İleri sürüş teknikleri uzmanı Ethem Genim, "Bizim kaza diye adlandırdığımız pek çok olayın hiçbiri kaza değil. Biz her türlü önlem alındıktan sonra elde olmayan nedenlerden vuku bulan trafik olaylarına kaza diyoruz" dedi.
Bir başka ileri sürüş teknikleri uzmanı Çetin Büyükçınar da "Oturuş pozisyonundan direksiyon tutuş pozisyonuna kadar, kazaların önüne geçebilecek püf noktalar var. Toplu taşıma araçları sürücülerinin kullandıkları araçların limitlerini, trafiğe kapalı bir sahada test etmeleri çok önemli" diye konuştu.
Üsküdar'da 1 Şubat'ta bir özel halk otobüsünün durağa girmesi sonucu 3 kişi öldü, 5 kişi de yaralandı. Sürücü, kazanın ardından "Araç aniden hızlanmaya başladı, kontrolümden çıktı" ifadelerini kullandı. 2 Şubat'ta ise Kadıköy'de yine bir özel halk otobüsü, tramvay yolu ile araç yolunu ayıran kaldırıma çarparak durabildi. Sürücü, olay sonrası yaptığı açıklamada, direksiyonun kilitlendiğini ileri sürdü.
"SÜRÜCÜNÜN DALGINLIK ANINA DENK GELMİŞ"
Ethem Genim, "1 Şubat'taki kazada, sürücünün bir dalgınlık anına denk geldiğini görüyorum. Çünkü önündeki araç durduğunda, direksiyonu çevirme açısına baktığımızda, kontrollü bir şekilde direksiyonu çeviriyor. Sürücü kaçarken aynı zamanda frene basmış olsaydı, aracı düz konuma getirecekti, aynı zamanda da maksimum bir yavaşlama sağlayacaktı. Burada gördüğümüz şey, sürücünün frene basmadan engelden kontrollü bir şekilde direkt kaçma çabası. Tek eksik, frene basmaması. Çünkü frene basmış olsaydı GPS'ten görürdük." diye konuştu.
"AYNI ARAÇLAR YURT DIŞINA SATILIYOR"
Genim, "Bu olaya kaza demek çok mümkün değil. Zaten bizim kaza diye adlandırdığımız pek çok olayın hiçbiri kaza değil. Her türlü önlem alındıktan sonra elde olmayan nedenlerden vuku bulan trafik olaylarına kaza diyoruz. Bunlar çok nadir de olsa aracın teknik sorunundan olabilir. Bu araç trafiğe yeni çıkmış. Trafiğe çıkmadan onlarca testten geçiyor. Türkiye bu araçları yurt dışına da satıyor. Yurt dışından bir şikayet geldiğini ben henüz duymadım" dedi.
"GAZ PEDALININ TAKILDIĞI İDDİASI DOĞRU DEĞİL"
Genim, gaz pedalının takıldığı iddialarına dair, "Bu araçlarda potansiyometre vardır. Şayet siz ayağınızı kaldırıp frene bastığınızda, aracınız hangi hızda takılırsa takılsın, araç yavaşlar. Hatta bunu deneyebilirsiniz. Bir ayağınızla frene bir ayağınızla gaza basın, araç yavaşlar." diye konuştu.
Araçlarda bulunan fren sistemleri hakkında bilgi veren Genim, "Bu araçlarda saatte 30 kilometre hızda dahi frene basınç uyguladığınızda, araç 5 metrede durabilir. Çünkü bu araçlarda çok ciddi fren sistemleri var. Motor freni, şaft freni, egzoz freni var. Özellikle rampa aşağı inerken, sürücünün kontrolünde rötarder dediğimiz kademeli bir düğme var ama ne yazık ki sürücüler bazen bunu kullanmıyor. Ana pedal ısınıyor ve frenin tutma oranı azalıyor. Yani 'fren patladı' diye bir şey yok. diğer sistemlerden bağımsız olarak çalışan 'acil fren' dediğimiz park freni vardır. Arka tekerlekleri kilitler. Direksiyonunuz düzse, bu fren kolunu 50-60 kilometre hızda bile çekebilirsiniz. Arka tekerlekler kilitlenir. Araç kayarak yavaşlar ve durur" dedi.
