Unutamam, unutmam!..
Siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz fakat ben unutamam.
34 PKK'lı teröristin 19 Ekim 2009'da zafer işaretleri yaparak Habur'dan girişlerini siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz fakat ben unutamam.
Habur sınırında mahkeme kurdurduğunuzu, pişmanlık duymadıklarını söyleyen teröristlerin PKK sempatizanları tarafından zafer işaretleriyle karşılandıklarını siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz fakat ben unutamam.
Teröristlerin Habur'dan girişi üzerine Başbakan Erdoğan'ın "Dün Habur sınır kapısında yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye'de bir şeyler oluyor; iyi, güzel şeyler oluyor; umut verici gelişmeler oluyor." dediğini siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz fakat ben unutamam.
13 Eylül 2011 günü açıklanan Oslo görüşmelerini de siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz ama ben asla unutamam.
Başbakanlık müsteşar yardımcısının ve MİT'in üst görevlilerinin PKK elebaşılarıyla Oslo'da görüşmeler yaptıklarını, başbakanı temsil ettiğini söyleyen müsteşar yardımcısının Öcalan'a yaptığı güzellemeleri siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz fakat ben unutamam.
MİT görevlilerinin İmralı'yı ziyaret ettiklerini 28 Aralık 2012'de bizzat Erdoğan'ın açıkladığını, 15 Şubat 2013'te de MİT-Öcalan görüşmelerinin "İmralı süreci" olarak değil "çözüm süreci" olarak adlandırılması daha doğrudur, dediğini siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz fakat ben asla unutamam.
21 Mart 2013 Nevruz gününde Diyarbakır meydanında Öcalan'ın mektubunun Türkçe ve Kürtçe olarak okutulduğunu, o meydan görüntülerini siz unutabilirsiniz, unutturabilirsiniz fakat ben asla unutamam.
Hele o hep birlikte gözyaşı döktüğünüz megri megrileri siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz belki ama ben asla unutamam. Neydi 16 Kasım 2013'te, Diyarbakır'daki o sahne? Bir yanda Mesut Barzani, bir yanda Emine Erdoğan, bir yanda Şivanperver, bir yanda Bülent Arınç... Başbakan sağına Şivanperver'i, soluna İbrahim Tatlıses'i almış, kollarını havaya kaldırıyor. Hangi Şivanperver mi? Bir zamanlar "Abdullah Öcalan barış ve özgürlük savaşçısıdır, terörist değildir. Terörist olan Türkiye devletidir." diyen Şivanperver. O Diyarbakır sahnesini siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz ama ben asla unutamam.
Ya 2014 yılının Ekim sonu ve Kasım başındaki sahneler?.. Barzani'nin silahlı peşmergeleri Habur'dan giriyor, resmî makamlar tarafından ağırlanıyor, yedirilip içiriliyor ve Kobani'ye gönderiliyor. Bu sahneler unutulabilir mi? Siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz belki ama ben bunları unutamam.
2015'in Şubat ayı mı idi? Suriye'deki vatan toprağını terk ediyoruz; Süleyman Şah'ın sandukasını Caber'den alıp sınırımıza getiriyoruz? Bu harekâtın kimlerin rehberliğinde yapıldığını siz unutabilirsiniz, unutturmak isteyebilirsiniz belki ama ben unutamam.
28 Şubat 2015'teki Dolmabahçe mutabakatı? Öcalan'ın temsilcisi olan HDP'lilere Dolmabahçe sarayı açılmış. Bir yanda da bakanlar... Neydi o mutabakat, hatırlıyor musunuz? Hani sonradan kabul edilemez, bulmuştunuz.
Çözüm diye, açılım diye, âkiller heyeti diye güvenlik güçlerimizin elini kolunu bağladınız. Hendekler yapıldı, istihkâmlar kazıldı. Sonra nice şehitler pahasına yurdumuzun bir kısmını geri almaya çalıştınız. Bunları biz unutabilir miyiz?
Bütün bunlara en yüksek perdeden karşı çıkan Bahçeli'nin konuşmalarını unutabilir miyiz?
Hiçbir çığırtkanlık, kürsülerdeki, ekranlardaki hiçbir çığırtkanlık; ister AKP'lilerden ister MHP'lilerden gelsin hiçbir savunma, hiçbir mazeret bunları bana unutturamaz.