Varank: Türkiye, rüzgar türbini ekipman üretiminde Avrupa'da ilk 5'te yer alıyor

Varank: Türkiye, rüzgar türbini ekipman üretiminde Avrupa'da ilk 5'te yer alıyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye'nin rüzgar türbini ekipman üretimi yapan büyük ölçekli tesisleriyle Avrupa'da ilk 5 ülke içinde yer aldığını belirterek, "Hem kara hem deniz üstü rüzgar türbin ekipmanlarının üretiminde, yurt içi sanayimizi rekabetçi bir noktaya taşımayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

Bakan Varank, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Hakan Yıldırım'ın da katılımıyla çevrim içi gerçekleştirilen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi'nin açılış oturumunda konuştu.

Büyümenin, dünyadaki tüm ülkelerin ortak ekonomik hedefi olduğuna işaret eden Varank, güçlü ve sürdürülebilir büyümeye giden yolun, kullanılan girdilerin verimli ve rekabetçi şekilde bir araya getirilmesiyle doğrudan ilişkili olduğunu söyledi.

Varank, bu noktada enerjinin kritik bir bileşen olarak ortaya çıktığını ifade ederek, "Büyümek için üretime, üretim için de enerjiye ihtiyacımız var. Sanayi geliştikçe ve sektörel çeşitlilik arttıkça enerjiye olan ihtiyaç da artıyor. Eğer enerjide dışa bağımlıysanız, bu durum cari açık ve dış kırılganlık riski olarak karşınıza çıkıyor." diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerjide dışa bağımlılığı azaltıp, yüksek teknolojili sanayileşmeye hız kazandırmak için önemli bir alternatif olduğuna dikkati çeken Varank, kaynakların, düşük maliyetli ve çevre dostu olmasının sürdürülebilirlik açısından önemini vurguladı.

Varank, gelecek dönem eğilimlerine bakıldığında enerji sektöründe ciddi bir yapısal dönüşüm görüldüğünü belirterek, şu bilgileri paylaştı:

"Yapılan analizler, 2050'de dünyada üretilen enerjinin yüzde 85'inin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanacağını gösteriyor. Bu yüzde 85'lik bölümde en büyük paya sırayla, rüzgar ve güneş enerjisinin sahip olması bekleniyor. Önümüzdeki 10 yılda, kamu ve özel sektör tarafından taahhüt edilmiş 1 trilyon dolarlık rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı bulunuyor. Bu rakamlar, hem sektörün taşıdığı önemi hem de yurt içi sanayinin bu değişime hızla adapte olması gereğini açıkça ortaya koyuyor."

"YENİLENEBİLİR ENERJİDEN MAKSİMUM SEVİYEDE FAYDALANMAK İSTİYORUZ"

 Türkiye'nin petrol ve doğal gazda dışa bağımlı olmasının dezavantajını, yenilenebilir enerjiden maksimum seviyede faydalanarak avantaja çevirmek istediklerini belirten Varank, Bakanlık olarak bu kapsamdaki stratejik yatırımların peşinden koşan yatırımcılara her türlü desteği verip, yurt içi sanayinin gelişmesinde aktif rol oynadıklarını anlattı.

Varank, son 8 yılda yenilenebilir enerji yatırımları için 7 bine yakın yatırım teşvik belgesi düzenlediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bu belgeler sayesinde 124 milyar liralık yatırım yapılırken, 19 binden fazla kişiye yeni iş imkanları açıldı. Ağustosta Ankara'da Entegre Güneş Paneli Üretim Fabrikası'nı açtık. Proje bazlı teşvikimiz sayesinde hızla hayata geçen bu fabrika, ham maddeden tutun kristal büyütme, dilim kesme, hücre üretimi ve modül üretimi aşamalarının tümünü tek çatı altında gerçekleştiriyor. Dünyada bunların tamamını tek çatı altında yapabilen başka bir entegre tesis de yok.

"ENERJİ TEKNOLOJİLERİNİN ÜRETİMİNDE AR-GE VE İNOVASYONA ÖNEM VERİYORUZ"

Enerji teknolojilerinin üretimine yönelik, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin yürütülmesine özel önem verdiklerini dile getiren Varank, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezinde, rüzgar ve hidrolik enerji odaklı Ar-Ge projeleri gerçekleştirdiklerini belirtti.

