İHA’nın haberine göre; Doç. Dr. Tombul, ailesinde böbrek taşı olan kişilerin, şikâyetleri olmasa bile kontrol amacıyla üroloji hekimine görünmelerini önerdi.
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Şevket Tolga Tombul; böbrek taşı hastalığının nadir görülen bir hastalık olduğunu belirterek, “Böbrek ve üriner sistem taşları dünya coğrafyasında yüzde 1 ila yüzde 20 arasında değişen sıklıkla görülmekteyken, ülkemizde yüzde 11 ila 15 görülüyor. Böbrek taşlarının bu kadar nadir gözükmesine rağmen her yaştan hastada görülebilmesi nedeniyle hasta çeşitliliği açısından farklılık gösteriyor. 3 aylık bebekten 80 yaşındaki bireye kadar böbrek taşları sık bir şekilde karşımıza çıkıyor” sözlerini kullandı.
“GÜNDE EN AZ 3 LİTRE SU İÇMELİLER”
Böbrek taşı hastalığında ameliyattan sonra hastaların kendi hayat standartlarına dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Tombul, fazla kilosu olan hastaların kilo vermesini; tuzsuz diyetle beslenmelerini ve en önemlisi günlük sıvı alımını artırmalarını tavsiye etti. Doç. Dr. Tombul, günlük sıvı ihtiyacıyla ilgili “Bu sıvı alımının arttırılması dediğimizde normal su alımından bahsediyoruz. Yani sadece su alımının iyi yapılması taş hastalığının yeniden nüks etme ihtimalini ve mevcut taşların büyüme hızını azaltabilir. Günlük yapılan idrar miktarının 2,5 litrenin altına düşmeyecek şekilde su tüketilmesi gerekmektedir. Taş hastalarının günde 3 ila 3,5 litre su tüketerek, taş oluşumunun ya da tekrarının önüne geçmeleri mümkün” diye konuştu.
Bazı taşların genetik altyapıları olduğunu ve bu tip hastalarda cerrahi sonrası farklı tedaviler de uygulanabileceğini ifade eden Doç. Dr. Tombul, ailelerinde böbrek taşı hastalığı olan kişilerin üroloji hekimine kontrole gelmelerini önerdi.
“TEKRARLAMA İHTİMALİ YÜZDE 25”
Böbrek taşlarının çoğu kez rastlantısal olarak tespit edilebildiğine değinen Doç. Dr. Tombul, “Böbrek taşları, üriner böbrek sistem içerisinde idrar kanallarında tıkanıklık yaparak, böbreklerde şişmeye bağlı olan yan ağrısı, kusma, bulantı, idrarda yanma ve kanama bazen de üretrada yani idrar kanalının son kısmında tıkanıklık yaparak tamamen idrar yapamama gibi hasta yakınmaları ile karşımıza çıkabiliyor” diye konuştu. Böbrek taşı sorunu yaşayan hastada böbrek taşı sorununun tekrar etmesi ihtimalinin hayatı boyunca yüzde 25 olduğunu ifade eden Doç. Dr. Tombul şunları söyledi:
“İlk 5 yıl içerisinde yüzde 50 oranında tekrarlayabilir. Bu nedenle ilk taş atağı tedavi edilmiş hastaların düzenli aralıklarla kontrol edilmesi de önem arz ediyor. Böbrek taşları tek taraflı ve ani başlayan, yan ağrısı, böğürde ağrı, kasıkta ağrı, idrarda yanma, idrar yapmada zorluk ve sık sık idrara çıkma gibi semptomlar gösterebiliyor. Yaptığımız tahlillerde idrarda kanama tespit edilebiliyor. Görüntüleme sistemi olan ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografide taşların yerleri tespit edildikten sonra da uygun tedavi yöntemlerine başlıyoruz.”
Doç. Dr. Tombul, temel tedavi yönteminin cerrahi olduğundan bahsederek “Böbrek taşlarında primer tedavi yöntemimiz cerrahidir. Ancak cerrahiden önce yeri ve boyutu uygun olan; böbrek içinde ve üreter denilen kanalın böbğreğe yakın kısmında olan taşlara vücut dışından uygulanan şok dalgaları ile kırma (ESWL) yöntemide uyguanabilir. Kırma işleminin yapılamadığı olgularda yüksek teknoloji ürünü enerji cihazlarının (holmium lazer) kullanıldığı endoskopik (Kapalı) cerrahiler uygulanır. İdrar yolundan böbrek içerisine ya da sırttan böbrek içerisine endoskopik ekipmanlar ile girilip, taşlar kırılıp ve vücut dışarısına alınabiliyor” dedi.