"İYİ BİR SÜRÜCÜ MOTORUNDAKİ ARIZAYI ANLAR"
Araçlarda bulunan elektronik beyin sistemlerine de değinen Genim, "Beyin sistemi, herhangi bir lambanın yanmamasını veya başka bir sorunu sürücüye uyarı ekranında gösterir. Motorun verimli çalışması için arızalarını da kontrol eder. İyi bir sürücü, motorunda bir arıza varsa bunu anlar" dedi.
İstanbul'da büyük bir şoför açığı olduğunu belirten Genim, "Kentsel dönüşüm gibi projelerle, Türkiye'de bir sürücü açığı oluştu. E sınıfı ehliyeti olan bir kişiye 30-40 tonluk bir kamyonu ya da içinde 100 kişi olan bir toplu taşıma aracını teslim ediyoruz. Ondan sonra sürücüyü suçluyoruz. Sürücülerin en büyük problemi, fazla mesai saatleri, düşük ücretler ve diğer sürücülerin yarattığı tehlikeler" diye konuştu.
SÜRÜCÜ NE YAPACAĞINA 1 SANİYE İÇİNDE KARAR VERİYOR
Bir başka ileri sürüş teknikleri uzmanı Çetin Büyükçınar, "Son yaşanan kazada aracın elektronik beyninin bozulmasıyla ilgili bir öngörüş var. 35 kilometre hızla giden bir araç sürücüsü, yapacağı eylem için 1 saniye civarında bir süre geçirir. Yani 9 metre sonra frene basılır, imdat freni çekilir veya direksiyon hamlesi yapılır. O esnada sürücünün verdiği kararda, maddi hasarla can kaybı yan yana konulduğu zaman, maddi hasarı göze alıp, bu sürüşü tamamlaması gerekmektedir." dedi.
Büyükçınar, "Oturuş pozisyonundan direksiyon tutuş pozisyonuna kadar, kazaların önüne geçebilecek püf noktalar var. Toplu taşıma araçları sürücülerinin kullandıkları araçların limitlerini, trafiğe kapalı bir sahada test etmeleri çok önemli" diye konuştu.
HALK OTOBÜSÜ ŞOFÖRÜ: ARACIN ÖZELLİKLERİ HAKKINDA EĞİTİM VERİLMİYOR
İstanbul'da 15 yıldır özel Halk otobüsü şoförlüğü yapan Haydar Engin ise "İETT'de ve Otobüs A.Ş.'de yeni bir araç trafiğe sürüleceği zaman şoföre aracın özellikleri hakkında eğitimi veriliyor. Ancak özel halk otobüslerinde bu eğitimler alınmıyor. Örneğin manuel vites bir araç kullanıyorsunuz. Otomatik vitese geçmeniz isteniyor. Bunun nasıl çalıştığı, mekanik bilgisi hiçbir şekilde şoföre verilmiyor" dedi.
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI: OTOBÜSLER YOLCU KAPMA YARIŞINA GİRİYOR
TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Cafer Yıldız da "Biz kazaların genellikle insan kusurundan kaynaklandığını ve bir sistem sorunu olduğunu düşünüyoruz. Halk otobüsleri, otobüs sahibine yüksek kazanç sağlamak için çok kontrolsüz şekilde araç kullanıyor, yolcu kapma yarışına giriyorlar. Yolcuların durak güvenliği de çok zayıf. Motorlu araçlar komisyonumuz diğer kuruluşlarla istişare içerisinde bir çalışma başlattı. Filo mühendisliği diye bir kavramımız var. Eğitim süreçlerinin çok iyi bir şekilde işletilmesi gerekmektedir" diye konuştu.
İlgili Haberler