Vatandaşa verebileceğiniz cevap bu mu?
Muş'un tulum "evet" çıkaran Dağdibi köyündeki okulda çekilmiş ve referandum günü sosyal medya aracılığıyla yayılan bir fotoğraf tartışma yaratmıştı.
Fotoğrafta, bir sınıfın kapısında poz veren şahsın bir elinde tüfek vardı, diğer eliyle de AKP'nin "evet"iyle özdeşleşen "dört parmak" işareti yapmıştı.
***
Muş Valisi Seddar Yavuz, "Doğu ve Güneydoğu'da vatandaş yine silahların gölgesinde, baskı ve dayatmayla oy kullandı" isyanına yol açan fotoğrafla ilgili olarak "O şahıs güvenlik görevlisi değil, korucumuz değil, bizim herhangi bir güvenlik görevlimiz değil. O fotoğrafın o saatte çekildiğine dair elimizde bir bilgi, belge yok..." demiş.
Çok hoş da...
O fotoğrafın "o saatte çekilmediğine dair" bir bilgi, belge var mı elinizde?
***
Devletin valisi, vatandaşın "iradesi çalınmış" hissettiği, gerim gerim gerildiği böylesi bir süreçte, "Araştırıyoruz... Soruşturuyoruz... Konunun takipçisiyiz..." gibi ifadelerle vatandaşa güven telkin etmeye çalışmak yerine, ne diye peşin hükümle, adeta yangına körükle gider acaba!
***
Yurt dışı sandıkları da "şaibe" kokuyor
----------
Almanya'dan yazan Serdar Arı, yurt dışında yaşayan Türklerin oy kullanması için Münster Konsolosluğu'nda kurulan sandıkta görevli olan kızının yaşadıklarını paylaşmış:
"Hukuk Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi olan kızım, her gün sabah 4'te kalkıp, aktarmalı trenle Münster'e gitti. DİTİB(Diyanet İşleri Türk İslam Birliği)'in sandık başına yerleştirdiği imam sürekli olarak dinden, imandan, ahlaktan, Müslümanlıktan bahsederken, son gün sandıkta yaklaşık 20 tane fazladan oy çıktı! Kızımı almaya gittiğimde sandık başında hararetli bir tartışma vardı. Kızım, umutsuzca "Ne yapıp edip kazanacaklar" dedi; oy çalınıyordu!
Çalan bir toplum oluştu.
Çalıp da utanmayan, arlanmayan bir kesim doğdu. Müslümanlığı "sözde" bir kesim oluştu.
Çok şükür Rabbim bizi onlara benzetmedi...
Kul hakkından korkan ve ona bulaşmayan biri olarak yazıyorum;
Biz kazandık!
Müslümanlığı kirletmedik. Oyumuzu yasalar çerçevesinde attık. Çalmadık. Devleti, ulusu kandırmadık. Çirkefliğe, pisliğe alet olmadık."
***
Ama hangisi "istismar"
-------
Başbakan, "din istismarını tehlikeli bulduğunu" söylediğinde yüzümüzde o kekremsi tebessümün oluşmaması için şunları da eklemeli peşine:
***
Anayasa Değişikliği metninin oya sunulduğu bir referanduma dini anlamlar yüklemek, toplumu;
"Nasıl bir ülke, nasıl bir düzen istiyorsunuz? Bunu kendinize sorun.İkinci sorunuz şu olsun: Bu hedefe bir adımda, bir sıçrayışta ulaşmak mümkün müdür?Mümkün değilse zamansız ve usulsüz sıçrayışlarla durmadan sakatlanmak mı istersiniz, yoksa hedefe götüren adımları, usulüne ve gereğine uygun olarak sırayla atarak her adımda sağlıklı mesafeler kat' etmek mi istersiniz? İşte bir de bunu oyluyoruz! Bizi hedefe yaklaştıracak olan bir adımı daha "Evet" diyerek atmak, "farz olanı tamamlayan ve ona yaklaştıran her fiil farzdır" kuralının çerçevesine dahildir" diye yönlendirmeye kalkışmak "din istismarı" mıdır, değil midir?
Referandumda "hayır" diyenleri "azınlık" olarak tanımlamak, "dinsiz" olduklarını ima etmek, "Ebussuud" kafasıyla "kadınlarını, kızlarını helal saymak" din istismarı mıdır, değil midir?
***
Din istismarının fena bir şey olduğunda zaten hemfikiriz de neyin din istismarı olup olmadığı konusunda netleşelim önce!
"Sahih İslam'ın olduğu bir yerde hiçbir din istismarcısı barınamaz" ise iktidarın politikalarını meşrulaştırmak üzere böyle tuhaf fetvalar yayımlayanlar barınmaya devam edecek mi mesela gazete köşelerinde?
***
SORUMLU
-------
Okurlarımızdan Ali Mutlu Aydın uzun bir "manifesto" yayımlamış. Tamamını aktarma imkanı yok ama "evet" diyenlere yaptığı çağrıyı paylaşmalı:
"Bütün olumlu gelişmeleri sahiplenip, yaşanan sorunların sorumluluğunu üstlenmeyen Ak Parti ve onu her şeye rağmen destekleyen kitle, "evet"in yol açacağı sorunların sorumluğunu adam gibi üstlensin... 2010 referandumunu, HSYK'yı FETÖ'nün ele geçireceği düzenlemelerle getirenler ve "evet" oyu verenler ortada yok. O zaman "hayır" oyu verenler vesayetçi, darbeci ilan edilmişti... Bundan sonra ülkenin başına gelecek yıkımların sorumlusu "evet"çilerdir. Bir zahmet verdikleri oyun arkasında dursunlar."