Elazığ'ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak'ta, 6.8 büyülüğünde meydana gelen depremde, can ve mal kaybı yaşandı. Elazığ depreminin ardından Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde birçok kentte çeşitli büyüklüklerde yüzlerce deprem meydana geldi.
En son Bingöl'de 14 Haziran günü, 5.7 büyüklüğünde meydana gelen depremde 1 kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Bingöl'de meydana gelen depremin ardından artçı sarsıntılar da sürdü. Bölgede birçok binada da hasar oluştu.
ÇAMURLU YAPILAR 5, BETONARME YAPILAR 7 BÜYÜKLÜĞE DAYANIR
Malatya İnönü Üniversitesi İnşaat Teknolojisi Bölüm Başkanı ve Öğretim Görevlisi Vehbi Aluçlu, zemin yapılarının önemli olduğunu belirterek, "Zemin yapısı çürük bir zeminde bulunuyorsanız zaten binanızda taşla çamurun tutturularak yapıldığını düşünürsek, bu tür binaların 5.5 büyülüğündeki depremlerde zaten göçtüğünü biliyoruz.
Çoğunluğu tek katlı olan kerpiç yapılarda büyük hasara yol açtığını ve olası 5 ve üzerindeki büyüklükte bir depremde bu yapıların yüzde 90'ının yıkılma riski taşıdığını da biliyoruz. Normal betonarme binalar bizi çok ilgilendiriyor.
Betonarme binalarımızın 7 ve üzerindeki büyüklüğünde depremlere dayanacağını biliyoruz. 2000 yılından önce yapılmış binaları ayrı bir kategoride değerlendirmemiz gerekiyor, 2000 yılından sonra yeni deprem yönetmeliğiyle yapılmış binalarımızı başka bir platformda değerlendirmemiz gerekiyor" dedi.
'2000'DEN ÖNCE YAPILAN BETONARME BİNALARA DİKKAT'
Aluçlu, bu bölgedeki yapı stoklarının çok kötü durumda olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"İnsanların ekonomik gücünün olmamasından kaynaklı olarak kerpiçten, ahşaptan, taştan veya çamurdan yapılmış evleri, bir de mühendislik hizmeti alınmadığında 5 büyüklüğündeki depremde bile can ve mal kaybına sebep olabiliyor. Betonarme binaların da 2000 yılından önce yapılmış olanlarına çok dikkat etmemiz gerekiyor.
2000 yılından sonra yapılan binalar daha sağlıklı sonuç verecekler diye düşünürken, Malatya ve bu bölgede 2000 yılından önce yapılmış binaların yüzde 65 mertebesinde elle üretilen betonlarla yapılmış binaların mukavemeti çok kötü, mühendislik hizmeti almadan yapılmış binalarımız olası muhtemel bu depremlerde can ve mal kayıplarının çok olmasına sebebiyet verecek bir durumda."
'FAYI DEĞİL, BİNAYI KONUŞMAK GEREKİYOR'
Deprem öncesi çözüm üretilmesi gerektiğine de dikkat çeken Aluçlu, "Bizim fayı konuşmaktansa binayı konuşmamız gerekiyor. Bina eğer çürükse bunu kontrol ettireceksin. Deneysel sonuçlarını tespit ettirip mukavemet değerine baktıracağız olası depremde yıkılma ihtimali varsa bu binayı önceden ya yıkacağız ya da onaracağız, güçlendireceğiz.
Sonuca bu şekil gitmemiz gerekiyor. Bakın oran çok önemli yüzde 65 binalarımızın sıkıntılı olduğunu söylüyorum. Özellikle bitişik yapılmış binalar çok çok daha olası muhtemel depremde karşımıza can ve mal kaybı olarak çıkacak" diye konuştu.
YENİ YAPILAN BİNALARDA 'DEPREME DAYANIKLILIK' İLKE EDİNİLMELİ
İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Türkmen de bazı yapılarda bir düzensizliğin olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Kabul ettiğimiz bir durum değildir düzensiz yapılar. Siz taşıyıcı sistemde bir model seçmelisiniz. Taşla yapacaksanız taşların boyutları, taşların birbirine giydirilmesi, birbirine geçirilmesi, taşların arasındaki bağlayıcı malzeme hepsinin dikkate alınması lazım.
Tuğla ile yapacaksanız tuğla şekilde birbirlerine geçirilmesi halinde ters malzeme ve malzeme miktarı, üzerine atıl atacaksanız yapının 4 tarafındaki bütün taşıyıcı duvarların üzerinde birbirine bağlantılı olması gerekiyor. Depremde briket ve kerpiç yapıların büyük şiddetteki bir depremde yıkılması kaçınılmaz, yeni yapılacak yapılarda depreme dayanıklılığın ilke edinilmesi ve denetlenmesi gerekiyor.
Bakın Bingöl'de yaşanan deprem bölgesinden gelen fotoğrafta gördüğüm kadarıyla buraya bir tane atıl atılmış, o atılı bir tarafa atmış ve devamı yok, sadece tek boyutlu olarak atılmış. Sarsıldığı anda da esnemeye müsait darbe yediği anda rijit malzeme ne yapıyor?
Bir tarafa savrularak bir tarafın da yıkılmasına sebebiyet vermiş. Vatandaş o malzemeyi koyduğunda yapımı daha sağlam bir hale getirdiğini zannediyor ama bu tip yapılara eklenen, birbiriyle bağlantısı olmayan, yapının tümüne uygulanmayan sistemler aslında yapının yıkılmasına neden olabiliyor. Yanında bir tane daha yapı var, daha düzgün bir sistemli olsaydı o yanındaki bina gibi yıkılmazdı."
TÜM EV EŞYALARININ SABİTLENMESİ GEREKİYOR
İç Mimarlar Odası Malatya İl Temsilcisi Yasemin Avşar, iç mimarlar olarak önceliklerinin ergonomi, konfor ve can güvenliğinin olduğunu kaydederek, "Depremden önce bizim almamız gereken tedbirlerimiz; hareketli mobilyaları sabitlememiz gerekir. Arkasından doğal gaz ve tesisat gruplarımız elektrik, su, doğal gaz kısımlarını deprem sonrasında kapatmamız gerekiyor.
Eğer apartmanımızda bir asansörünüz varsa kapısına 'deprem zamanı asansöre binmek tehlikelidir' yazıları yazılması gerekir. Yangın ve dışarı çıkış yapılarımızın dışarıya açılması gerekiyor. Ayrıca, başta televizyon, mobilyalarımız, dolap, gardırop gibi gruplarımız oluyor. Bunları sabitliyoruz ve sarsıntı esnasında bunların zarar vermemesi gerekiyor insanlara" diye konuştu.