Uyanık ‘dindarlar’ atlası!
Mahkemenin bu kararı resmen ‘millete küfretme özgürlüğü’ne darbedir!.. Mâlûm bu özgürlük, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde de yer alması gereken ‘günaha girme özgürlüğü’nün kardeşidir!..
Gözde müteahhitlerimizden Mehmet Cengiz’in tapelere yansıyan biçimde millete sövmesini hazmedemeyen eski Türkiye’nin vesayetçi kafası hakaret dâvâsı açmıştı... İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi de delillerin hukuka aykırı elde edilmiş olup olmadığına bakmadan, daha önce verilmiş takipsizlik kararına aldırış etmeden Cengiz’i 8 bin TL mânevî tazminata mahkûm etmiş...
İşte darbe budur!.. “Anayasayı tanımıyorum” diyenler değil, kendisine sövüldüğü için dâvâ açanlar ve bu dâvâyı tazminata bağlayanlar darbe yapmış olurlar yeni Türkiye’de!.. Çünkü ‘günah işleme’ ve ‘millete küfretme’ özgürlüğünün teminat altına alınmadığı bir ülke 2023 vizyonunu yakalayabilir mi? İşte bütün mesele bu!..
‘Paraleller, faiz lobileri, kan içiciler, baronlar’ pusuya yatıp vesayet rejimini diriltmeye çalışırlarken, zulalarda terörist heykeli yontarak ondan ‘stratejik ortak’ çıkaran ve de milletin neresine ne koyacağını iyi bilen ‘demokrasi mücahitleri’ aslanlar gibi direniyorlar!..
Zaten sandık sırattan daha mühimdir, ‘dezenfektan kireci’ gibidir!.. Girip çıkıyorsun, tertemiz oluyorsun!..
***
Sandığa yön veren iradenin sağlığını test etmek için bazen televizyon izlemek şart... Ne kanallar var? Üçüncü sınıf müzik eşliğinde ilahîler... Berbat sesli, hoca kılıklı cahil herifler... Sorular cevaplar, en alt seviyede vaaz, vaaz arası bol reklam ve kampanyalar!..
Telefon düşürebilen, yetişebilen alıyor, kapıyor ‘akıllı’ seccadeyi... Neredeyse senin yerine namaz kılacak!.. Zaten bu teknolojinin son aşaması, midesine düşkün Müslümanlar için oruç tutacak portatif mide herhalde!..
Vaazı en heyecanlı yerinde kesen ‘hoca’, ‘müminler’e zor soruyu yöneltiyor: “Erkeklerin haftada bir gün kılmalarının farz olduğu namaz nedir?” ‘Cuma’nın sadece ‘u’su çıkmamış!.. Sarılıyorsunuz telefona, son on beş üründen bari birini kapayım diye!.. Neyse ki, bitince ‘hoca’ himmet ediyor, yetişemeyenler için yeni mallar piyasaya sürüyor, maliyetinin altında!..
Bir bakıyorsunuz karşınızda ‘ölümden başka her derde devâ’ olduğu hadis-i şerife dayandırılan çörek otu yağı... Yine zor soru tabii: “Kâbe’nin etrafında dönmeye ne denir?” ‘Tavaf’ın bir tek ikinci ‘a’sı eksik... Bilecek kadar ‘zeki’ysen bir an önce diğer ‘müminler’i geçip telefona sarılıyorsun ve hâlis çörek otu yağı cepte!..
Bir başka kanalda yeni gördüm: Zemzem suyu kremi!.. Eskiden şehir hatları vapurlarında olurdu bu diller... Öyle bir iştahla anlatıyor, sanırsınız sürünce dünya ile cennet arasındaki bir yere geçeceksiniz!.. Zaten işportacı ağızlı dindar kardeşimiz ekranda kremi ellerine sürdüğünde yüzüne öylesine büyük bir mutluluk yayılıyor ki az kendinizi zorlasanız ekran karşısında bile o zemzem kreminin kokusunu alacaksınız!.. O derece metafizik yani!..
***
Bir ara dedektör furyası vardı ekranlarda... Define arayıcıları için bire birdi... Son teknoloji, yerin bilmem ne kadar altını görüntüleyen vs... Dikkat buyurun, o reklamlar da hep sözüm ona İslâmî kanallarda yer alıyordu... Pazar meselesiydi sonuçta... Kısa yoldan köşe dönme ihtirası ve cehalet bir araya geldiğinde ‘dindar’ bir pazar doğuyordu hâliyle... Tıpkı gurbetçileri yüksek kâr vaadiyle tokatlayan İslâmî holding pazarı gibi...
Neden başka inanç ve ideoloji sahiplerinde, hatta hiçbir inancı ve ideolojisi olmayanlarda bile bu denli ‘tabana yayılmış’ kitlesel bir cehalet ve hırs yoktur, iyi düşünmek lâzım... İşte ondan sonra değerlendirmek gerekir, kendisine galiz biçimde sövenlere bile kendisinin seçtikleri sahip çıkarken, aslında ne yerine konulduğunu fark edemeyenlerin durumunu!..
‘Lâyık olduğu gibi idare olunmak’ bu değil de nedir hacı? Bilemeyene Çin malı ‘Kâbe maketi’ bedava!.. Maldivler’deki o Eyüp el-Ensarî plajından kalmadı, olsa dükkân sizin!..