Üniversiteler yaptırdık; Ölüme mezun etmeye...

25 yaşında, iş yerindeki 25. gününde, iş cinayetine kurban giden Hasan Songur'un mezuniyet fotoğrafına bakarken Mustafa Sağyaşar'ın tok sesi çınladı kulağımda:

Köprüler yaptırdım gelip geçmeye,

Çeşmeler yaptırdım suyun içmeye karam...

***

Ben bilgisayarımda, Hasan'ın gözlerindeki, insanın bir gün sönebileceğine hiç ihtimal veremediği o ışığa bakıp da, artık gerçekleşemeyecek olası hayallerini, ümitlerini okumaya çalışırken, eşanlı olarak üçüncü havalimanı inşaatının görüntüleri akıyordu televizyon ekranında;

Havalimanları yaptırmıştık uçaklar indirip-kaldırmaya...

En çılgınından köprüler, yollar, tüneller, kanallar yaptırdık;

Atanamayan öğretmenler üç kuruş yevmiyeyle amelelik yapsınlar diye...

Ve üniversiteler yaptırdık sarım...

Her köşe başına bir fakülte, meslek yüksekokulu vs. açıp da ehliyet sahibi yüz kişiye ihtiyaç duyan sektörlere bin kişi yetiştirdik; boşta kalan dokuz yüz genci ölüme mezun edelim diye!

"Affet bizi sarım", "affet, oy uğruna nice canı bozuk para gibi harcamakta sakınca görmeyen zihniyeti" diyeceğim ama;

Sen affetsen, dişinden tırnağından artırıp seni okutmaya çalışan anan-baban, seni o bozuk enjeksiyon makinesine sıkışmış halde, kanlar içinde gören kardeşin affetmez ki!

Peki ya adalet sistemi?

400 tonluk bozuk/katil makineyle işçi çalıştıranlara "can"ın ucuz olmadığını hatırlatacak bir hüküm verecek mi?

hasan-songur.jpg

***

Sözü sahiden de tüketen bu sınır noktasında, klişeden başka yazacak şey bulmak güç;

Lafa gelince önlerinde eğilip bükülmelere doyamadığımız, kutsiyetlerine övgüler düzdüğümüz, canlarımızı, evlatlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenleri, öyle hanlar, hamamlar sahibi olmak hırsıyla değil altı üstü artık okuttukları 10 yaşındaki çocukların bile cebinde taşıdığı telefonlardan birine sahip olabilmek için plastik fabrikasında çalışmak zorunda bırakan devran utansın bari!

GÜNÜN SÖZÜ

"Yoksulluğu azaltmadan zenginliği arttıran ve suç işleme bakımından, sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin özünde çürümüş bir şeylerin olması gerekir." Karl Marx

***

SORU-YORUM

PYD'li teröristlerin başı Salih Müslim'in yakalanma haberinden sonra karalar bağlayanlar olmuş mudur dersiniz Ankara'da?

"Konuşursa", kendilerini bir anda "terör iş birlikçisi" durumuna düşmekten korkanlar var mıdır mesela?

***

"Oradaydım; şehre bomba yağıyordu"

Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Kürşat Çavuşoğlu dünkü Hocalı yazısı üzerine "oradaydım" başlığıyla yollamış:

"Birçok ülke Ermenistan'a para ve silah yardımı yapıyordu. Öz kardeşimiz Azerbaycanlıların çetin gününde, bir hekim olarak ben ne yapabilirim diye düşündüm ve sonunda Karabağ için ilaç ve tıbbi malzeme toplamaya karar verdim.

O tarihte İsveç'te yaşıyordum. Umea'dan gemi ile Finlandiya'nın Vasa şehrine, oradan trenle Helsinki'ye, oradan da St. Petersburg'a ulaştım. Sovyetler yeni dağılmıştı; o kargaşa ortamında Bakü'ye uçak bileti bulabilmek için 5 gün uğraştım ve sonunda Pulkovo havalimanında ayakkabı tamircisi olan bir Azerbaycan Türkü'nün yardımıyla bulabildim.

Bakü'de bazı bakanlıklar, kişi ve kurumlarla görüştükten sonra Ağdam'a doğru yola koyulduk. Yaklaşık 7 saat süren otobüs yolculuğundan sonra Ağdam yakınlarında bir yerde indik. Cephe hattına ulaşmak için şehrin diğer yakasına gitmemiz yani şehrin içinden geçmemiz gerekiyordu. Bir taksiye bindik, Ağdam'a yaklaştığımızda şehir havan topu, tank ateşi ve füze ile bombalanıyordu; özellikle sivil yerleşim yerleri. Halk panik içinde koşturuyor, vasıta bulabilen şehri terk ediyordu.

Bu görüntüyü hayatımın sonuna dek unutamam...

Ağdam'da 5 bin 897 Azerbaycanlı şehit oldu. Ermeni kuvvetleri işgal ettikleri bölgelerde 24,500 evi, 50 sanayi tesisini, 160 okulu, 374 kültürel merkezi, 2 müzeyi, mezarlıkları, hastaneleri, kütüphaneleri, okulları, ofisleri, spor tesisleri ve pek çok anıtı yok etti.

Artık Ağdam diye bir yer yok. Ağdam'da yürüyorsunuz, yürüyorsunuz ve hiçbir şey yok..."

Uğranılan mezalimlerin son bulması, faillerin bedelini ödemesi, işgal altındaki toprakların iadesi velhasıl uluslararası hukukun işlemeye başlaması için daha kaç Türk yurdunun "yok" olması gerekiyor?

Yazarın Diğer Yazıları