‘Varlığımız, Türkiye’nin varlığına armağan olsun...’
Türkmenlerin uğradığa zulme göz yuman, feryatlarına kulak tıkayan gaflet ve dalalet içinde olanlara Türkmeneli’nden tokat niteliğinde bir cevap geldi. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi, “Eğer Irak Türkmenlerinin ölüp gitmesiyle Türkiye’nin varlığı devam etmiş olursa, bizim için onurdur” dedi.
Gözlerin yalnızca Gazze’ye dikildiği, zulüm ve işkencenin son hızıyla devam ettiği ortamda Türkmenlerin kendi kaderleri ile baş başa, Barzani’nin insafına tamamen terk edildiği bir süreç yaşıyoruz. Gazetemiz YENİÇAĞ var gücüyle Irak’ta yaşanan insanlık trajedisini kamuoyuna taşıyor. Ama göç yollarında ölen bebekler, ırzlarına geçilen kızlar bırakın dünya kamuoyunu Ankara’yı bile harekete geçirmiyor. Irak’taki Türkmenlerin yaşadığı acıların ancak zerresine uzaktan şahitlik edebiliyoruz. Canını dişine takarak amansız mücadele veren Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi ile uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Salihi, kırgın ama umutsuz değil. Türkiye’ye olan gücenmişliği -dikkatle de seçse- ağzından çıkan cümlelerden hissediliyor. Salihi, şu an içinde bulundukları durumu Dağlık Karabağ sorununa benzeterek önemli bir tespitte bulundu. Söyleşimizde Erşad Salihi’nin anlattıklarından aktarabileceklerimin altını lütfen kırmızı kalemle çizin. Çizin de dosta düşmana haykıracak gücümüz olsun.. Çizin de duyarsızlıklara gaflet ve ihanete karşı direncimizi mücadele gücümüzü artıralım. Çizin de biz buralarda buruk bir bayrama hazırlanırken çöllerde kaderine terk edilmiş kardeşlerimize yardım için yol açabilme imkanımız olsun. Şimdi!.. Alın kırmızı tükenmez kalemlerinizi elinize, dikkatle okuyun Erşad Salihi’nin söylediklerini, siz de Türk tarihine not düşmüş olun.
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi, önce tüm Türk dünyasının Ramazan bayramını kutladı ve içinde bulundukları son durumu aktardı:
“Acılar büyüktür. Özellikle Irak’ın içinde yaşanan Türkmenlerin draması büyük bir meseledir. Çünkü Azerilerin de arazileri ellerinden gitmiştir. Bugünlere kaldılar. Artık Türkmenlerin de arazileri ellerinden gitti. On yıl sonra Türkmenler de aynı Azeriler gibi olacak. Irak Türkmenleri ile Filistin’dekilerin problemleri bir, gelecekleri aynısıdır. Her ikisinin de coğrafyası elinden gitmiş onunkisi İsrail’in eline gitmiş, bizimkiler de muhtelif siyasi kitlelerin anlaşmaması neticesinde bizim de yerimiz gitmiştir. Ama ne olursa olsun kesinlikle bu projeye karşı Irak Türkmenlerinin de bir çözüm projesi olması lazımdır. Bunun yanında Ankara’nın da, Türk dünyasının da bu konuda daha ciddi bir şekilde yanımızda durmalarını, teşebbüslerini beklemekteyiz. İnsani yardımlarla bitmiyor bu işler. Bu projeyle bitiyor. Bu bir ölüm kalım meselesidir. 300 bin Türkmen artık coğrafyasından edildi, Güney Irak’a gitti. Balkanlarda yaşanan göç, bugün Irak Türkmenlerinin üzerinde yaşanmaktadır. Bu sorumluluğu ben, Irak Türkmen Cephesi Başkanı olarak söylüyorum. Bugün benim dönemimde bu sorumluluğu değil ben hiç kimse taşımaya gücü yoktur. Yine de ben ve ekibim tahammül edeceğiz ama bir proje ile de buradan çıkacağız. Çözüm projesi, Irak Türkmenlerinin de bir Türkmen bölgesi olması lazımdır. Bu Türkmen bölgesini şimdiden yol haritası olarak çizelim. Adını da koyalım; Türkmeneli bölgesi bunun için de hazırlanalım. Bugün bir emrivaki ile bir siyaset gerçekleşmişse gelecekte bizim de Türkmeneli bölgemiz belki 15 yıl sonra da olsun o da gerçekleşmesi lazımdır. Artık Irak’ı bir Sünni, bir Şii, bir Kürt bölgesi adı altında nitelendirmek Türk varlığına, Türkmen varlığına büyük bir haksızlıktır. Bunu söylemek isterim sizin vesilenizle.”
