Büşra İLASLAN / YENİÇAĞ GAZETESİ
Dövizin seyrini belirleyen FED kararı ve Nisan ayı enflasyon rakamları belli oldu. FED''in 50 baz puanlık faiz artışının ardından TÜİK''in açıkladığı nisan ayı enflasyon rakamlarında; tüketici fiyatlarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 7,25, yıllık yüzde 69,97 oranında gerçekleşti. Üretici fiyatlarındaki artış ise aylık yüzde 7,67; yıllık yüzde 121,82 olarak kaydedildi.
TÜİK verilerinin ardından, enflasyonun sadece Merkez Bankası’nın değil, ekonomist ve finans uzmanlarının da beklenti ve tahminlerini dahi aşar duruma geldiğini söyleyen ekonomist Murat Özsoy, "Bu durum bile kendi kendine yılın geri kalan bölümünde enflasyonun büyük ölçüde bir düşüş trendine girmeyeceğini anlamaya yeterli bir gösterge. Büyük ölçüde diyorum çünkü baz etkisi nedeniyle yıl sonuna geldiğimizde Nisan ayında açıklanan yıllık enflasyonun altında bir oran ile karşılaşacağız diye düşünüyorum. Ancak bu düşüş sadece baz etkisinden kaynaklı, reel olmayan ufak çapta bir gerileme olacağı için büyük ölçüde bir gerileme beklemek iyimserlik olur." dedi.
"İTHLATA BAĞLI BİR DURUMDAYKEN NASIL OLACAK DA TL’NİN DEĞERİ ARTMADAN ENFLASYON DÜŞECEK"
Bir önceki yılın Nisan ayına göre artışın yüksek olduğu ana grupların yüzde 105,86 ile ulaştırma, yüzde 89,10 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 77,64 ile ev eşyası olduğunu hatırlatan Özsoy, şu ifadeleri kullandı:
"Aylık bazda bakıldığında ise en yüksek artış yüzde 13,38 ile gıdada görülürken gıdayı yüzde 7,43 ile konut takip etti. Dolayısıyla küresel çapta sürekli gündemde olan gıda ürünlerindeki arz sıkıntılarının etkisi ve akaryakıt fiyatlarındaki artışın ulaştırmaya etkisi de kendisini olağan bir sonuç olarak enflasyon artışı şeklinde ortaya koymuş oldu. Küresel çapta gıda, enerji, akaryakıt fiyatlarında ciddi bir gerileme beklenmezken ve Türkiye de bu faktörlerde ithalata bağlı bir durumdayken nasıl olacak da TL’nin dolar karşısındaki değeri artmadan enflasyon düşecek bunu anlamak zor."
"FAİZ YÜKSELTEREK ENFLASYONA SAVAŞ AÇTILAR"
Diğer ülkelerde enflasyona karşı faiz artışına gidilerek savaş açıldığını vurgulayan Özsoy, "TL’nin ABD doları karşısında yılın geri kalanında bugünden daha fazla değer kaybetme riski, dün açıklanan FED faiz kararı sonrasında FED’in açıkça duyurduğu sıkı para politikası rotasına göre daha da arttı. Hatta FED’in haricinde diğer ülke Merkez Bankaları’nın da faizlerini yükselterek enflasyona karşı bir nevi savaş açtıklarını izliyoruz. İçeride ise halen bu konuda net, elle tutulur somut bir adım yok. Bu durum karşısında da enflasyonun gerileyeceğine dair ekonomi yönetimi tarafından ortaya konulan iddialar piyasayı pek ikna edici nitelikte olmuyor." diye konuştu.
"DOLAR 15,50 SEVİYESİNİ AŞABİLİR, TÜKETİCİ FİYATLARI YÜZDE 80''E DAYANABİLİR "
Doların seyrine ve enflasyona ilişkin beklentisini paylaşan Özsoy, şöyle konuştu:
"Döviz kurlarının bir süredir yatay hareket ettiği dönemde dahi özellikle üretici fiyatlarında yüzde 121 seviyesinin üzerinde çıkan bir Nisan ayı enflasyonu gördüysek, Mayıs ayında kurların büyük ölçüde yükseliş gösterme senaryosu bize Mayıs ayı enflasyonunun da Nisan ayından yüksek çıkacağı beklentisine girmemize yol açıyor. Mart ayında psikolojik direnç olan 14TL’nin aşılması sonucunda 2 Mart ile 10 Mart arasında kurda yüzde 6.4 oranında bir yükseliş görmüştük. Şu anda da 14.84TL seviyesi kuvvetli bir direnç seviyesi olarak çalışıyor ve henüz bu seviyede bir yerleşme olmadı. Tahmin ediyorum ki 14.84TL seviyesinin aşılması ile birlikte ekonomi yönetimi tarafından bir önlem alınmaz ise Mayıs ayında yüzde 5 seviyesinde bir artış gündeme gelebilir. Bu da dolar kurunu 15.50TL seviyesinin üzerine taşır. Bunun sonucunda da önümüzdeki 2-3 aylık dönemde üretici fiyatları yüzde 120 üzerindeki seyrine devam ederken tüketici fiyatları da yüzde 80 seviyelerine dayanabilir."
