Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Üniversite bölücüleri

               Önce ülkeyi bölmek isteyenlerle iş birliği yaptılar. Açılım politikası güderek birkaç yıl birlikte oldukları partinin bölücü olduğunu şimdi kendileri söylüyorlar. Yani iş birliği yaptıkları partinin bölücü olduğu kendi ifadeleriyle sabittir.

                Sonra "bunlar" diye söze başlayarak diğer partilere oy veren seçmenleri dışladılar. Son geldikleri nokta kendi partilerine oy vermeyenlerin "münafık" olduğudur. Bir yanda "münafıklar", yani kâfirden de daha düşman saydıkları insanlar, bir yanda kendileri. Böylece milleti böldüler.

                Çeşitli yollarla el koydukları veya satın al(dır)dıkları gazete ve televizyonlarla medyayı böldüler. Haberlerin, tartışma programlarının arasına kendi konuşmalarını sok(tur)arak ekranları böldüler.

                Ve son olarak bir gecede üniversiteleri böldüler. Binlerce öğretim elemanı, on binlerce, hatta yüz binlerce öğrenci bir anda, bulundukları üniversitelerden, şu veya bu adla kurulmuş nevzuhur üniversitelere atıldıklarını öğrendiler.

                İnsan hakkı, kazanılmış hak, on binlerce insanın parçalanmış yürekleri, ruh hâlleri hiç umurlarında değil. "Millî irade" kavramı sadece ağızlarında. "Ben bu insanların üniversitelerini bölüyorum, kurumlarıyla bugüne kadar oluşmuş bütün ilişkilerini parçalıyorum, hiç olmazsa onların fikirlerini alayım." gibi bir düşünce akıllarından dahi geçmiyor. Yüz binlerce insanı ilgilendiren, bütünleşmiş oldukları üniversitelerden onları koparan bir kararı kendi başlarına almakta hiçbir beis görmüyorlar. Öğretim üyeleri parçalanmış, öğrenciler parçalanmış, kütüphaneleri ellerinden alınmış, yurt içinde ve yurt dışında başka kurumlarla yapılmış anlaşmaları bir anda yok edilmiş, bunların hiçbiri önemli değil. Sadece ben bilirim, ben karar veririm, ben yaparım. Ağır bir tabir kullanmak istemiyorum. Yapılan iş en hafif tabiriyle hoyratlıktır.

                Hiç şüpheniz olmasın, üniversiteleri bölünen yüz binlerce insanın elleri yakanızda olmasa bile içlerinden geçen duygular, sağır olmuş vicdanlarınızın üzerindedir. Böldüğünüz, parçaladığınız bu insanların vebali altında belki bugün bir eziklik hissetmeyeceksiniz, fakat bu vebal altında bir gün mutlaka ezileceksiniz.  

                Mantık mı diyorsunuz? Sadece bir örnek, mantığın nerelerde olduğunu göstermeye yeter. Gazi Üniversitesi'ni bölerek kurdukları Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde iki edebiyat fakültesi oldu. Gazi Mahallesi'ndeki Edebiyat Fakültesi ve Polatlı'daki Fen-Edebiyat Fakültesi. Gazi Üniversitesinde ise hiç edebiyat fakültesi kalmadı. Buyrun, karar vericinin/vericilerin mantığını arayıp bulun.

                Yuvalarından kovulanlara da bir çift sözüm var.

                Elbette hiçbiriniz buna müstehak değilsiniz. Ama bir gecede alınan böyle hoyratça bir karar bu kadar sessiz mi karşılanır? Birkaç cılız protesto ile mi geçiştirilir? Bölünen her üniversitede yüzlerce idareci var. Dekanlar, enstitü müdürleri, yüksek okul müdürleri, bölüm başkanları ve bütün bunların yardımcıları. Ellerinizde istifa dilekçeleriyle rektörlük binalarının önlerinde toplanamaz mıydınız? Hep birden istifa edemez miydiniz? Şu kadar üniversite bölünmüş. Her birinde yüzlerce idareci var. Bunların toplu istifası ses getirmez miydi? Bildiğiniz gibi istifa medenî bir haktır.

                Fakat iş bitmiş değildir. Yeni üniversitelere yeni idareciler atanacaktır. Kendilerine idarecilik teklif edilenler, bu teklifleri geri çevirebilirler. Varsınlar, kendilerine boyun eğenlerle iş görsünler. Ama hiç olmazsa sizlerden de bir tepki geldiğini hissetsinler. 

                Son olarak muhalif liderlere seslenmek istiyorum. Yapılan bu büyük haksızlığa karşı onlar da seslerini yükseltmelidirler. Kazandıkları takdirde bölünen üniversiteleri tekrar birleştireceklerini yüksek sesle ilan etmelidirler. Yoksa bu, bir seçim vaadi olmaya değmez mi?

Yazarın Diğer Yazıları