Ümit Özdağ'ın sözlerine CHP'den yalanlama geldi

Ümit Özdağ'ın sözlerine CHP'den yalanlama geldi

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'in '3 bakanlık ve MİT Başkanlığı' iddiasının doğru olmadığını söyledi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde MYK toplantısı devam ederken basın toplantısı yaptı.

Öztrak, gazetecinin sorusu üzerine Ümit Özdağ'ın anlaşmaya dair iddiasıyla ilgili, “Zafer Partisi ile partimiz arasında kamuoyuna açıklanan bir protokol imzalanmıştı. Ayrıca iki genel başkan arasında yapılan bir protokol daha vardı. Her iki protokolde de üç bakanlık ve MİT Müsteşarlığına dair bir düzenleme, madde yer almamaktadır” dedi.

ekran-goruntusu-2023-07-17-193916.jpg

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde MYK toplantısı devam ederken basın toplantısı yaptı. Öztrak’ın açıklamaları şöyle:

“FİLENİN SULTANLARINI YÜREKTEN KUTLUYORUZ”

“Sözlerime başlarken, A Milli Kadın Voleybol Takımımız, Uluslararası Voleybol Federasyonu’nun 2023 Voleybol Milletler Ligi’nde ülkemize tarihindeki ilk şampiyonluğunu kazandırdı. Bu zor günlerde yüzümüzü güldüren, bizlere büyük bir gurur yaşatan Filenin Sultanlarını yürekten kutluyoruz.

“TOPLANTIMIZIN GÜNDEMİNDE SEÇİM EKONOMİSİNİN SEÇİMDEN SONRA MİLLETİMİZE ÇIKARDIĞI FATURA VARDI”

Merkez Yönetim Kurulu toplantımız sürüyor. Toplantımızın gündeminde, hükümetin akıldışı, irrasyonel politikalarının ve seçim ekonomisinin, seçimden sonra milletimize çıkardığı fatura vardı. Hükümetin kendi hatalarının faturasını ücretlilere, dar ve sabit gelirlilere kesen, acımasız politikalarını, gelir dağılımını daha da bozan, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan sürdürülemez bir biçimde gelir ve servet dağılımını bozan, bu uygulamalara karşı nasıl mücadele edileceğini de toplantımızda ele aldık.

“ERDOĞAN 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNİ ‘ALLAH’IN BİR LÜTFU’ OLARAK GÖRDÜ”

Hafta sonunda, AK Parti’nin bir dönem koalisyon ortağı olan; Genel Başkanlarının ‘Ne isterlerse verdiğini’ söylediği, Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün hain darbe girişiminin 7’nci yıl dönümüydü. 15 Temmuz Darbe Girişiminin yıl dönümünde, demokrasimize ve milletimize kasteden hain terör örgütünü lanetliyoruz. O gece devleti sokaktan toplayan, demokrasi uğruna can veren 251 şehidimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyoruz. Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimini ‘Allah’ın bir lütfu’ olarak gördü. Nevi şahsına münhasır tek kişilik bir rejimi, ülkemize dayatmak için kullandı.

“ERDOĞAN, ÖRGÜTÜN SİYASİ AYAĞINI HALA BULAMADI”

Aradan 7 yıl geçti. FETÖ’nün, bankasından baklavacısına kadar Her ayağına operasyonlar yapıldı. FETÖ borsaları kuruldu, milyonlar, milyarlar kasalara aktarıldı. Hükümet şehit aileleri ve gaziler için toplanan paralara da el koydu. Ama ‘FETÖ'nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını ben reddetmem’ diyen Erdoğan, örgütün siyasi ayağını hala bulamadı. Hükümet, bunca insanımızın hayatına mal olan, bu ihanetten ders almamakta ısrarcı. Dün kendileri ülkeyi yönetemedikleri için, yüzlerce yurttaşımızın şehit, binlerce yurttaşımızın gazi olmasına sebep olanlar, bugün de devlet yönetiminde, yeni cemaat ve tarikat gettolarının oluşmasına, tarikat ve cemaat holdinglerinin kurulmasına göz yumuyorlar. Biz buradan bir kere daha uyarıyoruz: Bu yeni, rüşvet, iltimas, kayırmacılık düzenine son verin. Bir defa daha büyük acılara sebep olmayın.

