Uzmanı uyararak çocuklarda dikkatle ilgili karıştırılmaması gerekenleri açıkladı

Uzmanı uyararak çocuklarda dikkatle ilgili karıştırılmaması gerekenleri açıkladı

Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Fatma Eren, çocuklarda dikkat eksikliği ve dikkat dağınıklığı konusunda uyarılarda bulundu.

Dikkat dağınıklığı ve dikkat eksikliğinin birbirine yakın ancak farklı sorunlar olduğunun altını çizen Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Fatma Eren, “Dikkat eksikliği; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olarak tanımlanan ve tedavisi olan bir hastalık/bozukluk iken dikkat dağınıklığı, farklı durumlara bağlı gelişen, değişken bir sorundur” dedi.

“DİKKAT DAĞINIKLIĞINI HERKES YAŞAYABİLİR”

Çocuklarda dikkat dağınıklığı ve dikkat eksikliğinin birbiriyle sık karıştırıldığını dile getiren Uzm. Dr. Eren, “Dikkat dağınıklığını zaman zaman herkesin yaşaması mümkündür. Dikkati dağılan kişilerin işi toparlaması oldukça zordur. Kişiler zihinlerini toplayıp konuları aktarmada zorluk yaşarlar. Dikkat dağınıklığı ve dikkat eksikliği birbirinden farklıdır. Dikkat dağınıklığı her zaman yaşanabilir ve herkesin başına gelebilir. Dikkat eksikliği ise tedavi gerektiren bir durumdur. DEHB, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğudur. Bu hastalıkta çocuklar yerlerinde duramazlar. Dikkatlerini toplayamaz ve derslerinde sorun yaşarlar. Dikkat dağınıklığı olan bir çocuk bu sorunu devamlı yaşamaz. Fakat DEHB sorunu yaşayan çocuk bu sorunu devamlı yaşar ve bunu çevreye yansıtır” diye konuştu.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) çocuklarda ve gençlerde davranışsal ve ruhsal hastalıklar sınıfına girdiğinin altını çizen Uzm. Dr. Eren, “Dikkat eksikliği; dürtüsel davranışlar, otokontrol bozuklukları ve ek olarak hiperaktivite ile kendini gösterir. Toplumdaki görülme oranı çocuklarda yüzde 8, ergenlik dönemindeki kişilerde ise yüzde 6 olarak saptanmıştır. Genellikle çocukluk çağı hastalığı olarak görülmekle birlikte erişkinlerde görülme oranı yüzde 4'tür” şeklinde konuştu.

Hiperaktivitenin, bu sendromun önemli bir parçası olmasına rağmen tek başına dikkat eksikliğinin de oldukça sık görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Eren, “Çocuklarda hiperaktivite varlığında tanı daha kolay konulabilirken sadece dikkat eksikliği olan hastalarda tanı daha geç koyulabilir. Dikkat eksikliğine sahip birçok birey, hastalığın farkına varmadan hayatını sürdürür” dedi.

Dikkat dağınıklığı ve dikkat eksikliğinin birbirine yakın ancak birbirinden farklı sorunlar olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Eren, “Dikkat eksikliği, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olarak tanımlanan ve tedavisi olan bir hastalık/bozukluk iken dikkat dağınıklığı, farklı durumlara bağlı gelişen, değişken bir sorundur. Dikkat dağınıklığını uykusuzluğa bağlı performansın düşmesi, tam olarak kullanılamaması olarak görülürken, daha dinç olunan bir günde kişinin performansı daha yüksek ve iyi olabilir. Yani durum değişkendir. Dikkat eksikliğinde ise uykudan, günden, durumdan bağımsız her zaman performans sorunları yaşanmaktadır. Tam da bu nedenle iyi bir ayrım yapılmalı ve destek alınması gerekmektedir” açıklamasında bulundu.

“DİKKAT DAĞINIKLIĞI BELİRTİLERİ”

Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat dağınıklığının farklı olarak görülebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Eren, “Çocuklar derslerine odaklanamazlarken, yetişkinlerde verimli çalışamazlar. Aceleci ve panik tavırları hata yapmalarına sebep olur” diye konuştu.

