Uyuza dikkat
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, 22 yıllık uzmanlık tecrübesinde bu kadar uzun süren bir uyuz atağı görmediğini blirtti ve açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamalar…
Eskiden daha çok askeri koğuşlar, yurtlar, bakım evleri gibi toplu yaşamın yoğun olduğu yerlerde rastlanan uyuz salgınları, son 3 yıldır evlerde de ortaya çıkıyor.
Dirençli uyuz vakaları sebebiyle neredeyse 3 yıldır devam eden salgının piyasadaki ilaçların çoğuna hastalarda direnç gelişmesi nedeniyle hastaların tam olarak tedavi edilemediğini, bu nedenlerle de aile içi bulaşın devam ederek topluma da yayıldığını vurgulayan uzmanlar, çareyi geleneksel yöntemlere dönüşle arıyor.
Çoğu dirençli uyuz vakası, doktorun reçetesi ile eczanelerde yapılan yapma ilaçlarla tedavi edilebiliyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, "22 yıllık meslek hayatımda ilk defa bu kadar uzun süre devam eden bir uyuz salgını görüyorum. Yaklaşık 3 yıldır falan sürüyor. Genellikle birkaç tane dermatolog dolaşıp, piyasadaki birçok ilacı kullanıp fayda görmeyen hastalar geliyor. Hatta tüm aile, çoluk çocuk uyuz şikayeti ile başvurabiliyor. Ya da aynı evde yaşayan arkadaşlar arasında değişik zamanlarda hastalık ortaya çıkabiliyor" diye konuştu.
"Evdeki eşyaları her gün temizliyorum, çarşafları, çamaşırları yıkıyorum, kaynatıyorum ama geçmiyor" diyerek kendilerine başvurduğunu anlatan Kutlubay, "Aslında haklılar, çünkü mevcut ilaçlara karşı direnç geliştirmiş oluyor çoğu. İlaçları etki etmeyince de aile içinde yayılıyor, aile içinde yayılım da toplumda yayılmasına artırıyor. Biz eskiden uyuzu daha çok koğuş, yatakhane, yurt ya da bakım evi gibi toplu yaşanılan yerlerde görürdük. Çünkü oralarda bulaş çok daha kolay olurdu. Oralarda yine görüyoruz ama artık aile içi bulaşlar çok arttı" şeklinde konuştu.
Dirençli uyuz vakalarını artık yapma ilaçlarla yönetmeye çalıştıklarını belirten Kutlubay, şunları söyledi:
"Artık eczacılara özel olarak ilaç hazırlatıyoruz. Dolayısıyla geleneksel yöntemlere biraz dönüş yaşıyoruz. Bu tarz yapma ilaçları eski doktorlar çok kullanırdı, çünkü piyasada bu kadar ilaç seçeneği yoktu. Ama şu an çok seçenek olsa da mevcut ilaçlara bir direnç söz konusu. O nedenle yapma ilaçlara yönelmek zorunda kaldık. Yapma ilaçlarda kükürt, katranlar, bir takım farklı maddeler var. Tek dezavantajları kötü kokması. Çünkü bu ilaçları cilde en az 3 gün üst üste sürmek ve 3 gün boyunca yıkanmamak gerekiyor. Bu da hastalarda biraz sosyal izolasyona sebep oluyor, ya işe gitmiyorlar ya da sosyal hayattan çekiliyorlar tedavi nedeniyle" dedi.
Sadece Türkiye’de değil dünyanın çeşitli ülkelerinde de uzun süredir devam eden uyuz salgınları olduğuna vurgu yapan Prof. Kutlubay, "Onların da başlarına bela. Ama sanırım bizde biraz daha fazla gibi duruyor. Pandemi ile beraber aile içi bulaşlar arttı evet, tüm aile uyuzlu bir şekilde kliniklere gitmeye başladı. Ama salgının devam etmesinin asıl nedeni, piyasadaki mevcut ilaçların çoğuna karşı hastalarda direnç gelişmesi. Uzun süre aynı ilacı kullandığınızda mikroorganizma ya da parazitlerin direnç geliştirme durumu var. “ dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ayrıca, biz tedaviyi belirtisi olsun olmasın ailedeki herkese veriyoruz. Çünkü aile içinde bir kişide uyuz varsa, diğerlerinde belirtiler hemen ortaya çıkmayabiliyor. Uyuzun belirtisi gece uyutmayan kaşıntılar, el parmakları arasında, el bileği ve karın bölgelerinde sivilce benzeri döküntüler. Bu belirtiler olmadan da uyuz kapmış olabiliyorsunuz, çünkü bu kaşıntılar 2-3 hafta sonra ortaya çıkıyor. O yüzden kaşıntı olsun olmasın, evdeki herkesin bu ilaçları kullanması zorunlu. Ayrıca evdeki bütün çarşaflar, havlular, giysiler, en az 60 derecede yıkanmalı. Yıkanamayacak olanlar ya kuru temizlemeye verilmeli ya da bir torbaya sıkıca kapatılıp balkonda bir hafta bekletilmeli."