“ERDOĞAN DA BUGÜN KÖRFEZ’E EMİR ALMAYA GİDİYOR”

AK Parti ve onun Genel Başkanı Erdoğan getirdiği ucube rejimle hukuk devletini bitirdi. Küresel piyasalardan uygun şartlarda para bulma imkanını da yitirdi. Erdoğan, daha birkaç yıl önce millete, ‘IMF geldi, 5 milyar dolar borç istedi, verin gitsin dedim’ hikâyeleri anlatıyordu. Şimdi Erdoğan ve şürekası, bir dönem meydanlarda, darbe yapmakla, darbe destekçisi olmakla suçladıkları, Körfez Şeyhlerinin, prenslerinin kapısını aşındırıyorlar. El etek öpüyorlar, hükümetin kalan itibarını da yerle bir ediyorlar. Bu kepazeliği de ‘milyarlarca dolarlık yatırım’ diye milletimize, pazarlamaya kalkıyorlar. Ama ortada güvenilir bir ekonomik program olmayınca, Körfez ülkeleri, geri alamayacakları endişesiyle, istedikleri parayı vermiyorlar. Biz buradan bir kere daha uyaralım, İkili ilişkiler kullanılarak alınacak borcun bedeli, ‘Faiz değil, tavizdir.’ Borç alan emir alır. Erdoğan da bugün Körfez’e emir almaya gidiyor. Hükümet seçimden önce akıl dışı politikalarla, ekonomiyi batırdı, hayat pahalılığını azdırdı. Ülkede dövizi kuruttu. Seçim öncesinde oy uğruna, ekonomide ne kaldıysa sonuna kadar kullandı.

“HAYIRDIR, KKM YÜKÜNÜ DAHA YASA ÇIKMADAN MERKEZ BANKASI’NA MI YIKTINIZ?”

Seçim bitti. Şimdi seçim öncesinde göz boyamak için, ücretliye, dar gelirliye çay kaşığıyla verdiklerini, devalüasyonla, vergilerle ve zamlarla, insafsızca, acımasızca, zalimce, kepçeyle geri almaya başladılar. Erdoğan’ın kazanın dibini nasıl deldiğini bugün açıklanan haziran ayı bütçe verileri ortaya koyuyor. Yılın ilk 6 ayında milletten toplanan vergiler önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 55 arttı. 1 trilyon 602 milyar liraya ulaştı. Aynı dönemde faize ödenen para ise önceki yıla göre ikiye katlandı. 275 milyar 243 milyon lira oldu. Zenginin mevduatına döviz garantisi anlamına gelen, ‘Hazine’ye yük getirmeyecek’ dedikleri Kur Korumalı Mevduat için milletin kesesinden ödenen para tamı tamına 25 milyar lira. Bu ödemeler şimdi torba yasayla bütçeden alınıp, Merkez Bankası’nın sırtına yıkıldı. Sadece haziran ayında 20 milyar liradan fazla para, milletin cebinden alınmış, dolar cinsinden garantili hesap sahiplerinin cebine konmuş. Oysa haziranda yapılacak ödemenin bunun en az 3 katı olacağı tahmin ediliyordu. Hayırdır, KKM yükünü daha yasa çıkmadan Merkez Bankası’na mı yıktınız?

“ŞİMDİ ERDOĞAN HATALARININ FATURASINI MİLLETE KESİYOR”

Yine, ‘Bir kuruş vermeden yapıyoruz’ dedikleri geçilmeyen yolların, köprülerin, uçulmayan havalimanlarının işleten yandaşlara, döviz cinsinden verilen garantiler karşılığında ödenen para 25 milyar 461 milyon lira. İlk 6 ayda toplam harcamalar geçen yıla göre yüzde 102 artmış. Gelirlerdeki artış ise yüzde 49… Hal böyle olunca, geçen yılın ilk 6 ayında 94 milyar lira fazla veren bütçe, bu yılın aynı döneminde 483 milyar lira açık vermiş. Yılın tamamı için öngörülen açığın yüzde 73’ü ilk altı ayda gerçekleşmiş. Yılın ilk 6 ayında bütçe dengesi geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 600 milyar lira bozulmuş. Bunu sürdürmek mümkün değil. Şimdi Erdoğan hatalarının faturasını millete kesiyor. Kamuda hiçbir tasarruf yok, israf diz boyu.

