeltmek, enflasyonu düşürmek için yapısal nitelikte adımlar atmıyor. Enflasyon konusunda sığındıkları gerekçe ''baz etkisi'' olacak. O da matematik hüllesi… Kısaca şu: 2021 Aralık ayında enflasyon ayda %13,58 artmıştı. 2022 Aralık ayında da %3,5 aylık artınca bakın 10 puan düştü diyecekler. Evet rakam 13 değil 3 oluyor ama bu bir kg. kıymanın fiyatının 120 TL''den 80 TL''ye düşeceği anlamını taşımıyor. Geçen yıl fiyatlar çok sert çıkmıştı, bu yıl o sertlikte çıkmayacak, ama çıktığı yerden geri de gelmeyecek, sadece daha yavaş şekilde fiyatlar artmaya devam edecek. Ama gözden kaçırmayın, 60 TL olan kıyma 120''den aşağıya gelmeyecek, sadece 240 TL değil 140/160 TL olacak…

Ne kadar zavallı bir durum değil mi? Oyunlarla, hilelerle gerçeklerin üstünü kapatmaya çalışan çaresiz, sıfırı tüketmiş bir yönetim var karşımızda.

Şimdi bu yönetim oyları toplamak için AKP''nin dışa bağlı üretim sisteminde sermayelerini ithalat yapa yapa eritmiş, çoktan iflas etmiş şirketlere kredi musluklarını tekrar açıyor.

Bakın Nebati ne diyor: "Türkiye''de ilk defa farklı yöntem uygulayacağız. Fatura karşılığı işlem yapıyoruz. Bankalar kredi kullandırırken bilançoya bakarlar. Firmanın krediyi geri dönüşüm kapasitesine bakarlar. A, B, C olarak değerlendirirler. Bu hazırladığımız KGF''de yüzde 75''ini C''ye vereceğiz. Gerçekten ihtiyacı olup bankadan kredi almakta zorlananlar, bilançosunda engeli olanlara biz kolaylık vereceğiz, riskimizi bir miktar artıracağız."

Bizim kredilere itirazımız olamaz lakin dünyada rekabet gücü kalmamış, verimlilikten uzak, kâr edemeyen bu firmaların dışa olan yarı mamul bağını koparmak yerine, yine vatandaştan zamlarla, vergilerle toplanan paraların batak firmalara dağıtılması hak mıdır?

Neden sanayide reform yaparak Türk firmalarını Çin, Hindistan ve Almanya''dan gelen yarı mamullerden kurtarmıyorsunuz? Bu şirketlere verilen her kredi dövize dönüyor, sonra yurt dışına gidiyor. Bu paralar vatandaşın alın teri, emeği değil mi? Bu emeği sizler seçim kazanacaksınız diye batak şirketlere dağıtmak sadece seçime kadar olan süreyi kurtarır, sonrası ne olacak?

Bu gerçeği artık görelim... AKP sermayeden yana, emeğe karşı bir partidir. Öyle olmasa gelir dağılımı bu kadar bozuk olmazdı, enflasyon uçmazdı, göçmenler Türkiye''ye dolup ücretler çakılmazdı, 2016''dan beri KGF ile milyarlar şirketlere verilirken vatandaş da gözetilirdi, faizi indirip banka ve şirket kârlarını patlatırken artan kur ile enflasyon yaratıp vatandaşı ezmezdi.

Çok net bir durum var, AKP vatandaşı batırdı, batıracak, yandaşı ise çıkardı, çıkaracak…

Yazarın Diğer Yazıları