--14 yaşındaki bir kıza tecavüz edilip filme çekildikten sonra elektrik direğine asılıp öldürülmesini işittik Ankara’da...
“Bir göç Telafer’den Güney Irak’a sıcaklığın derecesi 50. Açık arabalarda susuz, ramazan, çoluk çocuk, yaşlı büyük arabaların içinde 9 saat süren, bazı yerde icap eder 5 saat kalırlar, her gün en az bu bölgelerde 4 ile 5 çocuk ölüyor. O göç sırasında her gün. Artı yaşlılar, 70 yaşında, 80 yaşından büyük olanlar çok büyük acı durumu yaşamaktalar. Artı bunun yanında maalesef göç eden bir aile, yolda namusunu, şerefini korumak için bazı bölgelerde kızlarını bile başkalarına evlendirmek mecburiyetinde kalıyor. Bu bir dramadır. Bunlar yaşanıyor Türkmenlerin üzerinde ama sessizce katlediliyor Türkmenler. Sessizce öldürülüyor Türkmenler. Sessizce Türkmen kültürü Iraktan gidiyor. Sessizce Türkmen insanı yok olmaya maruz kaldı. Sessizce de herkes buna sessiz kalmıştır maalesef. Çok taraflar sessiz kaldılar. Türkmenler kaderlerine terk edildiler.”
--Barzani yönetimi de bağımsızlık ve Türkmen topraklarını yutmak için referandum için yeni bir adım attı.. Yeni bir yasa kabul edildi...
“O siyasi adımların geleceğinin büyük bir adımıdır. Tepkileri yalnız kınamayla görmek istemeyiz, destekle görmek isteriz. Eğer komşu ülkeler olsun, merkezi hükümet olsun. Çünkü, burada bu varlık, merkezi hükümetle ilgilendiriyor komşu ülkelerin de emniyetini güvenliğini siyasi hareketini ilgilendiren bir meseledir Irak’taki Kürt bölgesinde olan referandum. O yüzden bu tek kınamak ile kalmaması gerekmektedir, fiile dönmesi gerekmektedir. Burada hem merkezi hükümetin üzerine hem Türkiye’nin üzerine, hem de İran’ın üzerine düşen büyük görevler vardır. Tek kınamayla kalınması, bu yasaların çıkmasıyla (ama biz kınadık ama siz yine de bilirsiniz yaptığınızı) demek ve Barzani’nin önünü açmaktır.. Aslında ciddi bir şekilde adımların atılması lazımdır. Özellikle referandum ile gelecekte olan bölgede olan gelişmelerden dolayı.”
--Türk hükümeti Gazze için sürekli sesini yükseltirken Ankara’nın Türkmeneli girişimlerini yeterli buluyor musunuz?..
“Biz Ankara’yı rahatsız etmek istemeyiz. Ankara’yı bizim için rahatsız etmek istemeyiz. Türkiye’nin milli güvenliği bizim için o da önemlidir. Eğer Irak Türkmenlerinin ölüp gitmesiyle Türkiye’nin varlığı devam etmiş olursa bizim için onurdur. Ama eğer bizim Türkmenlerimiz yok oluyorsa eninde sonunda Irak’ta yaşananlar Türkiye’nin milli güvenliğini koruyorsa ama hiç bir taraf buradan yararlı çıkmıyorsa yok bu zarardır. Hepimize hem Türk varlığına hem de Türkiye’ye. O yüzden daha ciddi adımların atılmasını beklemekteyiz.”
Telefon dertleşmemiz, Erşad Salihi’nin şu sözleri ile sona erdi;
“Keşke bizi bundan önce dinleyenler olmuş olsaydı. Keşke bundan önce nasıl Kürtler için birileri düşündü bir projeyi, 608 numaralı kararı çıkardıysa 1991’de, Kürtler için güvenli bölgesi kurulduğu zaman keşke bizi de uluslararası gücü olanlar da Irak Türkmenlerini de düşünmüş olsaydı. Türkmenler için de bir güvenlik bölgesinin oluşturulması bugün Türk varlığını Irak’ta korumuş olurdu.”
Değişmez büyük gerçeği bir kez daha hissederek telefonu usulca yerine koydum...
Türk’ün, Türk’ten başka dostu yok!.