“MEĞER 15 TEMMUZ GECESİ DUYULAN SALALAR, BENZİNİN 35 LİRA OLDUĞU EKONOMİ VE ALTINDA KALAN MİLLETİMİZ İÇİN OKUNUYORMUŞ”

Bugün bir genelge yayınlamışlar. Nereden, ne kadar harcamanın kesileceği belli değil. Laf olsun torba dolsun diye tasarruf genelgesi çıkarmışlar. Sarayın itibarından tasarruf etmek yok, milletin sırtına dağ gibi zamları yüklemek var. Cumhurbaşkanı kararlarıyla ve torba yasayla KDV’ye, ÖTV’ye, kurumlar vergisine, harçlara zam yaptılar. Arabası, traktörü, taksisi, minibüsü olup, bunların bu yıl MTV’sini ödeyen yurttaşlarımıza, ‘Bir kere daha ödeyeceksin’ dediler. Yetmedi, torba yasayla 5 kata kadar artırdıkları, Cumhurbaşkanının ÖTV’yi artırma yetkisini, acımasızca kullandılar. Erdoğan, 15 Temmuz 2023 tarihinde, imzalayıp yayımladığı kararla, Benzine ve motorine tek seferde 6 lira zam yaptı. Fukara dostu LPG’ye de 4 lira zam geldi. Benzin ve mazot 35 liraya, LPG 15 liraya dayandı. Konutlarda kullanılan doğal gazın ÖTV’si de üçe katlandı. Meğer 15 Temmuz gecesi duyulan salalar, bir litre benzinin 35 lira olduğu ekonomi ve onun altında kalan aziz milletimiz için okunuyormuş.

“NE OLDU DA ŞİMDİ AKARYAKITA YAPTIĞINIZ ZAMLARLA MİLLETİMİZİ EKMEK ALAMAZ HALE GETİRİYORSUNUZ”

Erdoğan, önce devalüasyonun önünü açtı. Sonra KDV oranlarını artırdı. Üstüne ÖTV’yi bindirdi. Seçim öncesinde 20 lira olan bir litre benzinin fiyatını 35 liraya; 19 lira olan bir litre mazotun fiyatını 33 liraya çıkardı. 12 Mayıs’tan bugüne dünyada petrol fiyatları yüzde 8 artarken, bizde pompa fiyatları yüzde 73 arttı. Bu zulmün ‘dışarıda da fiyatlar böyle’ diye açıklanacak, bir yanı yok. Seçimden önce Cudi’den, Gabar’dan petrol, Karadeniz’den gaz fışkırıyordu. Buralardan o kadar çok gelir elde edilecekti ki bu parayla Aile ve Gençlik Bankası kurulacaktı. Aileler ve gençler desteklenecekti. Ne oldu da şimdi akaryakıta yaptığınız zamlarla milletimizi ekmek alamaz hale getiriyorsunuz?

“BU ENFLASYONUN SEBEBİ KİM? DIŞ GÜÇLER Mİ? SİZSİNİZ, SİZ”

Dünyada petrol üreten ülkeler benzinin litresini 1 doların altında satıyor. Bizdeki benzin fiyatları ise dünya ortalamasının üstünde. Bugün benzinin litresine Japon 1 dolar 22 sent, Amerikalı 1 dolar 2 sent veriyor. Okyanusun ötesindeki Avustralyalı 1 dolar 10 sent ödüyor. Bizim kişi başına gelirimiz de, asgari ücretimiz de, bu ülkelerin çok altında. Ama biz 1 litre benzine, son zamla 1 dolar 32 sent ödüyoruz. Zammın vatandaşlarımızda yarattığı infial nedeniyle, Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklama yaptı. Önce ‘Bu zam deprem zararlarını telafi için’ demişler. Onu geçsinler bir kalem… Deprem olalı kaç ay geçti? Açıklamanın devamı ise tam bir rezalet. ‘ÖTV tutarları, maktu olması hasebiyle’ enflasyon karşısında erimişmiş. Bu enflasyonun sebebi kim? Dış güçler mi? Sizsiniz, siz.

OĞLUNA, ‘TRAKTÖRÜ TARLADA BIRAK DA GEL’ DİYEN ÇİFTÇİ SİZE NE DİYECEK?”

