Türkistan toprakları, 2 bin 200 yıllık geçmişi ile dünyanın en önemli ve köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapan, Batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları’nın güney kısmına, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet’e, doğuda Çin ve Moğolistan’a sınır olan Türkistan, oldukça geniş bir sahaya sahip bir coğrafyanın adıdır.
Ne var ki Doğu Türkistan'da yaşayan 35 milyon Uygur Türküne Çin Cumhuriyeti çeşitli asimilasyon politikaları izlemiş hatta 1876 yılından beri Çin işgali altında ezilen Şarki Türkistan’ın adını işgal sonrası Çince “yeni fethedilmiş topraklar” manasına gelen Sincan ismiyle değiştirilmiştir.
Bu tarihten itibaren Çin, Uygur Türklerine insanlık dışı uygulamalar yapmış, yapmaya da devam etmektedir.
-Zorunlu göç ettirilme ve bölgeye Çinli nüfus ithali,
-Kültürel ve dini yasaklar ve kısıtlamalar,
-Eğitim, ekonomi ve sağlıkta kısıtlamalar,
-Zorunlu kürtaj,
-Nüfusa kaydetmeme suretiyle vatandaşlık hakkından mahrumiyet,
-Barışçı gösterilerin yargısız infaz fırsatlarına dönüştürülmesi,
-Keyfi gözaltılar ile seri ve adil olmayan yargı süreçleri sonunda idamlar,
-Nükleer denemelerin bölgede sürdürülmesi gibi uygulamaların hala sürdüğü Doğu Türkistan'da 9 Temmuz 2009'da ise acısı yıllardır dinmeyen bir katliam tarihe geçmiştir.
5 Temmuz 2009 tarihinde Çin devleti bütün dünyanın gözünün içine bakarak Müslüman Uygur Türklerini katletmiş, basın ve iletişimi karartarak dünyanın bilgi almasına engel olmuş ve kendilerini haklı çıkaracak argümanlara başvurmuşlardır.
Çin'in işgali altında bulunan ve Pekin yönetiminin "yeni toprak" diye adlandırdığı Doğu Türkistan'da 2009 yılında gösterilere sert müdahale sonrası çıkan Uygur başkaldırısı kanlı bir şekilde bastırılmıştı.
Urumçi’de Uygur Türklerine yönelik yapılan saldırılarda resmi kayıtlara göre 197, gayri resmi kayıtlara göre ise bine yakın Uygur Türk'ü katledilmiştir.
Şiddet olayları Çin'deki en kalabalık etnik grubu oluşturan Hanlar ile Çin'deki etnik gruplardan biri olup köken olarak Türk halklarından biri olan ve Müslüman olan Uygurlar arasında etnik çatışmaya dönüştü.
İlk olaylar, Uygurların 26 Haziran'da Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında meydana gelen olaylarda 2 Uygur Türkünün öldürülmesini protesto etmek istemesi üzerine yaşanmıştı. Çin güvenlik güçleri gösterilere sert karşılık vermişti.
O dönem Çin medyasına göre çıkan çatışmalarda 197 kişi hayatını kaybetmiş, 1680 kişi yaralanmış, 1434 kişi tutuklanmıştır. Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir ise Washington'da yaptığı açıklamada, "Edindiğimiz bilgilere göre ölü sayısı 1000'in üzerinde, kimileri de 3 bin rakamını telaffuz ediyor" diyerek korkunç bilançoyu ortaya koydu.
Çin Haber Ajansları tarafından, Uygurların yüzlerce aracı ateşe verdiği ve 14 ev ve 200'ü aşkın dükkânı tahrip ettiği ileri sürüldü. Doğu Türkistan'daki yönetimin yaptığı açıklamada, olayların Rabia Kadir'in önderliğindeki, Dünya Uygur Kongresi tarafından düzenlendiği iddia edildi. Ancak Rabia Kadir bu iddiaları yalanladı.
Olaylardan sonra Çinli yetkililer bölgedeki internet erişimini kapattı ve telefon servislerini sınırlandırdı. Bölge hükümeti tarafından Sincan'da gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Polis Han Çinlileri ve Uygurların yaşadığı mahalleler arasında güvenlik koridoru oluşturdu. Hanların bu koridoru geçerek geceleri kendilerine saldırdığını ifade eden Uygurlar, ertesi gün protesto gösterisi düzenledi. Bu arada Han Çinlileri de Hanların tutuklanması nedeniyle polise tepki göstermek amacı ile kalabalık gruplar oluşturdu.
Olayların sakinleşmemesi üzerine Urumçi'ye 20 bin takviye asker gönderildi. Hükümet yetkilileri olaylarda ölümlerin arkasındaki kişilerin idam edileceğini açıkladı. Ayrıca olaylar kısa sürede Kaşgar'a da sıçramış, Çin yetkilileri olayları tamamen karartmak için 10 Temmuz'da yabancı habercilerin şehri terk etmelerini istemiştir. Çin bu uygulamasında başarılı olmuş ve dünya çok ama çok kısıtlı bir şekilde bölgeden haber alabildi ve sadece Çin hükumeti kontrolünde çok az görüntü servis edilmiştir.
Tursun Gül isimli bir Uygur Türk’ü kadınının 7 Temmuz'da zırhlı araçların önünde tek başına dikilerek yaptığı eylem, Urumçi başkaldırısının sembolü haline geldi.
Urumçi Katliamı'nda şehit edilen kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.