Fatih Erboz / Yeniçağ Özel Haber
Suriye’de iç çatışmalarda gelinen son nokta Türkiye’yi yeni çözüm arayışlarına itiyor.
Stratejist Abdullah Ağar, Suriye’nin kimyasının Irak’taki coğrafya ve siyasal, demografik yapıdan daha farklı olduğunu belirterek şunları belirtti:
"TÜRKİYE BUNA DA ÇOK DİKKAT ETMELİ"
"Suriye’de IŞİD modeline benzer bir modeli oluşturmak istedikleri ortada. Selefizm tek bir yapıya, ideolojiye ya da silahlı ya da silahsız örgüte indirgenemez. Akışkan bir yapıya sahiptir. Bir kere buna çok dikkat etmemiz gerekiyor. İkincisi Türkiye PKK-YPG’li bir yapıya Suriye’de evet diyemez. Böyle bir istek var Suriye’de, Türkiye’ye de bunu kabul ettirmek istedikleri ortada. ancak Türkiye buna evet derse Ortadoğu’da inisiyatifi kaybeder. Türkiye’nin önünde Ortadoğu’da başat güç olma fırsatı mevcuttur. Bu nedenle bu tür oluşumlara evet demesi düşünülemez. Türkiye’nin Arap dünyası ile arasına, Arap coğrafyası ile arasına set çekerek bu coğrafyada inisiyatif almasını engellemek istiyorlar. Türkiye buna da çok dikkat etmeli"
Beşar Esad Türkiye'ye yönelik ambargo uygulamış! Suriye'den ayrılması sonrası ortaya çıktı
"BU SET AYNI ZAMANDA TÜRKİYE’Yİ DE BÖLER"
2003 yılında Irak’ın işgaliyle birlikte başlayan çok büyük bir projenin hayata geçirilmek istendiğini ifade eden Ağar, şunları söyledi:
“Türkiye, Kuzey Irak’taki gibi bir oluşum modeline evet diyemez, dememeli. Türkiye’ye Suriye’de YP-PKK’lı modeli kabul ettirmek istendiği ortada. Bunun için bir parmak bal da çalmak istiyorlar, bu modelin bütün olumlu yönlerini Türkiye’nin önüne koyarak kabul ettirmek istiyorlar. Irak’ta Süleymaniye’den başlayıp Kirman bölgesi, Kerkük merkezdeki tartışmalı bölgeler, Musul, Sincar, oradan Suriye’den YPG terör bölgesi, ABD’ ÖSO’sunun bulunduğu Ürdün sınırındaki bölge, Dera ekseninde ve İsrail’in Golan tepelerinde bulunduğu yere kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada bir yapı kurulmak isteniyor. Bu coğrafya üzerinde açıkça söylemek gerekirse 2003 yılındaki Irak işgalinden bu yana çalıştıkları ortada. Bu geniş coğrafyada kurulacak yapı le Türkiye’nin Ortadoğu’da önüne set çekiyorlar. Bu set Türkiye’nin Arap dünyası ile arasına örülmüş bir set aynı zamanda. Bu seti kurmalarının da sebebi Türkiye’nin Arap dünyasında ve yine Arap coğrafyasında inisiyatif almasını engellemek. Bu set aynı zamanda Türkiye’yi de böler. Bu iki amacı çok iyi okuyup Türkiye’nin Suriye’de PKK-YPG’li bir oluşuma karşı durması gerekiyor. Batının süslü cümlelerle ortaya koyduğu isteklerine karşı durması gerekiyor. Türkiye içinden geçtiğimiz süreçte Ortadoğu’da jeopolitik olarak başat güç olma yolunda. Bunu engelleme çabalarının da olduğu ortada. Bu nedenlerle Suriye’de PKK-YPG’nin içinde bulunduğu ve oluşturulmak istenen modele Türkiye’nin hayır demesi gerekiyor."
"DENGELİ BİR KANTONAL YAPI DÜŞÜNÜLÜYOR"
Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Suriye’de yaşanan son olayların Büyük Ortadoğu Projesi ile yakından ilişkili olduğunu belirterek, “ABD ve İngiltere’nin buna İsrail’i de katabilirsiniz hazırladıkları Büyük Ortadoğu Projesi devam ediyor. Suriye’de olanları bu kapsamda görmek gerekiyor. Suriye’de bundan sonra merkezi yönetimi güçlü bir üniter yapı ya da federasyon yerine anlaşıldığı kadarıyla kendi içinde dengeli bir kantonal yapı düşünülüyor. Sonuçta Türkiye’nin bölgede artan siyasi gücünü kullanmak isteyen batılı ülkeler yani ABD ve İngiltere Güney Kafkasya’dan Levant bölgesi olarak tanımlanan Akdeniz kıyısındaki bölgeye kadar olan coğrafyayı siyasi olarak Türkiye’nin kontrolüne bırakırken, Doğu Akdeniz ve Türkiye’nin kontrolünü de bir anlamda İngiltere alıyor. Batının genel planı bu. ABD ise bu siyasi ve coğrafi yapıyı oluşturduğu için büyük ölçüde, Asya Pasifik bölgesine gidiyor. Genel olarak yaşananları bu şekilde görmemiz daha doğru olacaktır” dedi.
ABD, Suriye hükümetini tanıma şartlarını açıkladı: Türkiye'yi ilgilendiren 2. madde dikkat çekti
"SURİYE ANCAK 20 YILDA KENDİNE GELEBİLİR"
İsrail’in Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği bombardıman sonrasında Suriye’de silahlı kuvvetlerin ve özellikle endüstri alt yapısının büyük zarar gördüğünü belirten Pekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye silahlı kuvvetleri bu saldırıların ardından büyük yara aldı. Suriye’nin endüstrisi yine bombardımanlardan dolayı büyük yara almış durumda. Baktığınız zaman gerçekten Suriye’nin tekrar eski haline dönebilmesi üretim yapabilen bir ülke haline gelebilmesi tam kapasiteyle çalışan bir ekonomiyi inşaa edebilmesi için en az 20 senelik bir süreye ihtiyaç var dersek abartmış olmayız. Dolayasıyla Suriye’de merkeze bağlı bir silahlı kuvvetlerin tam anlamıyla teçhizatıyla, donanımıyla kurulması zor. Bu süreçte hafif silahlardan oluşan daha çok savunma ağırlıklı bir mühimmat kapasitesinin olacağı bir ordunun kurulabileceğini söyleyebiliriz. Bu ordunun içinde Suriye Milli Ordusu ve YPG’nin içinde bulunduğu silahlı yapıdan elemanların bulunması muhtemeldir. Ancak dediğim gibi bunlar ağır silahlı değil, hafif silahlı olacaktır. Ayrıca HTŞ’nin de yeri geldiğinde kullanılmak için hazır tutulan ancak merkezi hükümete bağlı bir silahlı güç olarak yapılandırılması söz konusu olabilir. Bunu zaman gösterecekti"