Hazırlayan: Timuçin MERT
5 Şubat 2017, Türkiye ekonomisi açısından önemli bir gündür.
Unutulmasın.
O gece Resmi Gazete ikinci kez yayımlandı. Orada AKP iktidarının bir kanun hükmünde kararnamesi (KHK) yer aldı. KHK, olağanüstü hal yetkisiyle çıkarıldı. Ama anımsatacağım madde içeriğinin OHAL'e ve OHAL'e gerekçe gösterilen 15 Temmuz darbesi ile hiçbir ilgisi yoktu. Tabii "görünürde" ilgisi yoktu demek daha doğru...
O karar ile çok sayıda kamu sermayeli şirket, iki büyük kamu bankası Türkiye Varlık Fonu'na (TVF) devredildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak kazanımları olan kamu sermayeli şirketler, o güne dek bağlı oldukları Hazine uhdesinden çıkarılıp bir şirket olarak kurgulanan TVF'ye devrediliyor böylece bütçe dışına çıkarılıyor, başta denetimi olmak üzere, vatandaşın vergisiyle kurulmuş bu şirketlere dair bütün işlemler karartılıyordu. İktidardan nemalanmayan bağımsız iktisatçı ve hukukçular böylesi bir kararnamenin hukuka aykırı olduğu görüşünde birleşti.
(...)
PTT yönetimi bu ayın başında bütün başmüdürlüklerine bir genelge göndermiş. Bulunulan yerdeki gayrimenkul ve diğer malların envanterinin güncellenmesi istenmiş. Başmüdürlükler, harıl harıl bu güncellemeyi yapıyormuş. (Dahası, 178 yıllık tarihinde ilk kez PTT bu bayram açık.)
PTT'nin envanter güncellemesini asıl isteyenin TVF olduğu biliniyor. Herhalde TVF de bu envanter güncellemesini hobi olsun diye istemedi. Birkaç ay önce PTT ile Türk Telekom'un sahip oldukları gayrimenkulleri ortak değerlendirmek üzere bir protokol imzaladığını anımsatalım. (20 yıl önce iki kurum zaten birleşikti ve gayrimenkuller de zaten ortaktı!) Verilen talimatın bu protokolle bağı olduğunu düşünebiliriz.
***
Makro ölçekte ise memleketin para edebilecek her türlü varlığını, kamuya ilan etmeden satma yetkisiyle kurulmuş bir şirket olan TVF'nin bu köklü kurum PTT ile ilgili birtakım "sıcak" planları olduğu açık.
PTT için hazırlanan plana göre, ikisi büyük olmak üzere 14 şirket kurulacağı söyleniyor. İki büyük şirketten birinin "Emlak Bankası", diğerinin de "lojistik şirketi" olacağı.
(...) PTT gibi köklü bir şirketin "yapılandırılarak" farklı şirketlere bölünmesi, kurumun satılacağını düşündürüyor. Kime, nasıl, ne zaman gibi soruların cevaplarını bilmiyoruz. Şimdilik bilinen, kamu sermayeli ve vergilerimizle bu noktaya gelmiş büyük şirketlerin kaderinin, OHAL'in hukuksal istismarıyla keyfi biçimde tayin edildiği.
Çiğdem Toker Cumhuriyet
***
Seçim basit!
Ya çocukların geleceği için yollarda yürüyeceğiz, ya da gelecekte -Suriyeli sığınmacılar gibi- yollarda sürünüp öleceğiz...
G.E Milliyet (Açık Pencere)
***
LAF...
--------
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Adalet" yürüyüşünün yurtta olumlu yankılar yaptığını iktidarın telaşlı demeçlerinden anlıyoruz.
Örneğin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yargıyı savunurken diyor ki:
"Türk yargısı bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Anayasa, kanun ve hukuka bağlı kararlar vermeye devam edecektir..."
Bırakalım bugünü... Türk yargısı geçmişte de Anayasa, kanun ve hukuka bağlı kararlar verdiyse... Halen çoğunluğu savcı ve yargıç olmak üzere 3721 adalet mensubu neden görevden ihraç edilmiş durumda? Çoğu neden hapiste?
Melih Aşık Milliyet
***
Yine "geç kaldık" dememek için dikkat
--------
... Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayram konuşmasında, ABD'nin Suriye'de PYD-PKK'ya silah vermesiyle ilgili olarak (...) "Bu terör örgütüne verilen silahların 'geri alınacağını' söyleyerek Türkiye'yi kandırdığını sananlar, sonunda hayati bir yanlış yaptıklarını anlayacaklar.
Bir tarafta NATO'da beraber olacağız, öbür tarafta terör örgütleriyle birlikte hareket edeceğiz. Bu nasıl iştir? O zaman NATO'nun yeniden gözden geçirilmesi gerekir" dedi ki bu çok doğru bir konuşmadır.
(...) Söz ettiğimiz "hayati yanlış" tamamen ve her gün Türkiye aleyhine işlemektedir.
Ancak... Bunları söylerken Türkiye'nin de "tüm terör örgütlerinden uzak durması, örneğin Mısır'da daha iktidarının bir yılı dolmadan halkın Mursi'ye karşı ayaklanmasına neden olan Müslüman Kardeşler'e karşı da aynı özeni göstermesi" gerekir.
(...) Körfez Krizi'nde Katar'dan yana taraf alan Türkiye için Suudi Arabistan ve Mısır basını "İhvan-Müslüman Kardeşler üyelerinin Türk Hükümeti'yle toplantı yaptığını ve birlikte karar aldığını" yazıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson; Türkiye ve Bahreyn parlamentolarını örnek göstererek "Müslüman Kardeşler hükümetlerin bir parçası haline geldi" dedi.
Bu haberlerin çıkması nasıl mümkün oluyor veya bu ilişkilere neden gerek duyuluyor bilmiyoruz. Bilinen şudur ki Türkiye şu anda kendi Güneydoğu sınırında ve bölgesinde artan terör tehdidi ve kurulması planlanan terör devletine öncelik vermeli, Arap ülkelerinden önce kendi geleceğini, ordusuna yönelik tehditleri düşünmelidir.
Zaman geçiyor, sonra yine "Fark etmedik, geç kaldık" demeyelim.
Güngör Mengi Vatan
***
GÜNÜN NOTU
------
... Ne yazık ki iktidar gerginlik politikasını bırakmıyor, tam tersine tırmandırıyor. İktidarın yan kuruluşu haline gelen Devlet Bahçeli'nin partisi ise AKP'nin yedek kuvveti olarak ülkücü felsefeye ihanet ediyor. Aslında ülkede korkulu bir rüya görüyoruz sanki... Uyanınca bu kâbus bitecek ve kara günler geride kalacak diye umut ediyoruz ama bir türlü uyanamıyoruz! Cennet vatanda cehennem hayatı yaşamak hazindir!
Rahmi Turan Sözcü