2016 yılından bugüne kadar uluslararası petrol fiyatları ve döviz kurundaki artışlara rağmen neredeyse h vergi artışı yapılmamışmış. Vergi oranı da fiyat da düşükmüş. Siz bunu bir de milletin yüzüne söyleyin. Bakalım bu sabah kontağı nasıl çevireceğini düşünen, ödediği MTV üstüne bir MTV daha ödettiğiniz, vatandaş, taksici, minibüsçü, kamyoncu size ne diyecek? Oğluna, ‘Traktörü tarlada bırak da gel’ diyen çiftçi size ne diyecek?

“PAZARDA, MARKETTE FİYATLAR UÇMAYA DEVAM EDİYOR”

Emeklilerden sonra Erdoğan’ın ekonomik soykırımından, araç sahipleri de nasibini aldı. Ama bundan tüm milletimiz de payını alacak. Akaryakıt fiyatındaki bu artış, iğneden ipliğe her şeye zam olarak geri dönecek. ‘Kilosuna 9 lira 25 kuruş vereceğim’ dediğiniz buğdayı TMO almadığı için 6 liraya tüccara satan çiftçi bu mazot fiyatlarıyla, tarlasına giremezse somunu 10 liraya bile ekmek bulamayız. Şimdi, akaryakıt fiyatı arttı. Kamyoncu zam yapacak. Hal esnafı örtüsüydü, poşetiydi deyip zam yapacak. Bunların hepsi meyve, sebze fiyatlarının üstüne binecek. Bu fiyat artışları çiftçiye yaramayacak. Başta kiraz olmak üzere pek çok meyve dalda kaldı. Ama pazarda, markette fiyatlar uçmaya devam ediyor. Ve sonunda, ‘Yaz zamanı 40 liraya domates mi olur?’ ‘18 liraya patates, 19 liraya soğan mı olur?’ diye şikayet ettiğimiz, fiyatları bile mumla arayacağız. Bu zamların dar gelirliler üzerindeki yükünü bir nebze hafifletmek için, Eskişehir Büyük Şehir Belediye Başkanımızın sesine kulak verin. En azından zammın toplu taşıma ücretlerine yansımaması için, Belediyelere akaryakıtı vergisiz verin.

“BU MİLLETİ HAYAT PAHALILIĞI ALTINDA ACIMADAN EZEN, CUMHURBAŞKANLIĞI KOLTUĞUNDA OTURAN GENEL BAŞKANINIZ”

Vatandaşın infiali arşı kaplayınca, AK Parti kadroları da yine bildik, ‘Biz yapmadık, onlar yaptı’ oyununa döndü. Bir AK Parti MKYK üyesi; ‘15 Temmuz salâları okunurken yapılan bu zam, kirli bir operasyon’ dedi. Milleti aptal yerine koymaya kalktı. Hayrola kim kime karşı operasyon yapıyor? Peki, şu elimdeki ne? Cumhurbaşkanı kararı değil mi? Karar Sayısı: 7390. Karar tarihi: 15 Temmuz 2023, Resmi Gazete tarihi: 16 Temmuz 2023. Özetle şöyle yazıyor: ‘ÖTV Kanunun ilgili maddeleri gereği, listede yer alan mallar üzerindeki ÖTV yeniden belirlenmiştir.’ Altında kimin imzası var. Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı… Ekte de zamların listesi. 15 Temmuz için okutulan salaların arkasına saklanarak, operasyonu yapan bizzat Erdoğan. Altında kapı gibi imzası var. millete operasyon yapan, bu milleti hayat pahalılığı altında acımadan ezen, kendi hatalarının bedelini millete ödeten, başta cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Genel Başkanınız, sizsiniz, siz.

“BU ZULMÜN NESEBİ SAHİHTİR. ANASI DA BABASI DA ERDOĞAN’DIR”

Bir de Aynı AK Parti MKYK üyesi bu zamlara sebebiyet verenin ‘Derhal görevden alınması’ gerektiğini söylemiş. Zamlara sebep olan Genel Başkanınız, zam kararının altında imzası olan da Genel Başkanınız. Yüreğiniz yetiyorsa, açık açık genel başkanınızın istifasını isteyin. Yok, eğer Genel Başkanınız ‘Bu kararı bana başkaları imzalattı’ diyorsa, o zaman kendisi çıksın, bu kararı imzalatan kimdir, hangi gerekçeyle imzalatmıştır açıklasın. Kimse, bu kirli zam operasyonunu cami avlusuna bırakmaya kalkmasın. Bu zulmün nesebi sahihtir. Anası da babası da Erdoğan’dır.

