Kimi zaman muhabir, kimi zaman yazı işleri müdürü, kimi zaman televizyon program yapımcısı, kimi zaman genel yayın müdürü ama her zaman gazeteci... Gazetecilik mesleğinde yarım asırı 10 yıl önce geride bırakan Kenan Akın, bugünlerde 60 yılı devirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyor. Bugüne kadar pek çok önemli kitaba imza atmış olmasına rağmen hatıralarını yazma fırsatı bulamamış olan Kenan Akın, bu konuda dostlarından gelen yoğun baskılar sonrasında, "Vakit tamamdır!" demek zorunda kalmış. Akın, gazeteciliğe başladığı ilk günden bu yana yaşadıklarını bir film şeridi gibi gözünün önünden süratle geçirdikten sonra almış kalemi eline ve 60 yıllık meslek hayatını anlattığı "Sittin Sene" kitabını yazmaya başlamış. Gazeteciyi, "Bildiği, duyduğu, gördüğü olayları objektif gözle inceleyen araştıran, soruşturan ve yazıp fotoğraflayan, kısacası yeryüzünü gözleyerek adımlayan insan" diye tanımlayan Kenan Akın, "Sittin Sene"yi yazış hikayesini ve gazetecilik mesleğiyle ilgili değerlendirmelerini şöyle özetliyor:
"Sittin Sene" veya "Atmış Yılda" bütün geçenlerin tümü elbette kolay kolay yazılamazdı. Yine de ilk fırsatta çekinmeden, yılmadan işe koyulmak icap ediyordu.
Ne var ki, "Kıdemli Gazeteci" olsam bile anılarımı tam olarak ve net bir şekilde yani "objektif" yazmak ne kadar mümkün olabilirdi ki?
Doğruluk, gazetecinin en büyük meziyetlerinden birini oluşturuyor. Belki de, başta gelen.
Yeri gelmişken; her yazarın gazeteci olmadığını öne sürmemiz gerekiyor. Yani, yazarlıktan kolay kolay "gazeteci" olunmaz ama gazetecilikten "yazar" çoğu defa mümkün hem de mükemmel...
Hatırlatmak gerekir ki; bu satırların yazarı, Kıbrıs harekâtının yanı sıra, Mısır-İsrail Savaşı''nı Sina Cephesi nden, Irak-İran Savaşı''nı her iki cepheden, Körfez Savaşı''nı Dammam''dan günlerce izleyip oradan haber ve fotoğraflar verirken, Cezayir''de ki kanlı iç savaşın sonlarını gözleriyle görmüş hatta kitaplaştırmış bir gazeteci... Özellikle, Libya, Kaddafi ve Filistin benim için "ihtisas alanı" olmuştu. Doğal olarak, sayısız İslam Ülkeleri, Arap Ülkeleri ve Körfez Ülkeleri zirvelerini takip etmiş bir gazeteci olmak kolay değil... 60 yıllık dolu dolu gazetecilik hayatının, çeyrek asrını Orta Doğu ile ilgilenen Mağrip''ten Maşrik''e kadar ayak basmadık yer bırakmayan bir Kenan Akın... Bu arada; Cumhurbaşkanlarımızın, Başbakanlarımızın "resmi" ziyaretlerine "refakat" etmiş bir muhabir yazar ve özellikle Orta Doğu liderleriyle tanışmış ve görüşmüş medya mensubu... Gerçekten de, böylesine tarihi şahsiyetlerle yakından görüşme, onları izleme, fotoğraflarını çekme, haberlerini yazma ve yorumlarını yapma biz gazeteciler için büyük bir övünç ve coşku kaynağı sayılıyor. Belki de gazetecinin geride kalan en büyük "hazinesi" veya "mirası" böyle şekilleniyor.
MD Basım Tel: (0212) 283 10 15
***
Tek sevdası Türk dünyasıydı
Türk Edebiyatı Vakfı Başkanlarından gazetemizin merhum yazarı Servet Kabaklı''nın çalıştığı diğer gazeteler ve Yeniçağ''daki makaleleri kitaplaştırıldı. Vefatının 5. yıldönümü dolayısıyla hazırlanan "Kalemi Susmuş Yazılar" adlı kitabın tanıtım toplantısında konuşan Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı, "Servet Kabaklı, meslek hayatı Türk milletinin millî ve manevî değerlerinin yüceltilmesi; Türk dünyasının birliği ve Kerkük''te, Kırım''da, Doğu Türkistan''da, Kıbrıs''ta, Bosna''da... zulme maruz kalan soydaşlarımızın azatlığı uğrunda mücadeleyle geçmiş bir gazeteci yazardı" dedi.
Kendi gök kubbemizin abide şahsiyetleriyle ilgili nice hatıra, gönül telimizi titreten nice hazin öykünün onun kalemiyle ebediyet kazandığını söyleyen Serhat Kabaklı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Servet Kabaklı yazılarında bir yandan ülke gündemine dair keskin siyasî konuları -başta Doğu Türkistan olmak üzere- Türk dünyasının meselelerini gündeme taşımış diğer yandan da rahle-yi tedrisinden geçtiği ya da teşrik-i mesaide bulunduğu fikir ve sanat dünyamızın parlak simalarını, hatıralar eşliğinde büyük bir vefakârlıkla yâd etmiştir.
