Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Karar TV'de korona sürecinde seçmen davranışlarındaki değişimi ve yeni partilerin performansını değerlendirdi.
Ağırdır, “Son araştırmalarda ortaya çıkan temel bulgu, iktidar blokunun kutuplaştırıcı söylemi AK Parti tabanında bile yüzde 10’luk bir çözülmeye neden oluyor” dedi.
Ağırdır, iktidar blokunun İYİ Parti'nin engelleyemediğini de belirterek, İYİ Parti'nin sosyolojik tabanının oluştuğunu ifade etti.
"SİSTEMİN TASARIMSIZ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin 3. yıl dönümünü dün yaşanan sokağa çıkma yasağı tartışmaları ile değerlendiren Ağırdır, Kasım ayında yaptıkları ankette sisteme desteğin yüzde 40 olduğunu, pandemi sürecinde ise şikayetlerin arttığını belirtti. Ağırdır şöyle konuştu:
“Anlaşılıyor ki sistemin bir mimari tasarımı yokmuş. Yapılan ve geri alınan değişikliklere ve devlet dediğimiz bürokrasinin çalışmasına bakılırsa, iş deneme yanılma ile yürüyor. Siyaset başkanlık meselesini bir kişiye atfederek tartışmışız. Kurumsal yapıların nasıl olması gerektiğini tartışmadık. Çok yüzeydeki gerilimlerle tartışmışız. Özellikle sistemi yürütmek zorunda olan Erdoğan ve ekibi, devasa bir mesele ile karşı karşıya kaldılar. Anladığım kadarıyla kurumsal yapı oturmadığı gibi hala da sistemik tasarım da yok ortada. İnat uğruna yetkilerin bir merkezde toplandığı, bir gecede çıkarılan kararnamelerle işlerin yürütüldüğü bir yönetimin içine düştük. Kurumsal bir yapı tasarlanmış olsaydı geçiş süreci daha kolay atlatılabilirdi.”
Yasakları bugün koyup, yarın kaldırmak gibi tartışmaların sistemsizlik ve keyfiyete bağlı yaklaşımın sonucu olduğunu söyleyen Ağrıdır, “Bireyler de bunu görüyor ve anlıyor. Yerel yönetimlerin yardım kampanyalarının yasaklanması gibi gerilimler, sınav tarihinin değiştirilmesi gibi kararlar yüzde 75 oranında insanları rahatsız ediyor” dedi.
İYİ PARTİ TABAN BULDU
Yeni partilerin kitleyi yakalama potansiyeli var. En iyi örnek İYİ Parti'nin vücut bulması. Sadece Meral hanımın başarısı değil. Ülkem-bayrağım diyen ve farklı kimliklerle iç içe olan seçmen İYİ Parti'de, muhafazakar kesime yakın olan geleneksel seçmen ise MHP'de kaldı. İktidar bloku, İYİ Parti'ye engelleyemedi. Sosyolojik bir taban var.
AKP'NİN OYU 30
AK Parti oy kaybediyor, kaybetmiyor meselesi değil. Çözülüyor, gidecek yer bulamıyor. Yüzde 45’den 30'lara düştü. Bu bir alamettir, ama gidecek yer bulamadı. Su kaynıyor, çayın altı açık, buhara döndüğü gün fark edeceğiz. Şubat ayı ölçümümüzde AK Parti yüzde 30'un altında idi.
MİNDERE ÇAĞIRIYORLAR
Davutoğlu ve Babacan’ın partilerinin ölü doğduklarını sanmıyorum. İkisi de Tayyip bey için zorlu rakip olacak. Mücadeleden kaçmıyorlar, ‘Tırsmışlar, vazgeçiyorlar' gibi halleri de yok. Tayyip Bey'in beklediğinden de öte mindere davet etmeye çalışan dil karşısında AK Parti bocalıyor. İki oydan birini AK Parti seçmeninden alacaklar. Her bir puan AK Parti'nin iktidar gücünü etkiler. Futbol jargonu ile müthiş maç oldu ama golsüz bitti diyeceğimiz bir tablo oluşacak. Kimse de ringlerden kaçmıyor.
YÜZDE 29 BORÇLU
Koronadan önce yaptığımız ankete göre 100 kişiden 29'u ya borçlanarak, ya yardımlarla veya aile-komşu dayanışması ile karnını doyuruyor. Ocak ayı itibariyle her 100 kişiden 47'si çalışma hayatında. Çalışan her 38 kişiden 30'u ise işini kaybederse geçinemeyecek düzeyde. Yüzde 55'i gelecek kaygısı yaşıyor. İnsanların elinde bir aylık erzak ya da geçimini temin edecek paraları yok.
YÜZDE 29 GEÇİM SIKINTISINDAN DIŞARI ÇIKIYOR
Son yaptıkları araştırmada toplumun yüzde 29’unun geçim sıkıntısı nedeniyle korona sürecinde evde kalamadığını söyleyen Ağırdır “Ocak ayı itibariyle her yüz kişiden 47’si çalışma hayatında. Bunlardan 9’u de işsiz. Çalışan her 38 kişiden 30’u ise işini kaybederse geçinemeyecek düzeyde. İnsanların elinde bir aylık erzak ya da geçimini temin edecek paraları yok. Yani özellikle korona sürecinde toplumun yüzde 35’lik bir kısmı dışarı çıkmadığı zaman akşam ne yiyeceği sorusunun cevabını düşünmek zorunda” diye konuştu.
Korona süreciyle ilgili araştırmamızda insanların tedbirleri bildiğini ama uygulamadığını tespit ettiklerini anlatan Ağırdır şöyle konuştu:
“İnsanların verilen bilgiye, açıklamalara güven sorunu var. Şeffaf davranmak ve insanları kararlara katılmaya teşvik etmek gerekiyor. Yasaklar, önlemler için oylama yapılamayacağına göre sivil toplum kuruluşlarını karar alam süreçlerine dahil etmek gerekir. Bu sadece ülkeyi yönetenler için değil şirketler için de geçerli. İnsanlar dahil olmayınca uygulamaya da yanaşmıyor. Cumhurbaşkanı’nın partili kimliğini öne çıkarması ve kutuplaştırma dili de bunda etkili.”