“FAİZİ NE KADAR ARTIRIRSANIZ ARTIRIN, YILIN İKİNCİ YARISINDA BU TOPRAKLARDA ZAM FIRTINASININ ESMESİ ARTIK KAÇINILMAZ”

Bu hükümet ya ne söylediğini ya da ne yaptığını bilmiyor. Ya da her zamanki gibi takiye yapıyor. Bir tarafta, ‘Birinci önceliğimiz enflasyon’ diyeceksin, diğer taraftan, üst üste yaptığın zamlarla, Deli Dumrul misali saldığın vergilerle, frensiz devalüasyonlarla, enflasyonu azdırıp, vatandaşın elindekini avucundakini almaya kalkacaksın. Ben senelerce devlette çalıştım. Bugüne kadar para ve maliye politikaları arasında böyle büyük bir uyumsuzluk, böyle bir zulüm, böyle bir adaletsizlik görmedim. Faizi ne kadar artırırsanız artırın, yılın ikinci yarısında bu topraklarda çok daha yakıcı bir zam fırtınasının esmesi artık kaçınılmaz.

“ERDOĞAN VE ŞÜREKASININ DERDİ SEÇİME KADAR EKONOMİYİ BİR ŞEKİLDE GÖTÜRMEK”

Anlaşılan faiz silahı bir kere daha boşa sıkılacak, faturası ağır bir durgunluk olacak. Yabancı yatırımcılar şimdiden raporlarında, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 55’in üzerine çekti. Ekonomimizin çok ciddi sorunları var. Ama Erdoğan ve şürekasının derdi bunlara adaletli bir çözüm bulmak değil, seçime kadar ekonomiyi bir şekilde götürmek. Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde gelir dağılımının en adaletsiz olduğu üç ülkeden biriyiz. Artan enflasyon ve hükümetin zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan politikaları, bu adaletsizliği körükledikçe körüklüyor.

“İŞİ OLMAYAN MİLYONLARCA GENÇ AİLESİNİN ELİNE BAKIYOR”

2022 itibariyle, Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin yarısını alıyor. Bu mevcut seride rekor. Yüksek enflasyonla, zenginle yoksul arasındaki gelir farkı da hızla açılmaya devam ediyor. Emeğin milli gelirden aldığı pay, 2017’den bu yana zaten 1 puan düşmüştü. Yoksulluk sınırının 33 bin 750 lira olduğu ülkemizde çalışanların yarısından fazlası 11 bin 402 liralık asgari ücret ya da civarında bir ücretle hayata tutunmaya çalışıyor. Dört kişilik ailede ana-baba asgari ücretle çalışsa, aileyi yoksulluk sınırının üstüne çıkaramıyor. İnsanlar yaşamıyor. İşi olan, evden işe, işten eve gidip geliyor. İşi olmayan milyonlarca genç ailesinin eline bakıyor. Yurt dışına kaçıp kurtulma hayali kuruyor. İnsanlar beslenemiyor, masasına iki günde bir, bir kap et yemeği koyamıyor. Ekmekle, makarnayla karnının gurultusunu bastırıyor. Çocuklarla sinemaya gitmek, bir köfte ekmek yemek artık hayal oldu. Ev sahipleri ile kiracılar silahla çatışıyor.

“EV YAPMAK YERİNE, EVİN MALİYETİNİN DÖRTTE BİRİNİ VERİP, DEPREMZEDEYİ BAŞLARINDAN ATMAYA ÇALIŞIYOR”

Diğer taraftan, depremzedelerin önemli bir bölümü yazın sıcağında hala çadırlarda kalıyor. Bir de Kredi Yurtlar Kurumu’nun yurtlarına yerleştirilenler var. Okulların açılma zamanı yaklaşırken, depremzedeleri KYK yurtlarından çıkarmak için baskıların başladığı haberleri geliyor. Depremzedelere dilekçe imzalatıp, ‘Kendi istekleriyle yurttan çıkıyorlarmış’ izlenimi vermeye çalışıyorlarmış. Bir başka yerde depremzedelerin kira yardımlarını yurtta kaldıkları süre boyunca kesmişler. Üstüne, ‘Buradan çıkın ya kira yardımı alın ya konteynere gidin’ demişler. Ev yapmak yerine, evin maliyetinin dörtte birini verip, depremzedeyi başlarından atmaya çalışıyor.