Varank, "Rüzgardan Üretilen Elektriksel Güç İçin İzleme ve Tahmin Sistemi Geliştirilmesi Projesi"ni başarıyla tamamladıklarını da kaydederek, "Geliştirdiğimiz sistemler sayesinde, ülkemizde kurulu tüm rüzgar santrallerinde üretilen elektriksel güç izlenebiliyor, rüzgar hızı ve türbin çıkış güçleri hakkında tahminler yapılıyor. Yaptığımız tahminlerin hata oranı oldukça düşük, hatta bu sayede muadil sistemlerle rekabet de edebiliyoruz." dedi.

"Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi (MİLRES) Projesi"ne de değinen Varank, 500 kilovatt çift beslemeli asenkron jeneratörün TÜBİTAK tarafından tasarlandığını ve prototip olarak üretildiğini kaydetti.

Varank, TÜBİTAK Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsünün değişik tip ve güçteki rüzgar türbinleri için jeneratör ve çeviriciden oluşan elektriksel sistemleri geliştirme konusunda kritik bir yetkinliğe sahip olduğuna da işaret ederek, "Önümüzdeki dönemde özel sektörle birlikte, seri üretim ve ticarileşme alanlarında hızla ilerlemek istiyoruz." ifadesini kullandı.

Yenilenebilir enerjide temel ekipmanları ve alt bileşenleri üreten sanayicileri çok çeşitli mekanizmalarla desteklediklerini anlatan Varank, şöyle devam etti:

"Bu destekler ve özel sektörün dinamizmi sayesinde, yurt içi üretim kabiliyetlerimiz çağ atladı dersek, abartmış olmayız. Türkiye rüzgar türbini ekipman üretimi yapan büyük ölçekli tesisleriyle, Avrupa'da ilk 5'te yer alıyor. Rüzgar enerjisi alanında jeneratör, kule, rotor kanadı ve kule bağlantı elemanları üreten yetkin fabrikalarımız var. Uluslararası standartlardaki yüksek katma değerli bu ürünleri üretmenin yanında, başarılı şekilde ihraç ediyoruz."

"YERLİLİK ORANLARINI ARTIRMANIN PEŞİNDEYİZ"

Varank, ürün bazında yüzde 80-90'lara ulaşan yerlilik oranlarının yakalandığını ancak rüzgar türbini yerlilik oranının yüzde 60'lar seviyesinde bulunduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Biz bu oranı daha da artırmanın peşindeyiz. Henüz ülkemizde üretilmeyen, sektörün değer zincirindeki diğer ekipmanların üretilmesi için gerekli adımları atacağız. Sektörün gelişme alanlarından birisi sizlerin de çok iyi bildiği gibi, deniz üstü rüzgar türbinleri olacak. Hem kara hem deniz üstü rüzgar türbin ekipmanlarının üretiminde, yurt içi sanayimizi rekabetçi bir noktaya taşımayı hedefliyoruz. Kendi tasarladığımız ve ürettiğimiz türbin modelleriyle, rakiplerine fark atabilecek seviyelere gelebiliriz."

"SEKTÖRÜN REKABETÇİLİĞİNİ KORUMAYA YOĞUNLAŞIYORUZ"

Sanayi İşbirliği Projesi (SİP) kapsamındaki çalışmalara da değinen Varank, bu konudaki ilk adımı Elektrik Üretim AŞ'ye (EÜAŞ) ait Alaçatı Rüzgar Enerjisi Santrali için attıklarını belirtti. 

Varank, yaklaşık 20 yıldır kullanımda olan, 12 türbinden oluşan söz konusu santrali, yerli ve milli imkanlarla yenileyip kapasitesini artıracaklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bu amaçla, 2 yerli ve milli rüzgar türbini prototipinin geliştirilmesi planlanıyor. Sektörün rekabetçiliğini koruyacak adımları da yoğunlaştırıyoruz. Bu noktada lojistik ihtiyaçlarının ne denli önemli olduğunun farkındayız. İzmir'de hali hazırda yapımı devam eden Çandarlı Limanı'nın tamamlanmasıyla, liman-otoban bağlantısı konusunda kritik eşik aşılmış olacak. Liman sahasının arkasında bir özel endüstri bölgesi kurabiliriz, özellikle rüzgar alanında çalışan firmalara yer tahsisi yapabiliriz."