Var olma halleri…
Rene Descartes: "Düşünüyorum, o halde varım."
Andre Gide: "Hissediyorum o halde varım."
Albert Camus: "İsyan ediyorum o halde varım."
Var oluşun üç hâlini üç düşünür demiş…
Ne var ki bu üç halle kalmak insana yazık etmektir, insanın var oluşu birçok etmene bağlıdır aslında. Bunları irdeleyeceğiz bu yazıda.
"Seviyorum o halde varım" desek ve başlasak… "Sevgi ile yaratıcı oluruz. Sevgi ile başkaları için özveride bulunabiliriz" denir bir Kızılderili Atasözü'nde… Haklılar Kızılderililer, mucizeleri yaratan da sevgidir, Goethe de öyle diyor: "Duada kendini gösteren sevgi, mucizeler yaratır". Ne ki, işi yalnızca mucizelere havale etmek doğru olmaz; sevginin ne denli büyük bir güç ve varlık nedeni olduğunu şu söz bize daha kapsamlı ve kuşatıcı olarak anlatır: "Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şey sevmez. Hiçbir şey yapmayan hiçbir şey anlamaz. Hiçbir şey anlamayan değersizdir. Ya anlayan? O hem sever, hem bakar, hem görür... Bir şeyde ne denli çok bilgi varsa, o denli büyük sevgi vardır" Paracelsus (1493-1541)
Paracelsus'un sevgi ile bilgi arasında kurduğu bağlantı, bizi "Biliyorum o halde varım"a götürmez mi? Götürür bizce… Bilmeyen var mıdır ki?
Yazmayanlar/yazamayanlar alınacaklar bu sözüme ama "Yazıyorum o halde varım" sözü, benim gibi nice insanlar için yaşamsaldır, hatta ülküseldir.
Ülküsellik, yani ideal hatta ütopya sahibi olmak, bu da var olmanın yadsınamaz ögelerinden. "Ütopyası olmayan insan, burunsuz insandan daha korkunçtur" demekte Gilbert Chesterton. Varoluşçu J.P.Sartre ise bakın neler diyor: "İnsan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulmadığı sürece, insan değildir."
Başka? "Hayal ediyorum o halde varım" da vardır insanlık halleri içinde, bize gör… Hayal gücü olmayan, geliştirmeyen, onu başarının ve hedefin motoru yapmayan insan, fiziken var olsa da yok hükmündedir.
"Çalışmak" da var olmanın olmazsa olmazlarından… "Çalışıyorum o halde varım" sözü, asla tartışılmayacak bir sözdür. Üretimi olmayan insana gel de "var" de… Hiç olur mu? Server Tanilli de buna vurgu yapıyor: "İnsanı hayvandan ve bitkiden ayıran sanıldığı gibi zekâ değildir... El ve dil, insana özgüdür... İnsan Konuşur ve eliyle üretir çünkü..."
Tanilli bu sözünde bir var olma hâlini daha demiş oluyor aslında: "Konuşuyorum o halde varım." İnsan susarak var olmaz bazı ayrıksı durumlar dışında. Dilini kullanmayan insan düşünerek var olmaz, o düşünce dile bürünmelidir.
Dertlerimiz de varlık sebebimizdir, derdi olmayan insan, insan değil hayvandır, insan olarak varım diyemez. Azerbaycan'ın büyük şairlerinden Nebi Hezri şöyle diyordu bu bağlamda: "Dertliler dünyada yarım peygamber, dertsizler dünyada yarım insandır." Dertler insanı insana bağlar. Azerbaycanlı Yusuf Samedoğlu'na kulak verelim: "İnsanları birbirine bağlayan derttir: Ne ay ışığıdır, ne havadır, ne topraktır, yalnız ve yalnız derttir. Dert, dünyanın beline kemer gibi sarılmış bir iptir, herkes bu ipten tutup birbirine doğru yaklaşır."
"Umutluyum o halde varım"la bitirelim. "Umudunu kaybetmiş olanın, başka kaybedecek şeyi yoktur" der Bolse. Umut yoksa, yoksundur kısacası…
Yaa işte böyle… Hep "Var ol, yaşa…" deriz de nasıl var olunur, bunu irdelemeyiz, düşününüz sizler de başka varlık nedenleri keşfedebilirsiniz.