“MİLLETİN VEKİLLERİ EKONOMİK SOYKIRIMI KONUŞAMASIN DİYE ÖTV ARTIŞINI MECLİS’İ KAPATIP YAPTILAR”

Bu arada Meclis tatile girdi. Erdoğan’ın verdiği sözler havada kaldı. Seçimden önce esnafın emeklilik prim gün sayısını düşüreceklerdi, yapmadılar. ‘Meclis açılır açılmaz’ taşeron işçi sorununu çözmeye söz verdiler, unuttular. 3 bin 600 ek göstergede birinci dereceye gelenler için ‘Meclis açılır açılmaz’ düzenleme sözü verdiler, onu da tutmadılar. Akademisyen maaşlarının artırılmasından, vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesine kadar pek çok düzenleme beklenirken, Meclis’i kapatıp gittiler. Milletin vekilleri bu zulmü, ekonomik soykırımı konuşamasın, milletin hakkını savunamasın diye ÖTV artışını Meclis’i kapatıp yaptılar.

“CHP GRUBUMUZUN, MECLİS’İ BU KONUDA OLAĞANÜSTÜ TOPLANTIYA ÇAĞIRMASI KARARINI ALDIK”

MYK toplantımızda CHP grubumuzun, Meclis’i bu konuda olağanüstü toplantıya çağırması kararını aldık. Türkiye’de mutfaklar yangın yerine dönmüşken, vatandaşlarımız büyük sıkıntı içindeyken, Millet iradesinin tecelligahı TBMM tatil yapamaz. Oysa vatandaşlarımız hem kendilerini acilen rahatlatacak düzenlemeler hem de ekonomideki sorunlara çözüm bekliyor. Enflasyonu düşürecek bir programı bekliyor. Bunlar yapılmadıkça sosyal huzursuzluklar da hızla artıyor. Aslında yapılması gereken belli ama hükümet bunu yapmıyor, yapamıyor. Sonuç ortada. Görmek için sadece bugünün ekonomi başlıklarına bakmak yeterli… Dolar’da, Avro’da, gram altında üçlü rekor, bütçede tarihi açık, temmuz enflasyonunda rekor beklentisi, kredi faizleri tam gaz, kısa vadeli dış borçta yeni rekor… Bunların, sorunları çözecek bir vizyonları, bir kadroları yok.

“BUNLAR REFORM YAPMIYOR, SÜREKLİ ZAM YAPIYORLAR”

Biz, ‘Ekonominin düzelmesi için önce adaletin tesisi gerekir’ diyoruz. Bunlar Anayasa’ya aykırı torba yasalar çıkarıyor, seçilmiş milletvekillerini içeride tutuyor, suç uydurup gazetecileri cezaevine tıkıyorlar. Biz, ‘Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak reformlara acilen ihtiyacı var’ diyoruz. Bunlar reform yapmıyor, sürekli zam yapıyorlar. Biz, ‘Türkiye iş gücünü küresel arenada yarışabilecek şekilde yetiştirmeli, çağın gereği yetenekleri evlatlarına kazandırmalıdır’ diyoruz. Bunlar, eğitime ideolojik prangalar takmaya uğraşıyorlar. Biz, ‘Büyüme herkesi kucaklamalı’ diyoruz. Bunlar zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan politikalar uyguluyorlar. Biz, ‘Ekonomide alınacak önlemlerin yükünün adil dağılacağına milleti ikna etmezseniz, bu iş yürümez’ diyoruz. Bunlar, seçim beyannamelerinde söz vermelerine rağmen istişare için Ekonomik ve Sosyal Konsey’i bile toplamıyorlar.

