İHA’nın haberine göre; Mevsim geçişlerinde, özellikle bahar aylarında gün ışığına maruz kalınan sürenin değişmesine bağlı olarak seratonin salınımında yaşanan değişikliklerin uykusuzluğu tetikleyebileceğine dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Levent Gül şunları belirtti:
“Uykusuzluk sorunu yaşamamak için televizyon karşısında kısa kestirmelerden uzak durulmalıdır. Yatmaya 2 saat kala herhangi bir besin tüketilmemelidir. Özellikle çay-kahve gibi uyarıcılardan uzak durulması önemlidir. Uykusuzluk sorunu yaşayan kişilerin akşam sporu yapması faydalı olabilmektedir. Hafta sonu dâhil aynı saatte yatılıp, aynı saatte kalkılmasına dikkat edilmelidir”
Uykunun fiziksel olarak dinlenmeye zemin hazırladığı gibi bilişsel fonksiyonların da yenilendiği bir dönem olduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Levent Gül, sağlıklı bir ruh-beden dengesi için uyku kalitesinin artırılmasının önemli olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Gül, “Kronik uykusuzluk; gündüz dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, günlük performansta düşme, mizaç değişiklikleri, tansiyon ve metabolik bozukluklar gibi birçok soruna neden olabilmektedir” sözlerini kullandı.
“ÇOK KAFEİN TÜKETMEK UYKUSUZLUK YAPABİLİR”
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Gül, uykusuzluğun nedenleri arasında yaşlanma, yatmadan önce çok fazla uyarana maruz kalma (televizyon izlemek, telefon-bilgisayar kullanmak vb.), çok kafein tüketme, gürültü, rahatsız bir yatak odası veya gerginlik-heyecan hissinin sayılabileceğini ifade etti.
“GÜN IŞIĞINI AZ ALMAK, SIK İDRARA ÇIKMAK VE STRES RİSKİ ARTIRIR”
Gün içinde çok uyumanın, güneş ışığı almamanın, sık idrara çıkmanın, sıcak-soğuk-nem dengesizliğinin, fiziksel ağrının, jet-lag’in ve bazı ilaçların da uykusuzluğa yol açabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Gül, “Ayrıca stres, endişe, depresyon veya yoğun iş programları uykuyu etkileyebilir.
Uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu gibi ciddi uyku bozuklukları zaten uykusuzluk kaynağıdır” ifadelerini kullandı.
Mevsim geçişlerinde, özellikle bahar aylarında gün ışığına maruz kalınan sürenin değişmesine bağlı olarak melatonin (uyku-uyanıklık döngüsü yani sirkadyen ritmi düzenleyen madde) salınımında da değişiklikler yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Gül şunları söyledi:
“Bu değişiklikler de hem uyku- uyanıklık sisteminde hem de duygu durumunda değişimlere yol açar. Depresif ruh hali ile birlikte uykuya dalma ve uykuyu sürdürme güçlükleri yaşanır”
“ALTINDA UYKU APNESİ, NARKOLEPSİ VE HUZURSUZ BACAK SENDROMU YATABİLİR”
Sürekli uyuma isteği kadar istenildiği halde uyuyamamanın da büyük sorun oluşturabileceğini belirten Prof. Dr. Gül, “Her iki durum da ciddi bir hastalığın habercisi olabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Aşırı uykulu veya uykusuz olmanın en önemli sebepleri; uyku apnesi, narkolepsi ve huzursuz bacak sendromu gibi uyku hastalıkları ya da depresyon gibi ruhsal rahatsızlıklardır. Bu durumlardan herhangi biri yaşanıyorsa mutlaka uzman bir hekime başvurulmalıdır” dedi.
“ÖNEMLİ OLAN KALİTELİ UYKU VE DİNÇ UYANMAK”
Erişkin insanlarda ortalama 7-8 saatlik uykunun yeterli olacağını işaret eden Prof. Dr. Gül, şöyle devam etti:
“Ancak uyku süresi kişiden kişiye değişebilir. Önemli olan kaliteli uyku ve dinç uyanabilmektir. Kronik uykusuzluk problemi yaşayan bireylerde zeminde yatan sorunun belirlenip buna göre bir tedavinin planlanması gerekmektedir. Uykusuzluk tipine göre önce günlük yaşam düzenlemeleri uygulanmalı, daha sonra melatonin takviyesi gibi ilaç tedavileri tercih edilmelidir.”
“TELEVİZYON KARŞISINDA KESTİRMEKTEN VAZGEÇİN”
Kaliteli bir uyku için öncelikle yatak odası dışında uyumamaya gayret gösterilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hakan Levent Gül, önerilerini şu şekilde sıraladı:
“Televizyon karşısında keyifli olduğu zannedilen kısa kestirmeler gece uykusunu bozabilmektedir. İdeal oda sıcaklığı olan 21-22 derece sağlanmalıdır. Televizyon, cep telefonu, bilgisayar gibi elektronik eşyalar yatak odasında bulunmamalıdır. Yatak odasının ışık ve ses izolasyonuna dikkat edilmelidir. Yatak odasında ışık olmamalıdır. Uykuda salgılanan ‘melatonin’ sadece karanlıkta aktive olmaktadır. Bu alınım, gündüz ışık gördüğümüz vakit salınan ‘seratonin’ dengesi için de çok önemlidir. Uyku için yatağa yatmadan önce diş fırçalamak veya tuvalet ihtiyacı gibi hazırlıklar bitirilmelidir. Yatmaya 2 saat kala herhangi bir besin tüketilmemelidir. Özellikle çay- kahve gibi uyarıcılardan uzak durmak önemlidir. Uykuyu getirmesi için tüketilen süt, diğer yiyecek ve içecekler reflüyü tetikleyebilir. Haftada en az 3 gün spor yapılmalıdır. Uykusuzluk sorunu yaşayan kişilerin akşam sporu yapması faydalı olabilmektedir. Hafta sonu dâhil aynı saatte yatılıp, aynı saatte kalkılmasına dikkat edilmelidir. Yatağa yatılmasına rağmen yarım saat 45 dakika uyunamadığı takdirde yataktan çıkılmalıdır. Farklı bir odada kitap okunarak tekrar yatılması olumlu sonuçlar vermektedir.”
“DÜZENLİ UYKU BAĞIŞIKLIĞI ARTIRIR, VÜCUDU TAMİR EDER”
Düzenli uykunun kişinin konsantrasyonu ve üreticiliğini artırdığının altını çizen Prof. Dr. Hakan Levent Gül, “Düzenli uyku bağışıklık sistemi sağlığını destekler, vücudu tamir eder, kalp ve sindirim sistemi sağlığını korur, daha genç kalmayı sağlar, stres seviyesini düşürür, yaşam kalitesini artırır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.