Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Uyanmayanlar uyanacak mı?

Amaç bellidir, niyet bellidir. "Demokrasi - tramvay" benzetmesiyle amaç yıllar önce açıkça söylenmiştir. "Anayasanın değiştirilemez maddeleri olmaz." söylemleri de amacın ne olduğunu daha o zaman ortaya koymuştur. FETÖ darbesinden sonra da "aynı menzil" ifadesiyle amaç açıkça itiraf edilmiştir. 

Sadece söylemler değil yıllardan beri yürütülen uygulamalar da amacın ve niyetin ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Gülen cemaatiyle iş birlikleri, Gülen'e yapılan güzellemeler, ziyaretler, cemaatin her istediğini vermeler... Her şey ortadadır.

PKK ile, Öcalan ile, onların siyasi örgütleriyle yürütülen müzakereler, varılan anlaşmalar, bunların sonucunda ortaya çıkan görüntüler, Diyarbakır mitingleri, Habur sınır kapısından zafer işaretleriyle giren bölücüler, Türkiye topraklarından YPG'ye yardıma giden peşmergeler... Bunların da hepsi fotoğraflarıyla, canlı çekimleriyle ortadadır.

Bütün bu söylemlere, fotoğraflara, canlı çekimlere rağmen insanlarımızın önemli bir kısmı hâlâ uyanmamıştır. PKK konusunda uyanmayanlara tek bir soru: Şehitlerin sorumlusu, muhalefet lideri midir, yoksa 17 yıldır ülkeyi yönetenler mi? Yahut şöyle soralım: Bir ülkede asayiş yok ise bundan iktidar mı sorumlu tutulur, yoksa muhalefet mi?

Eski tüfek bazı liberaller "Bizim yıkamadıklarımızı bunlar sayesinde yıkarız." umuduna kapılmışlar, bütün desteklerini vermişlerdir. Yanıldıklarını ancak hapishanelere atılınca anlamışlardır.

Cemaat, "aynı menzil" konusunda hiçbir şüpheye düşmedi. Ama yöntemler ve çıkarlar farklıydı. Mezhepler tarihinde çok sık görülen "yol" farklılığı vardı. Yine mezhepler tarihinde görülen hesaplaşma ve boğazlaşma oldu. Kavgaya dışarıdan bakanlar olayı başka türlü yorumladılar ve yine uyanmadılar.

Son zamanlarda "yerli, millî, beka" söylemlerine aldananlar sıraya girdi. Bunlar arasında beka meselesini koltuk ve makam için düşünenler, ancak koltuk ve makamlarını kaybedecekleri anlaşılınca uyanacaklardır. Samimi olanların ne zaman uyanacağını kestiremiyorum. Her halde, söylem ve uygulama tekrar değişince uyanacaklardır.

Bir de başörtüsü meselesi var. Konuyu özgürlük mücadelesi zanneden, haydi öyle düşünen diyelim, aydınlar, yazarlar var. Konuyu özgürlük mücadelesi olarak düşünen başı açık modern hanımlar var. İstanbul seçimlerindeki uygulamalar, bu aydınların ve hanımların hiç olmazsa bir kısmını uyandırmış olmalı. Amacın ve niyetin ne olduğu, amaç için her türlü yöntemin mubah sayıldığı artık anlaşılmış olmalı. Ama eminim ki hâlâ uyanmamış olanlar pek çok. Onlar ne zaman uyanacaklar?

Devran böyle devam etmez. Ama ola ki devran böyle devam ederse...

Devran böyle devam ederse hiç şüphesiz uyanmayanlar da uyanacaklardır. Özgürlük zannettikleri konularda zorlandıkları zaman uyanacaklardır. Bir takım şeyler kendilerine zorla yaptırılmaya başlandığı zaman uyanacaklardır. Zora direnenler hapislere düştükleri zaman uyanacaklardır. Fakat son pişmanlıklar fayda sağlamayacaktır.

Bir de satın alınmış gazetelerdeki son kalıntılar var. Şimdilik durumu idare ettiklerini düşünüyorlar. Satır aralarındaki bazı dokundurmalarla onurlarını kurtardıklarını sanıyorlar. Onların son uyanma tarihleri, kapı önüne konulacakları tarihler olacaktır.

Yerliciler, millîciler federasyon konusu yasalara girmeye başladığı zaman uyanacaklardır. Yasa maddeleri ile uyanmayanlar, uygulamaları görünce uyanacaklardır. Okuyuculardan özür diliyorum, galiba ben bile hâlâ uyanamadım. Baksanıza "yasa" filan diyorum. Amaç ve niyet için yasanın çoktan rafa kaldırıldığını, onun yerine k'li h'li bazı kısaltmaların konulduğunu ben bile atlamış bulunuyorum.

İstanbul seçimlerindeki uygulamalar, neyin ne olduğunu, kimlerin niyet ve amaçlarının ne olduğunu bir daha göstermiştir. Kimlerin hangi yöntemleri uygulayabileceğini bir daha ve açık biçimde göstermiştir. Şatafat ve zorbalık at başı gitmektedir.

Ben bazı tahminlerimi söyledim. Ne dersiniz, uyanmayanlar uyanacak mı? Uyanacaklarsa ne zaman uyanacaklar? 

 

Yazarın Diğer Yazıları