“HÜKÜMET, BUGÜNE KADAR YAPTIĞI HATALARIN HESABINI MİLLETE VERMELİ”

Biz, ‘Ekonomi politikaları çevresel sürdürülebilirliği de gözetmeli. Bunun yanında maliye ve para politikaları da uyumlu olmalı’ diyoruz. Bunlar çevreyi katletmeye devam ediyor. maliye politikasıyla, para politikası arasında uyum falan bırakmıyor. Biz, ‘Türkiye’nin bu işleri yapacak ehil kadrolara ihtiyacı var’ diyoruz. Bunlar, kadro diye bir tek görevden aldığı eski bakanı, Amerika’dan ithal Merkez Bankası başkanını vitrine koyup, borç bulabileceklerini sanıyorlar. Hükümet, bugüne kadar yaptığı hataların, 2018 seçimleri öncesinde buharlaştırılan 128 milyar doların, bu seçimden önce da savurdukları 199 milyar doların hesabını millete vermeli. Kur Korumalı Mevduatın maliyetinden, deprem harcamalarına Rusya’nın almayı ertelediği doğal gaz borcundan, TÜİK’in makyajlı büyüme, enflasyon işsizlik verilerine, güveni bozan ne varsa hepsini açıklamalı ki milletimiz oyunun kurallarının değiştiğine inansın.

“BU HÜKÜMET DE BUNLARIN HİÇBİRİNİ YAPMAZ”

Ayrıca, güveni sağlamak için sağlam çapaları olan, takvimi belli, istikrarı, yapısal değişimi hedefleyen, uyumun yükünü adil paylaştıran, toplumun geniş kesimlerinin üzerinde mutabakata vardığı, bir programı uygulamaya başlamalı. Tek çıkış yolu budur. Bunları yapmadan ağızlarıyla kuş da tutsalar, ekonomi dikiş tutmaz. Milletin sırtındaki yük hafiflemez. Ama bu hükümet de bunların hiçbirini yapmaz. Bunca zam, bunca vergi artışı Erdoğan’ın ekonomiyi nasıl enkaz haline getirdiğini göstermektedir. Önümüzde yerel seçimler var. 2019’da yerel seçimleri kazandık. Bu sefer milletimizle birlikte çok daha iyisini yapacağız. Önceki seçimde alamadığımız belediyeleri de alacağız. Bunun için çalışıyoruz.”

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimden önce yaptıkları protokolde üç bakanlık ve MİT Müsteşarlığı konusunda anlaştıklarına ilişkin açıklamaya, Öztrak, “Zafer Partisi ile partimiz arasında kamuoyuna açıklanan bir protokol imzalanmıştı. Ayrıca iki genel başkan arasında yapılan bir protokol daha vardı. Her iki protokolde de üç bakanlık ve MİT Müsteşarlığına dair bir düzenleme, madde yer almamaktadır” dedi.

MTV düzenlemesinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerine çok sayıda muhalefet milletvekilinin katılmamasına ilişkin sorulan soruya ise Öztrak şu yanıtı verdi:

“Biz işin başından bu MTV ile ilgili düzenlemeyi AYM’ye götüreceğimizi ifade etmiştik. Milletvekillerimizin bir kısmının sahada görevli olmasına rağmen Genel Kurul’a oldukça yüksek bir oranda katılım da sağladık. MTV konusunda sorumluluğumuzu Anayasa’dan kaynaklanan hakkımız çerçevesinde AYM’ye giderek de gerçekleştireceğiz.”

Körfez Turuna çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Bu ülkelerin Türkiye’den belli varlıkların satın alma durumları da olacak. Biz neyin satılacağını, neyin satılmayacağını çok iyi biliriz” açıklamasına ilişkin Öztrak şu yanıtı verdi:

“Bu açıklama öncelikle Erdoğan’ın Körfez’e teslim olmaya gittiğinin itirafıdır. Neyin satılıp satılmayacağını gerçekten de o bilir. Atamızdan, dedemizden kalan son gümüşleri Varlık Fonu’nda topladı. Tek bir imzayla da neyin satılacağına neyin satılmayacağına da o karar verecek. Körfez’den borç bulabilmek için bu ülkenin elde kalan nesi var nesi yok satmaya, ülkeyi Körfez şeyhlerine, krallarına, prenslerine peşkeş çekmeye hazır olduğunu daha uçağa binmeden onlara duyurması da gerçekten son derece üzücüdür.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Esad ile görüşmeye kapalı değilim, yaklaşım tarzı önemli’ açıklaması sorulan Öztrak, konuya ilişkin şu yanıtı verdi:

“Erdoğan tükürdüğünü yalama alışkanlığını sürdürüyor. İşe Esad diye başladı, Esed diye bitirdi. Bu, artık gelecek günlerde neler olacağının habercisi, bunu da not ettik.”

İlgili Haberler