Uzm. Dr. Eren, dikkat dağınıklığı belirtilerini şöyle açıkladı:

“Dikkat dağınıklığı olan kişiler birden fazla eylemi aynı anda yapmaya çalışırlar. Kitap, dergi gibi materyalleri okumakta zorluk çekerler. Tanıdıkları insanların isimlerin ve yüzlerini hatırlamakta zorluk çekerler. Dikkat dağınıklığı olan kişiler bir konu üzerinde uzun süre odaklanamazlar. Dış çevreden gelen uyarılara açıktırlar. Etraftan gelen ses ile dikkatleri dağılır. Kişiler kendilerini ifade etme konusunda da zorluk yaşarlar. Dikkat dağınıklığı çocuklar ve yetişkinler için oldukça zordur.”

“DİKKAT EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ”

Dikkat eksikliğinde en sık görülen belirtinin, çocuklarda okul başarısında düşüklük olduğunu aktaran Uzm. Dr. Eren, şu bilgileri paylaştı:

“Çocuk derse konsantre olamaz, dikkatini bir süre toplayabilseler bile dikkatini koruma noktasında sıkıntı ve güçlük yaşar. Genellikle hayallere dalma, anlatılanları dinlememe, kendi dünyasına kapanma şeklinde belirtiler olur. Aynı durum erişkinler için de geçerlidir. Dikkat eksikliği bozukluğuna sahip bireyler detaylara dikkat etmez, verilen komutlara uyum sağlayamaz ve organizasyon problemleri yaşarlar. Bu bireyler günlük rutin işlerini yapamaz ve dikkatleri kolayca dağılır. Hiperaktivite de tabloya eklendiğinde, kişiler aynı yerde uzun süreli sabit duramaz, oturamazlar. Bu bireyler çok konuşur, karşısındaki kişilerin konuşmasını bitirmesini bekleyemez, bekleme gerektiren ya da sırayla yapılması gereken işleri yapmakta sıkıntı yaşarlar.”

“EGZERSİZLER YAPILABİLİR, OMEGA 3 SIK TÜKETİLEBİLİR”

Dikkat dağınıklığı tedavisinde uygulanabilecek yöntemlere değinen Uzm. Dr. Eren, “Dikkat dağınıklığı tedavisinde dikkat güçlendirmek için bazı egzersizler düzenli olarak yapılmalı, sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli ve Omega-3 yönünden zengin olan gıdalar sık sık tüketilmelidir. Bireyin odaklanmada zorluk yaşadığı konuları belirleyip nedenleri çözülmeye çalışılmalıdır. Uyku düzenine dikkat edilmeli ve düzenli olarak da spor yapılmalıdır. Böylece dikkat dağınıklığı tedavisi olumlu sonuçlanır” ifadelerini kullandı.

“DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞU TEDAVİSİ”

Dikkat eksikliği bozukluğu tanısı alan kişinin tedavisinin, kişinin yaşı, cinsiyeti, var olan diğer hastalıkları ve bulguları doğrultusunda düzenlendiğini belirten Uzm. Dr. Eren, “Dikkat eksikliğine eşlik eden hiperaktivite varlığında, farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir. İlaçlı ve ilaçsız tedavi yöntemleri bulunan dikkat eksikliği rahatsızlığında genellikle her iki tedavi yöntemi bir arada uygulanır. İlaçsız tedavide mental ve fiziksel egzersizler önemli bir paya sahiptir. Çocuklarda ilaçsız tedavi, çocuğun aldığı terapi ve eğitimlerin yanı sıra ebeveyn eğitimi de gerektirir. Ailenin tedavi süreci boyunca anlayışlı ve sabırlı olması gerekir. Çocuğun yaptığı eylemlerin yaramazlıktan değil bir rahatsızlıktan kaynaklandığı unutulmamalıdır. Tüm bunlarla birlikte hekim, tedaviyi desteklemek amacıyla bazı ilaçlar reçete edebilir. İlaçların düzenli ve önerilen dozda kullanımının yanı sıra tedavi süreci boyunca ailenin öğretmenlerle ve ailenin hekimle sürekli olarak irtibat hâlinde olması, tedavinin sürdürülebilirliği ve etkinliği açısından önemlidir” dedi.