Unutulanlar
1) Millî eğitimle ilgili yasa tartışılıp kabul edilirken Milli Eğitim Bakanı’nın 1995 yılındaki şu sözleri unutuldu:
“Türkiye’de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam ile bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerine, daha çok katılımcı, daha ademimerkezî, daha Müslüman bir yapıya devretmesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.”
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer bu sözleri 19-21 Mayıs 1995 tarihinde Sivas’ta yapılan “21. Yüzyıla Girerken Türkiye ve Dünya Gündeminde İslam” konulu sempozyumda söylemiş ve bu sözler aynı yıl Bilgi ve Hikmet dergisinin 132. sayısında yayımlanmıştır. Ömer Dinçer’in Bakan olduğu sırada gazetelerde yer alan bu sözler yalanlanmamış ve bu düşüncelerden vazgeçildiği ifade edilmemiştir.
Yeni eğitim yasasının ardında başka düşünceler aranmaması gerektiğini savunanlara yukarıdaki sözleri hatırlatıyor ve saflık, ahmaklık, kötü niyet kavramları üzerinde tekrar düşünmelerini teklif ediyorum.
2)Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 12 Eylül darbecileri olarak yargılanıyorlar. Yargılamaya müdahil olma kararı alan Erdoğan hükümeti, 12 Eylülcülerin kurdurduğu ilk hükümetin Başbakan yardımcısının Turgut Özal olduğunu da her hâlde unutmuş olmalı. Aynı hükümette muhafazakâr olarak tanınmış Mehmet Turgut da vardı. 12 Eylül darbesini yapanları suçluyorsanız, onların hükümetinde bakanlık yapanları da suçlamış olmuyor musunuz?
3) Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptırdığı anayasa 18.10.1982 tarihinde yapılan halk oylamasıyla kabul edildi. Bu anayasaya tam 17. 215. 559 kişi, yani oy kullananların % 91,37’si evet oyu verdi. Bu oran içindekilerin büyük çoğunluğunun bugün AKP’ye oy verenler olduğu muhakkaktır. Eğer “hayır, öyle değil” diyorsanız size, ret oyu verenlerin sayısını ve oranını hatırlatayım: 1. 626. 431 (% 8,63).
Şimdi... 1982 yılında anayasaya evet oyu veren % 91,37 oranındaki vatandaşı da suçlamış olmuyor musunuz? Zannetmeyin ki ben kendimi kurtarmak istiyorum. Ben hayır oyu verdim. Üstelik hayır oyunun rengi olan mavi için güzellemeler ve evet oyunun rengi olan siyah için çirkinlemeler yazarak ‘hayır’ın propagandasını da yaptım. Hiç kimse o zamanki korku havasından bahsedemez; çünkü 1,5 milyondan fazla insan korkmadan hayır oyu vermiştir.
4) Kenan Evren, 7 Kasım 1982’den 9 Kasım 1989’a kadar Cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Turgut Özal’ın Başbakanlık yaptığı ilk hükümet de 13.12.1983 - 21.12.1987 arasındadır. Yani muhafazakâr kimlikleriyle tanınmış Hüsnü Doğan, Hasan Celal Güzel, Vehbi Dinçerler gibi bakanların ve Turgut Özal’ın icraatta bulundukları dönemin Cumhurbaşkanı da Kenan Evren idi. Davaya müdahil olan Erdoğan hükümeti bunları da unutmuş görünüyor.
5) Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptığı darbe o zamanki basın yayının büyük çoğunluğu tarafından desteklenmiştir. Darbeye açıkça tavır alanlar ise Türk milliyetçilerinin bir bölümü ve sol gelenekten gelenlerin bir kısmı idi. MHP, ülkücülük ve Türk milliyetçiliği lehinde yayın yapan Yeni Sözcü dergisi ile Yeni Düşünce dergisi, darbeciler aleyhinde ciddi yazılara yer vermiştir. Ben de o dergilerin yazarları arasında idim.
6) Yiğitlik kelimesinin anlamı da unutulmuş görünüyor. Yiğitlik, düşene, güçsüze, elinde imkân olmayana vurmak değil; yiğitlik, güçlüye, kuvvet, kudret ve iktidar sahibi olana meydan okumak demektir. 12 Eylül dönemindeki kudret sahipleri önünde el etek ovuşturanların veya bir taraflara sinenlerin bugünkü tavırlarına ne dendiği de unutulanlar arasındadır.
7) Nihayet, bir hükümetin herhangi bir davaya müdahil olmasının yargıyı etkilemek anlamına gelip gelmeyeceği de düşünülmelidir. Yoksa yargının bağımsızlığı da unutuldu mu?