İnsanlık olarak üstünde yaşadığımız gezegenin havasını, suyunu, toprağını kirlettik ancak görünüşe göre bu da yetmemiş olacak ki dünyamızın yörüngesinde ve uzayda da çöp biriktirmeye başladık.
Bir uzay aracından kopan vidadan, görevini tamamlamış ve tamamen başıboş halde gezen uydulara kadar faydasız olarak nitelendirilebilecek her şeye uzay çöpü adı veriliyor ve 10 milyon parçadan oluşan bir uzay çöpü olduğu tahmin ediliyor. Bunlar arasında teleskoplarla ve radarlarla takip edilemeyen saatteki hızı 28 km’ye ulaşabilen çöpler de bulunuyor.
European Space Agency (Avrupa Uzay Ajansı) tarafından yayınlanan verilere göre, dünyanın yörüngesinde 8 bin 950 uydu bulunuyor. Uzaya fırlatılan 5 bin uydunun ise sadece 950 tanesi çalışır durumda. Bu uyduların dünyaya tekrar geri dönmelerinin maliyeti çok yüksek olduğu için uzayda kalmaları tercih ediliyor ve uzay çöpü haline geliyorlar.
Tarihin ilk uzay çöpü olarak kabul edilen şey ise ABD tarafından 17 Mart 1958 yılında uzaya fırlatılan Vanguard I uydusu.
Uzay çöplüklerinin etkileri ise boyut fark etmeksizin çok büyük olabiliyor. Saatteki hızı 7-8 km’yi bulan ufak parçacıklar, uyduların en büyük düşmanları arasında yer alıyor. Bu parçaların etkilerini daha iyi bir şekilde anlatmak gerekirse 0,2 mm çapındaki bir kuru boya parçacığının, 1983’te Challenger uzay mekiğinin kabin camını kırdığı biliniyor.