Vakalar ve Mağlubu Anlatmak
“Anı yazmak ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır” der, Andre Gide. Anıların insan ve toplum hayatındaki ağırlığını ve önemini bu söz vurgular elbette ama yeterince ifade ve izah etmez. Anı yazmak tarihe tanıklık da etmektir. Geçmişi öğrenip, günü ve geleceği kurgulamakta kullanmak isteyenlere önemli bir kaynaktır anılar...
Hekimler, anı yazmakta tembel davranan bir kesimdir ülkemizde. Oysa onlarda olan vaka malzemesi kimselerde yoktur.
İşte bu vaka zenginliğini fark eden bir hekim, Operatör Doktor M.Uğur Yılmaz, “Vakalar” adıyla kitaplaştırmış yaşadıklarını, gördüklerini, tespitlerini ve önerdiği çözümlerini...
Nergis Yayınları tarafından yayımlanan bu kitapta son derece ilginç hasta ve hastane vakaları var. Bunların birçoğunu Uğur Yılmaz, öykü tadında ve üslubunda anlatmış, sıkılmadan okunuyor.
Kitapta çok da sıra dışı iddialar var, onlardan örnekler sunayım:
“Tıp bilimi diye bir bilim yoktur.”
“Tıp kartelinin bilim diye yutturduğu dogmalar ve hipotezler vardır.”
“Türkiye’de hekimler nasıl hasta tedavi edeceklerini ve ilaç kullanacaklarını bilmiyorlar. Hekimlerin tıbbi eğitimlerini ilaç firmaları veriyor.”
“Kanser bir bölgenin değil, bütün vücudun hastalığıdır. Kanser tedavisi sağlam temellere dayanmayan bir temenni ve niyet tedavisidir. Buna ’Adjuvant’yani ’Ya tutarsa’deniyor tıpta. Kanserde erken teşhis önemlidir sözü kocaman bir palavradır.”
“En iyi ameliyat yapılmayan ameliyattır, Cerrahi bir girişim ancak bir zorunluluk varsa yapılmalıdır. Hekimlerin ve cerrahların freni yoktur.”
Kitapta Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü dönemine dair de ilginç diyaloglar, olaylar ve tespitler de var. Bunları da meraklısına duyururum.
İslam Çupi ve Mağlubu Anlatmak
“Maç kritiği yazmak ya da spor yazarlığı yapmak, edebiyatla kabil-i telif değildir” gibi bir genel kabul vardır ülkemizde. Bunu yıkan isim rahmetli İslam Çupi idi. Onun spor yazılarından edebiyat zevki alırdım gençliğimde ve “Yazacaksam, işte bu yazar gibi yazmalıyım” derdim.
İletişim Yayınları dört beş yıl önce onun yazılarından seçmeleri kitap haline getirdi. Geçenlerde televizyonda maç tartışması yapan ağzı bozukları izleyince, İslam Çupi geldi aklıma, hemen o kitabı alıp tekrar baktım, aldığım notları gözden geçirdim.
Bir yazıyı yazarken bir paket sigara bitiren bu “Futbol Balzac” ı’nın (Bu adı ona Hakkı Yeten takmış) yazılarında, imaj, çağrışım ve simge zenginliği dorukta... Futbol bağlamında olanlardan başlayıp sunayım: Futbol nükleeri, Pas Ahbaplığı, Ofans Karakolu, Futbol Arkeologları, Futbolcu Defilesi, Form Baharı, Markaj Gerilimleri, Markaj Abidesi, Futbolun Harem Ağaları, Milli Taktik, Futbol Maymuncuğu.
Ve işte bunlar da diğer konulardaki imgeler ve simgeler: Periyodik Mahkûm, Cam Romantizmi, Yamalı İdealler, Konuşma Alanı, Asfalt Kafa, Yenik Abideler, Çene Vesilesi, Eksi Zekâ, Kıl Ordumuz.
Can Bartu hakkında yazdıklarından da birkaç satır sunayım, belki bugünün futbolcuları örnek alırlar: “Can Bartu, Türk sahalarının gelmiş geçmiş en büyük asilidir. Topun insanlara kumanda ettiği terör sisteminden, insanların topa hükmettiği bir sanat haline dönüşürse, o zaman hep birlikte bağırırız: ’Bu ustalığı Türkiye’de ilk defa sahalarda Can tarif etmiş, Can şuurlandırmış Can gezdirmişti.”