Ünlü tarihçi İlber Ortaylı köşe yazısında sur içindeki tehlikelere dikkat çekti. Ortaylı Tahtakale’de çıkan yangınla ilgili tarihi yapıların etrafında yer alan ahşap yapıların yangın durumunda bu yapılara büyük zarar vereceğinden bahsetti.
İşte Ortaylı’nın yazısının ilgili bölümleri:
Ne yazık ki camilerimizin efradındaki ahşap yapılar o gün olduğu gibi bugün de bir tehlike teşkil ediyor. Bunlardan “Taş yapıya ne olur” demeyin, ünlü Fatih Camii 18. asır depreminde yıkıldı ama depremin dışında yangınlarda minare külahları tutuşan, etrafındaki bazı külliye kısımları yanan camiler vardır.
Şu sıra son yangın Tahtakale’de çıktı. Yanı başında 16. asrın ünlü eserleri var. Bunlar bugün yangına karşı korunaklı ama çarşıların görünümü hiç de hoş değil. Oralarda da yangından büyük zarar görülebiliyor.
Bu bölgelerde belediyenin yangın tehlikesine karşı hangi tedbirleri aldığını konusunda da açıklama isteyen Ortaylı şunları yazdı:
Özellikle Tahtakale, Rıza Paşa Yokuşu ve Küçükpazar gibi yerler maalesef merdiven altı sanayi dediğimiz, çeşitli kimyasal maddelerin depolandığı, plastik hammaddesinin bulunduğu, kullanıldığı yerler durumundadır.
Buralarda tabii tüpgazın kullanılması da hiç tavsiyeye şayan bir durum değil. Bütün bunlara karşı hangi tedbirlerin alındığını belediyenin açıklaması gerekir. Göreceksiniz ki pek rahat uyunacak durum yok.
Ayrıca Kapalıçarşı’nın etrafındaki sokaklar fevkalade dar, betonlaşan Tavukpazarı bölümünde de öyledir.
Bu sokakları genişletme imkânı yok, bilhassa Haliç’le Süleymaniye arasındaki bölgede dar sokakları açmanın ananeyle pitoresk görünümle çelişeceği açık. Bu nedenle sokakların kâgirleşmesi lazım ve yapı izinleri buna göre verilmelidir.
Ortaylı altın sektöründe atıkların, şehrin su altı kanallarının yanı sıra tahribat yarattığı konusunu da kaleme aldı:
KIPIRDAMA NİYETİ YOK
Her işkolunun her yerde çalışması caiz değil. Maalesef altın atölyelerinde olduğu gibi kendilerine sur dışında yer gösterilenlerin bile yerlerinden pek kıpırdamaya niyetleri yok.
Oralarda şehrin su altı kanallarının kimyasal artıklarla kirlendiği bunun sadece zehir değil, aynı zamanda tahribat yarattığı seneler önce tartışılmıştı. Birçok zanaat dalları 16. asırdakilerle aynı ismi taşısalar da aynı şey değiller.
Çünkü kullandıkları malzeme tahripkâr. Bütün bunların üzerinde ilk anda duruluyor. Yer değişimi için faaliyete geçiliyor, seçimi beğenmiyorlar. Arkadan da bir edebiyat başlıyor: Perşembe Pazarı’nda vantilatör yahut ziraat malzemesi satılmayacak mı? Kapalıçarşı’da altın işlenmeyecek mi diye sızlanma başlıyor.
Ortaylı Tahtakale semtinin yeniden elden geçirilmesi ve kagir yapıların yangına dayanaklı hale getirilmesi gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi:
YENİDEN İHYA EDİLMELİ
Bütün Küçükpazar semti, Süleymaniye’nin eteklerindeki ahşap yapılar, bilhassa Tahtakale semtinin elden geçirilmesi, klasik 18. asır taş yapı tarzında yeniden ihya edilmesi veya kâgir yapıların yangına karşı dayanaklı hale getirilmesi şart. Yangını söndürecek itfaiyemiz ve cesur itfaiyecilerimiz var.
Ama bu onların hayatının kaybına aldırış etmeden bildiğimizi okumayı affettirmiyor.