Tanıtım toplantısı sonunda Servet Kabaklı''nın seçilmiş yazılarından oluşan "Kalemi Susmuş Yazılar" kitabı ağabeyi Serhat Kabaklı ve oğlu Burak Kabaklı tarafından imzalanarak davetlilere hediye edildi.
Yerli ve millî kalemlere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde onun aramızda olmayışı, milletimiz için de büyük bir kayıp olmuştur. Servet Kabaklı''nın hiçbir baskıya boyun eğmeyen, her zaman hakikati dile getiren ve asla susmayan kalemi, 28 Ağustos 2015''te, emr-i hak vaki olunca sükût bulmuştur. Onun kalemi, Hak''tan gelen sedaya ram olarak susmuş olsa da ileri sürdüğü düşünceleri, uğruna her cefaya katlandığı ülkü adlı nazlı dilberi, millet sevdası ''Gün Işığı'' köşesiyle bizleri aydınlatmaya devam etmektedir."
Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları Tel:(0212) 526 16 15
***
HAFTANIN KİTABI:
Kumpaslar sürüyor mu?
Gazeteci yazar Merdan Yanardağ''ın 2011''de yayınlanan ve büyük ilgi gören "Cumhuriyet''in Sonbaharı" kitabının genişletilmiş yeni baskısı "Cumhuriyet''in Sonbaharı/ Kumpastan Tek Adam Rejimine" adıyla okurla buluştu. Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yapılan yeni baskısının önsözünde Merdağ Yanardağ şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Cumhuriyet''in kaderinin ve günümüz Türkiye''sinin anlaşılması, ihanetin boyutunun görülmesi için bu kitap yoluyla katkıda bulunmak istedim. Daha da önemlisi bu kitabın kumpasçılara, gerici koalisyona, dinci darbecilere ve siyasal İslamcı harekete yönelik bir iddianame özelliği taşımasını hedefledim. Bu amaca ulaştığımı sanıyorum."
Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82
***
Tarihimizi kavramak
Konuralp Ercilasun tarafından kaleme alınan ve tarihimizi kavrama konusunda objektif ölçüler içerisinde 5 ana başlığın tespit edildiği "Türk Tarihinin Çağları" adlı çalışma, bu alandaki el kitabı ihtiyacını karşılar nitelikte bir eser.
Ercilasun; Atsız''dan Zeki Velidi''ye, İbrahim Kafesoğlu''ndan çağdaş tarihçiliğimize uzanan süreçteki çalışmaları anlamlı bir bütün hâlinde bir araya getirdi.
Böylece Türk tarihinin tayin edici noktaları, siyasi, coğrafi, demografik merkezleri ve bütüncül bir tarih anlayışının rehberliğinde aydınlatan "Türk Tarihinin Çağları" ortaya çıktı.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
***
KÜTÜPHANEMDEN:
Arkadaşlarından anıları sayfalara döktü
Edebiyat, sanat ve kültür adamlarını yapıtlarından tanırız ama yine de özel hayatlarını ve yakın çevreleriyle ilişkilerini merak etmekten kendimizi alamayız. Sadun Tanju''nun ilk baskısı 1996 yılında İnkılap Kitabevi tarafından yapılan, "Eski Dostlar" adlı çalışması işte bu insanları ve onlara dair anıları anlatıyor. Kimler yok ki bu aydın kişiler arasında; Orhan Veli, Sait Faik, Kemal Tahir, Nâzım Hikmet, Melih Cevdet Anday, Abdi İpekçi, Haldun Taner, Bedri Rahmi.. Eski Dostlar, düşüncenin, sanatın ve özgürlüğün ufuklarını açan bu değerli insanlara bir selam, bir teşekkür kitabı aynı zamanda. Sürprizlerle dolu, hoş ayrıntılar içeren sözlü bir tarih yapıtı. Kitapta yakın tarihe ait trajediler de çok. İşte onlardan biri:
1938''de Donanmada, dolaplarında Balzac, Zola, Tolstoy, Dostoyevski, Goethe, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali''nin kitapları çıkan bahriyeli erleri isyana hazırladığı iddiasıyla tutuklanır. Askerî mahkeme, Kemal Tahir''i 15 yıl hapse mahkûm eder. Kardeşi Üstçavuş Nuri Tahir ile Nazım Hikmet''e özenerek şiir yazmaya çalışan erbaş Mehmet Ali mahkûm olur. Altı yıl sürgün hayatı yaşayan Kemal Tahir''in eşi Semiha Hanım terzilik yaparak, kendisi ise takma isimlerle polisiye roman yazarak geçinebilirler. 12 yıl sonra 1950 yazında, Demokrat Parti hükümeti Kemal Tahir''i salıverir. Kemal Tahir, İstanbul''da bulunan eşinin kapısını çalar. Eşi, kocasını tanıyamaz. Tahir: "Beni tanımadın mı?" der. Semiha Hanım''ın: "Allahım, Allahım! Sen Kemal Tahir''sin.." çığlığı duyulur.
(Ahmet Yabuloğlu)